Sultan Abdulaziz Han döneminin İngiltere'nin İstanbul Sefiri Sir Henry Elliot'un Londra'da neşrettiği Nineteenth Century adlı dergide yayımlanan ve Jön Türkler'in Londra'da neşrettikleri Hürriyet gazetesinde yayımlanan mektubundan bir paragraf;
"1875 miladi yılında, Türkiyede meşruti bir hükümet kurulması hususunda meydana gelen hareketin tarihi, layıkı ile herkesin malumu olmamış ve bugüne kadar gizli kalabilmiştir. Mezkur hareket her vechile şayan-ı dikkat bir vakadır ve birbirini takiben türlü kaza ve belaya uğramasa idi Devlet-i Aliyenin idare tarzı başka bir şekil alarak, Türkler terakki yoluna girebilirdi. Devletin ıslahı ve muhafazası uğrunda Midhat Paşa'nın gösterdiği gayretin semeresiz kalmasından dolayı İngiltere'nin ne derece mes'ul olduğunu teesüfle hatırlatmak kolay değildir."
Bu mektuptan bir yıl sonra Abdulaziz Han en yakınındaki devletlülerin darbesiyle tahttan indirildi ve 4 gün sonra da katledildi, adına da intihar dediler.
Yukarıdaki mektuptan da anlaşıldığı gibi kadim dostumuz İngiltere, Osmanlı Devleti'nin gelişimi ve güvenliği için öyle endişeliymiş ki yemeden içmeden kesilmiştir.
Tarihte hasta adam dedikleri Osmanlı Devletine yapılan ihanetleri saklamak için devrin sanayi şartlarına ayak uydurulamadığı yalanı zihnimize çivi gibi çakılmıştır.
O geri kalmış Osmanlı Devletinin 1861-1876 tarihli Abdülaziz Han döneminde, devrin en modern tersanelerinden biri Kasımpaşa'da kurulmuş, İngiliz donanmasına denk bir donanma büyük kısmı İstanbul, Sinop, Gemlik, İzmit, İskenderiye tersanelerinde imal edilen gemilerle teşkil edilmiş, devrinin en modern tezgahlarıyla donatılan tophane silah ve mühimmat fabrikalarında ordunun her türlü ihtiyacı üretilmeye başlanmıştır.
Osmanlı kara ordusunu hazırda 188 bin, yedekleriyle 500 bin mevcuda çıkartıp, donatan Sultandı.
Çanakkale boğaz savaşlarında düşman donanmasını denize gömen mayınlar tophane üretimi yerli mayınlardır. Kü devrine göre gelişmiş bir teknolojidir su altı mayınları. Müttefikimiz Almanların verdiği mayınlar patlamamış ve iş görmemiştir.
Aynı Abdülaziz Han her vilayet konağı bünyesinde matbaa kurulmasını sağlayan, 1200 km demiryolu döşeten, telgraf hatlarını ilk olarak ülkeye getirip yaygınlaştıran Sultandı.
Osmanlıya hasta adam diyenler böyle bir devlet nasıl olur da bu kadar kolay paramparça edilirin cevabını saklayan güçlerdir. Ve o günün Jön Türkleri bugün de eskisi kadar etkinler.
Aralık 2013'te Abd Ankara büyükelçisinin şu sözlerini hatırlayın "Bir imparatorluğun çöküşünü göreceksiniz."
150 sene önce düşman ne dediyse bugün de aynısını diyor ve ne hikmetse hep bizim iyiliğimizi istiyorlar. Bir tek başımızdaki zalım diktatörler bu milletin iyiliğini istemiyor.
"1875 miladi yılında, Türkiyede meşruti bir hükümet kurulması hususunda meydana gelen hareketin tarihi, layıkı ile herkesin malumu olmamış ve bugüne kadar gizli kalabilmiştir. Mezkur hareket her vechile şayan-ı dikkat bir vakadır ve birbirini takiben türlü kaza ve belaya uğramasa idi Devlet-i Aliyenin idare tarzı başka bir şekil alarak, Türkler terakki yoluna girebilirdi. Devletin ıslahı ve muhafazası uğrunda Midhat Paşa'nın gösterdiği gayretin semeresiz kalmasından dolayı İngiltere'nin ne derece mes'ul olduğunu teesüfle hatırlatmak kolay değildir."
Bu mektuptan bir yıl sonra Abdulaziz Han en yakınındaki devletlülerin darbesiyle tahttan indirildi ve 4 gün sonra da katledildi, adına da intihar dediler.
Yukarıdaki mektuptan da anlaşıldığı gibi kadim dostumuz İngiltere, Osmanlı Devleti'nin gelişimi ve güvenliği için öyle endişeliymiş ki yemeden içmeden kesilmiştir.
Tarihte hasta adam dedikleri Osmanlı Devletine yapılan ihanetleri saklamak için devrin sanayi şartlarına ayak uydurulamadığı yalanı zihnimize çivi gibi çakılmıştır.
O geri kalmış Osmanlı Devletinin 1861-1876 tarihli Abdülaziz Han döneminde, devrin en modern tersanelerinden biri Kasımpaşa'da kurulmuş, İngiliz donanmasına denk bir donanma büyük kısmı İstanbul, Sinop, Gemlik, İzmit, İskenderiye tersanelerinde imal edilen gemilerle teşkil edilmiş, devrinin en modern tezgahlarıyla donatılan tophane silah ve mühimmat fabrikalarında ordunun her türlü ihtiyacı üretilmeye başlanmıştır.
Osmanlı kara ordusunu hazırda 188 bin, yedekleriyle 500 bin mevcuda çıkartıp, donatan Sultandı.
Çanakkale boğaz savaşlarında düşman donanmasını denize gömen mayınlar tophane üretimi yerli mayınlardır. Kü devrine göre gelişmiş bir teknolojidir su altı mayınları. Müttefikimiz Almanların verdiği mayınlar patlamamış ve iş görmemiştir.
Aynı Abdülaziz Han her vilayet konağı bünyesinde matbaa kurulmasını sağlayan, 1200 km demiryolu döşeten, telgraf hatlarını ilk olarak ülkeye getirip yaygınlaştıran Sultandı.
Osmanlıya hasta adam diyenler böyle bir devlet nasıl olur da bu kadar kolay paramparça edilirin cevabını saklayan güçlerdir. Ve o günün Jön Türkleri bugün de eskisi kadar etkinler.
Aralık 2013'te Abd Ankara büyükelçisinin şu sözlerini hatırlayın "Bir imparatorluğun çöküşünü göreceksiniz."
150 sene önce düşman ne dediyse bugün de aynısını diyor ve ne hikmetse hep bizim iyiliğimizi istiyorlar. Bir tek başımızdaki zalım diktatörler bu milletin iyiliğini istemiyor.