Yaşamış olduğumuz dünya günden güne gelişmekte, değişmekte ve küreselleşmektedir. Özellikle teknoloji çok kısa zamanda yenilenebilmektedir. Bu çağın yaşayanları, özellikle çocukları şanslı sayılabilirler. Lakin bu şanslarını olumlu yönde kullanamazlarsa, içine sürüklendikleri tehlikenin farkına varamazlar.

Neredeyse her evde televizyon var. Yüzlerce kanal sürekli yayın halinde ve her kesimden her insana hitap ediyor. Bu programlar insanları televizyona bağımlı hale getirmiş durumdadır. Bu programların bir bireyin gelişimi için ne kadar yararlı olduğu ya da ne kadar eğitici ve öğretici olduğu sormamız gereken temel sorulardandır.  Toplumumuzdaki televizyon kültürü sadece zaman geçirmeyi amaçlıyor. Kanallara şöyle bir göz attığınızda yararlı programlara rastlamak çok zor, çünkü bu programlar gece yarısından sonra yayınlanıyor. Bunun sebebi ise dizilerden bu programlara sıra gelmemesidir. Özellikle çocuklarımızın izledikleri dizilerde veya filmlerde kendilerine uygun bir karakteri seçme çabası da onların sağlıksız gelişimine neden olan temel etkenlerdendir.

Cep telefonuyla mesajlaşmak artık önemli bir gereksinim oldu. İnsanlar karşılıklı konuşmak yerine duygularını mesajlaşarak karşı tarafa aktarıyorlar. Tüm ilişkilerini mesajlarla sürdürüyorlar. Bu da konuşamayan, sağlıklı ilişkiler kuramayan ve duygularını ifade edemeyen bir toplum oluşturuyor.  Ayrıca bunun yanında mesajlaşmanın oluşturduğu konuşma dili de dilimizi yozlaştırmaktadır.

Bilgisayar ve internet günümüzde her çocuğun imkanına sunulmuş araçlardır. Özellikle çocuklar gününün ortalama üç saatini bilgisayar başında geçiriyorlar. Ne gariptir ki 7-8 yaşındaki bir çocuğun bile bir sosyal paylaşım sitesine üyeliği var. Bu çocuklar internette sürekli şiddet ve savaş içeren oyunlarla meşguller. Çocukların bilinçaltına işleyen bu şiddet duyguları zamanla açığa çıkarak geri dönüşü olmayan sorunları beraberinde getiriyor. Daha geçtiğimiz yıllarda kılıçla arkadaşına saldıran bir ilkokul çocuğuna, ben pokemonum(çizgi film karakteri) diyerek 5. kattan atlayan bir çocuğa şahit olduk. Bunlar acı ama gerçek örneklerdir.

Analar ve babalar çok dikkatli olmalıdır. Çocuklarına zaman ayırmalı, onları dinlemeli, onları tanımaya çalışmalıdırlar. Ayrıca onlar mutlu olsun diye aldıkları akıllı telefonları, bilgisayarları nasıl kullandıklarını takip etmelidirler. Bazıları çocuklarının günlük ihtiyaçlarını karşılamanın ana babalık yapmak olduğunu sanıyorlar. Çocuklarınıza vakit ayırmalısınız, onları konuşturmalısınız. Gittikleri yerleri arkadaşlarını iyi bilmelisiniz. Onlara hazırcılığı değil kendi işlerini yapabilmeyi öğretmelisiniz. Onlar için balığı yakalayıp ellerine vermek yerine, balık tutmayı öğretmelisiniz.

Bir bıçakla bir insanı öldürebilirsiniz, ama aynı bıçakla ameliyat masasında hayat kurtarabilirsiniz. İşte bu bakış açısını yakalayabilirsek ve bunu çocuklarımıza öğretebilirsek; ellerindeki tüm imkanları olumlu yönde kullanacaklardır. Çocuklarımız neslimizin devamı, ülkemizin ve devletimizin mirasçılarıdır. Geleceğimiz onlara emanettir, bundan dolayı daha duyarlı davranmalıyız.