Madem gündem ıvır zıvır ciddi bir mesele konuşalım.
Son zamanlarda dikkat ettiyseniz ehli sünnet çekirdeği bölmek ve parçalamak için ciddi dezenformasyon yapılıyor.
Ben işin içeriğine çok değinmeden profil bazlı bir değerlendirme yapmak istiyorum. İçeriğe girmeyeceğim zaten çok bilgim de yok, sadece bir mantık örgüsü işlemeye çalışıyorum.
Özellikle "Kuran Bize Yeter" kalkanı arkasına saklanarak, madem Türkçe biliyorum Kuran'ın da meali var neden okuyup kendim hüküm çıkartmayayım diyen bir dünya insan türedi.
Bu kesim önceleri ilahiyat bağlantılı kişiler iken, sonra fizikçisi, magazincisi, sonra yolda gezinen adama kadar sirayet etti.
Alakalı alakasız her konuyu kendi kapsamına özel bazı hadislere getirerek koskoca bir müktesebatı yıktığını, bunların hepsinin uydurma olduğunu, Allahın insana verdiği en büyük nimet olan akılla herşeye bir insanın kendisinin ulaşabileceğini iddia etmeye başladılar.
Ve özellikle sosyal medyada çığ gibi büyüdüler. Bir başka sayfada ateist olduğunu söyleyen de profiline koyduğu kurt resmiyle tengrici olan da günümüzün en büyük zırhı Atatürk profilinin arkasına saklanan da toplumsal ve siyasi her olayda birden Kuran bize yeter diyalektiğine sarılıp, aynı dili konuşmaya başlayıveriyorlar. Bu dünyaya dair ortak tek noktası olmayan tipler aynı konuda birden mutabık oluveriyorlar. Ve birkaç dakika sonra başka başka paylaşımlarında aslında bahsettikleri Kuranı Kerimden de nefret ettikleri ortaya çıkıyor.
Kuranı kerimin hükümlerini çektikleri kılıçlarına takıp, yalın kılıç saldırıyorlar her tarafa. Ağzını açsan akletmezmisin, düşünmez misin diyor Allah lafzıyla insanları susturmaya çalışıyorlar.
Bizim itikadımıza göre, İslamda Şeri hükümlerin kaynakları; Kuranı Kerim, Sünnet, Kıyas ve İcmai Ümmet (İçtihad) iken bunların hepsini silip atıp, yerel dile çevrilmiş bir mealle insanın en büyük görevi olan kulluğuna dair her türlü bilgiye insanın kendisinin ulaşabileceği iddia ediliyor.
İnsan hayatında bunun yansıması Normlar hiyerarşisidir. Anayasa, Milletlerarası Antlaşmalar, Kanun, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Tüzük, Yönetmelik, Yönerge, Tebliğ, Genelge, Talimat diye devam eder.
O çok önemli denen "insan aklı ve düşünmek" bir insanın 70-80 yıllık dünya hayatını düzene sokmak için bunca mevzuat çeşidine gerek duyarken, Rabbine kulluğuna ve dünya hayatına dair konularda İslami tek kaynağın Kuranı Kerim olması gerekir, okuma yazma bilen açsın kendisi okusun uygulasın demek insan zekasıyla dalga geçmek demektir.
Yaşanan her yılda karmaşıklaşan insanlar arası ilişkiler için yeni mevzuat çeşidine ihtiyaç duyulurken İslami kaynaklarda hiyerarşiyi kesmek herkesin kafasına göre bir İslam demektir.
Namaza, aileye, ticarete v.s. dair hususlarda direk git Kurandan hüküm çıkart diyen akıl, trafik kazası yaptığında Karayolları Trafik Yönetmeliğine değil git Anayasaya bak demiyor bize, hatta o da yetmez bir avukata parasını ver de danış diyor. Ama ömrünü dini konularda ilme adamış alime de sövmeyi hiç unutmuyor.
Son zamanlarda dikkat ettiyseniz ehli sünnet çekirdeği bölmek ve parçalamak için ciddi dezenformasyon yapılıyor.
Ben işin içeriğine çok değinmeden profil bazlı bir değerlendirme yapmak istiyorum. İçeriğe girmeyeceğim zaten çok bilgim de yok, sadece bir mantık örgüsü işlemeye çalışıyorum.
Özellikle "Kuran Bize Yeter" kalkanı arkasına saklanarak, madem Türkçe biliyorum Kuran'ın da meali var neden okuyup kendim hüküm çıkartmayayım diyen bir dünya insan türedi.
Bu kesim önceleri ilahiyat bağlantılı kişiler iken, sonra fizikçisi, magazincisi, sonra yolda gezinen adama kadar sirayet etti.
Alakalı alakasız her konuyu kendi kapsamına özel bazı hadislere getirerek koskoca bir müktesebatı yıktığını, bunların hepsinin uydurma olduğunu, Allahın insana verdiği en büyük nimet olan akılla herşeye bir insanın kendisinin ulaşabileceğini iddia etmeye başladılar.
Ve özellikle sosyal medyada çığ gibi büyüdüler. Bir başka sayfada ateist olduğunu söyleyen de profiline koyduğu kurt resmiyle tengrici olan da günümüzün en büyük zırhı Atatürk profilinin arkasına saklanan da toplumsal ve siyasi her olayda birden Kuran bize yeter diyalektiğine sarılıp, aynı dili konuşmaya başlayıveriyorlar. Bu dünyaya dair ortak tek noktası olmayan tipler aynı konuda birden mutabık oluveriyorlar. Ve birkaç dakika sonra başka başka paylaşımlarında aslında bahsettikleri Kuranı Kerimden de nefret ettikleri ortaya çıkıyor.
Kuranı kerimin hükümlerini çektikleri kılıçlarına takıp, yalın kılıç saldırıyorlar her tarafa. Ağzını açsan akletmezmisin, düşünmez misin diyor Allah lafzıyla insanları susturmaya çalışıyorlar.
Bizim itikadımıza göre, İslamda Şeri hükümlerin kaynakları; Kuranı Kerim, Sünnet, Kıyas ve İcmai Ümmet (İçtihad) iken bunların hepsini silip atıp, yerel dile çevrilmiş bir mealle insanın en büyük görevi olan kulluğuna dair her türlü bilgiye insanın kendisinin ulaşabileceği iddia ediliyor.
İnsan hayatında bunun yansıması Normlar hiyerarşisidir. Anayasa, Milletlerarası Antlaşmalar, Kanun, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Tüzük, Yönetmelik, Yönerge, Tebliğ, Genelge, Talimat diye devam eder.
O çok önemli denen "insan aklı ve düşünmek" bir insanın 70-80 yıllık dünya hayatını düzene sokmak için bunca mevzuat çeşidine gerek duyarken, Rabbine kulluğuna ve dünya hayatına dair konularda İslami tek kaynağın Kuranı Kerim olması gerekir, okuma yazma bilen açsın kendisi okusun uygulasın demek insan zekasıyla dalga geçmek demektir.
Yaşanan her yılda karmaşıklaşan insanlar arası ilişkiler için yeni mevzuat çeşidine ihtiyaç duyulurken İslami kaynaklarda hiyerarşiyi kesmek herkesin kafasına göre bir İslam demektir.
Namaza, aileye, ticarete v.s. dair hususlarda direk git Kurandan hüküm çıkart diyen akıl, trafik kazası yaptığında Karayolları Trafik Yönetmeliğine değil git Anayasaya bak demiyor bize, hatta o da yetmez bir avukata parasını ver de danış diyor. Ama ömrünü dini konularda ilme adamış alime de sövmeyi hiç unutmuyor.