Teröre son vermek amacıyla bir barış sürecine girildi. Akil insanlar heyeti oluşturuldu ve çalışmalara başlandı. Bu barış sürecinin kilit ismi ise; Abdullah Öcalan'dı. Zaten bugün de siyasette oynanan oyunlar bunun üzerine cereyan ediyor. “Siz orada ne konuştunuz, ülkeyi nasıl böldünüz, ne teklif ettiniz bölmek için?”diye bir takım sözler dolaşıyor. Diğer taraftan akil insanlar heyeti toplandıktan sonra, “ bunlar siyasetten, PKK’dan ne anlar,” diye de yüklenmeye başladılar.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin bu sürece girmeden önce deseniz ki, bu kadar milliyetçi mi, Türkçülüğe bu kadar önem veren, vatansever bir parti mi?  inanmazdım. Çünkü böyle bir izlenim vermiyordu. Ta ki ne zamana kadar?  Müzakere dönemine girene kadar. Ondan sonra tabir-i caizse MHP'nin milliyetçi damarları kabardı. “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganları atmaya başladılar. İl il dolaşarak mitingler düzenlemeye başladılar. Tabi kendi hakimiyet sahalarında bu mitingleri düzenliyorlar, 9 seçilmiş ve hazırlanmış il, fazlası yok! Milli değerleri koruyup yaşatacaklarını iddia ediyorlar.

Pe ki ortada ne var?

- Üç aydır şehit cenazesi yok değil mi?

- Akan kanın artık durmasını istemiyorsunuz değil mi?

- Akil insanların, barışa katkıda bulunmalarından korkuyorsunuz değil mi?

-Bunun içinde yaygaralar koparıyorsunuz, "ülke bölündü, yakında İmralı canisini de meclise alırsınız", diyorsunuz değil mi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon programında katılımcıların sorularını cevaplarken,   Milliyet gazetesi köşe yazarı Taha Akyol'un, "pazarlık yoksa neden Öcalan böyle bir çağrı yaptı" şeklindeki sorusuna Erdoğan şöyle yanıt verdi: "Biz ona televizyon verdik ve onu hayata dahil ettik. Sonra her gün jimnastik yapma imkanı verdik. Arkadaşlarıyla görüşmelerini her gün birer saat yapsın dedik. Benim verdiğim, verebileceğim şey budur…” Bunun ötesinde daha ne arıyor bu millet, anlayamıyorum.  Benim aklıma sadece şu soru geliyor: Bu iş bu kadar kolay mıydı?  Bu zamana kadar Ak Parti, CHP, MHP ve diğer partiler neredeydi? Sırf bir kişi ile bu iş oluyorsa, niye ortak bir nokta da buluşmadılar. Evet, yıllardır boşu boşuna şehit vermişiz. Ne hakkınız vardı, o ailelerin ocaklarını söndürmeye!

Bakıyoruz bu süreç başlamadan önce, çeşitli programlarda ve konuşmalarında CHP genel başkanı, "terörü bitirelim, iktidar partisiyle uzlaşalım" diyordu. Nasıl ki gerçekten bu süreç başladı, CHP tarafında bir suskunluk başladı ve sonunda da geri çekildiler. Madem barışı destekliyorsunuz, gerek Kürt meselesi, gerek terörle müzakere sürecine destek verin, mecliste barışa evet oyu verin. Yok,  ötesini yapamıyorlar. Hakikaten bu kadar tutarsızlık olmaz. Her zaman olduğu gibi, CHP tarafında söylenilenler hep lafta kalıyor, hiç bir icraat yok.