Yazmaya nereden başlayacağıma bir türlü karar veremiyorum. Tüm olanaksızlığına rağmen 2.500 kişinin çalıştığı bir restoran zincirinin ortaklarından biri olana dek kendine olan inancını mı öne çıkarsam yoksa bugün geldiği yerdeki başarısını sürdürebilmek için nasıl hâlâ çok çalıştığını mı?
Aklımın bir yanı bireysel başarısını öne çıkar derken diğer yanı sayısı şimdilik 35, yakın gelecekte 10 yeni restoranla 45’e ulaşacak olan “Et İmparatorluğundan” söz et diyor. Çocukluğunun geçtiği Civciv Mahallesi, babası ama illa ki annesi, sorumlulukları ve 70’li yılların karmaşası içinden tek başına çıkmayı başaran bir delişmen adamdan söz edeceğim.
Günaydın Et Lokantaları’nın etle uğraşan ve bir anlamda görünen yüzü Cüneyt Asan’ın şahsına münhasır kişiliğinden ve kariyer öyküsünden etkilenmemek mümkün değil. Kasaplığa çırak olarak başladığı 8 yaşından bu yana mesleğine sevdasından, saygısından hiçbir şey yitirmeden 45 yıldır çalışıyor. Öyle bir 45 yıl ki son dönemde adlarını duyduğumuz tüm et lokantalarının sahipleri Günaydın’ın rahle-i tedrisatından geçmiş. Ya son dönemde Ferit Şahenk’in ilgisine mazhar olan Nusr’et diyorum, “O da, ağabeyi de benim çıraklarımdı. 15 yıl benim yanımda çalıştılar. Ben hepsinin ustasıyım.” diyor.
Et seçimi başkasına devredilmez
Pek uyumuyor. Eğer yatağa girerse de gün ağarırken ayakta. İstikamet Tuzla’daki belediye mezbahası. “Eti tüm lokantalardan önce ben şahsen seçerim. Sonra diğerleri alır. İşin en önemli kısmı etin kalitesidir. Et iyi olmazsa siz ne kadar iyi olursanız olun istediğiniz sonucu alamazsınız.” diyor. Peki, etin iyisi nereden gelir diye soruyorum, “Doğudan diyorlarsa da inanmayın. Etin en iyisi Marmara Bölgesi’nde yetişen hayvandan alınır.” diyor. 45 yıl diyorsunuz, artık başkası eti seçmeye gitse diyorum. “Olmaz! Farkı et başlatır ayrıca seçmenin yanı sıra eti kesmek de bir sanattır. Eti en iyi ben keserim. Bu nedenle de et seçme işini başkasına bırakamam. Günaydın’da satılan ve servis edilen etlerin büyük bir kısmı kendi yetiştirdiği hayvanlardan sağlanıyor. Bunu da bizim dışımızda hiçbir lokanta yapmıyor. Ahırdan tabağa kadar etten sorumlu olmak gerekir. Kaldı ki tüm bildiklerimizi, bir okul niteliğindeki Bostancı’daki kasabımızı da üniversitelerin gastronomi bölümlerine açtık.” diyor.
Etin iyisini seçmek ilk adım, işlemek ve farklı biçimlerde sunmak ise işin başka bir yanı. Ettir, ne Ar-Ge’si ne inovasyonu dediğinizi duyar gibiyim. “Balıktan suşi olur da etten olmaz mı dedik ve Türk damak tadına uygun etten ilk suşileri biz yaptık. Et suyuyla suladığımız mantarlar et lezzetinde. Şimdi de en lezzetli ve kaliteli sucukları yapmak üzere üstünde çalışıyoruz. Bütün bunlar inovasyondur. Bugüne değin kendi sektörümüzdeki bütün ilkleri ben yaptım, bundan sonra da ben yapacağım.” diyor.
Ustanın şanı sınır ötesine taşmış bile
“Günaydın Et Lokantaları Türkiye’nin en iyi et lokantaları ancak bu bana yetmez! Ben dünyanın en iyisi olacağım. Bunun için de yurtdışındaki yatırımlarımızı artırıyoruz.” diyor. Yurtdışındaki Günaydın adını taşıyan lokantalara her hafta buradan frigorifik bir araç çıkıyor. Lokantalarda kullanılan malzemenin hemen hepsi Türkiye’den Cüneyt Asan’ın kalite eleğinden geçmiş olarak seçiliyor. Ya sayıları giderek artan ve medyada öne çıkan diğer et lokantaları dediğimde, “Rekabet iyidir. Daha fazla risk almanıza neden olur. Hiç kimseden korkmuyorum çünkü ben işime hiç kimsenin bağlı olmadığı kadar tutkuyla bağlıyım. Son dönemde et lokantaları ciddi bir ivme yakaladı. Bunu da iyi değerlendirmek gerekir.” diye yanıtlıyor. Cüneyt Asan yüzünü uluslararası alana döndürmüş. Çin’de de lokanta açacağını söylüyor. Günaydın şemsiye markası altında Köfte Döner, Günaydın Et ve Günaydın Kebap Lokantaları bulunuyor. 2012 ilk 10 ay grubun toplam cirosu 102.494.097 TL’ye ulaşmış.
“Ben gerçeğim, diğerlerini bilmem”
Şimdi gelelim yorumlara; Cüneyt Asan’ı farklı yapan işe bakış açısı, “Paraya hizmet ederseniz gelmez; ancak işe hizmet ederseniz parayı bulursunuz.” diyor. Ya ustalık mertebesine nasıl gelindi? “Bıçağı hızlı kullanırım bu nedenle de yüzlerce kez kendimi kestim. Küçük bir çırakken geceleri uyuyamazdım ama ustalarım bununla ilgilenmezdi. Şimdi ben bana gösterilmeyen özeni adamlarıma gösteriyorum.” diye yanıtlıyor.
Cüneyt Asan, usta olarak anılmayı, hatırlanmayı istiyor ve “Ben şu anda yaptığım işi yapmak için bu dünyaya gönderildim ve inanıyorum ki hiçbir şey şansa ya da tesadüfe bağlı değildi. Çok çalışmam gerekiyordu, ben de çocukluğum, gençliğim pahasına sadece çok çalıştım ve kendi koşullarımda kendimi gerçekleştirdim. Ben gerçeğim.” diyor.
‘Türkiye’nin ustasıyım, hedefim dünyanın ustası olmak’
Misafir Yazar
Yorumlar