Fetöcülerin ABD bayrağını öptüğü, PKK"lıların ise karargahına diktiği bir dönemde,
Bir yandan bağımsızlık mücadelesi vermek, diğer yandan da onların siyasi temsilcileriyle uğraşmak durumundayız.
Dünya mazlumlarının hepsinin esaret bağlamında muhatap olduğu tek muktedir otorite olarak ABD emperyalizmi kaldı.
Buna mukabil özgürlükten ve demokrasiden dem vurarak oy devşiren zihniyetin bizim coğrafyamızda ABD kucağında semirmesi,
Tarihe geçecek nitelikte bir paradokstur.
Kendi kardeşiyle savaşıp düşmanın çöpünü yalayanlar, temsil ettiklerini iddia ettikleri kesime özgürlük vaat ediyorlar. Komik!
Biz topyekün tek millet olarak ABD esaretinden kurtulmanın mücadelesini verirken, bazıları ABD desteğinde milletin bizzat egemenliği ile mücadele ediyorlar.
Kendi kardeşiyle savaşıp düşmanın çöpünü yalayanlar, temsil ettiklerini iddia ettikleri kesime özgürlük vaat ediyorlar.
Bu garabet solculukla, demokrasiyle veya vatanseverlikle izah edilemez. Keza, düpedüz çakallıktır bu!
***
IMF ile anlaşmak sadece borç para almak anlamına gelmiyor.
Anlaşma imzalandığı anda ülke ekonomisinin güzergahını, dolaylı olarak da dış politikanızı belirlemeye başlıyorlar.
İzinsiz adım atamaz hale geliyorsunuz. Erdoğan IMF'ye olan borcu kapattığı gün batının hedefine oturdu. Keza aynı gün menziline bağımsızlığı koyduğunu fark ettiler.
İstanbul sermayesi kıyameti kopardı, yeniden anlaşma yapılması için mütemadiyen baskı yaptılar.
IMF ile anlaşmak demek, müstemlekeye meşruiyet kazandırmak demektir.
Eğer iddia ettikleri gibi Reis millete değil de kendine hizmet ediyor olsaydı, sırtımızdan beslenen asalakların ve siyasi işbirlikçilerinin baş tacı olurdu.
Nitekim manda hükmünde yönetilen orta büyüklükteki devletlerin dolaylı egemenliği, böylesi küresel kurumların vesayetiyle sağlanıyor.
Hasbelkader Erdoğan liderliğini hâl etseler, ertesi sabah IMF'nin kucağında uyanacağız. Elbette TSK"da yeniden NATO'nun egemenliğine girecektir.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" martavalıyla küresel statükonun çizdiği sınırlara avdet ederek, süt vermeye devam edeceğiz.
Mücadelenin ekseninde İstiklal var, siyaset mevzunun teferruatı...
Bir yandan bağımsızlık mücadelesi vermek, diğer yandan da onların siyasi temsilcileriyle uğraşmak durumundayız.
Dünya mazlumlarının hepsinin esaret bağlamında muhatap olduğu tek muktedir otorite olarak ABD emperyalizmi kaldı.
Buna mukabil özgürlükten ve demokrasiden dem vurarak oy devşiren zihniyetin bizim coğrafyamızda ABD kucağında semirmesi,
Tarihe geçecek nitelikte bir paradokstur.
Kendi kardeşiyle savaşıp düşmanın çöpünü yalayanlar, temsil ettiklerini iddia ettikleri kesime özgürlük vaat ediyorlar. Komik!
Biz topyekün tek millet olarak ABD esaretinden kurtulmanın mücadelesini verirken, bazıları ABD desteğinde milletin bizzat egemenliği ile mücadele ediyorlar.
Kendi kardeşiyle savaşıp düşmanın çöpünü yalayanlar, temsil ettiklerini iddia ettikleri kesime özgürlük vaat ediyorlar.
Bu garabet solculukla, demokrasiyle veya vatanseverlikle izah edilemez. Keza, düpedüz çakallıktır bu!
***
IMF ile anlaşmak sadece borç para almak anlamına gelmiyor.
Anlaşma imzalandığı anda ülke ekonomisinin güzergahını, dolaylı olarak da dış politikanızı belirlemeye başlıyorlar.
İzinsiz adım atamaz hale geliyorsunuz. Erdoğan IMF'ye olan borcu kapattığı gün batının hedefine oturdu. Keza aynı gün menziline bağımsızlığı koyduğunu fark ettiler.
İstanbul sermayesi kıyameti kopardı, yeniden anlaşma yapılması için mütemadiyen baskı yaptılar.
IMF ile anlaşmak demek, müstemlekeye meşruiyet kazandırmak demektir.
Eğer iddia ettikleri gibi Reis millete değil de kendine hizmet ediyor olsaydı, sırtımızdan beslenen asalakların ve siyasi işbirlikçilerinin baş tacı olurdu.
Nitekim manda hükmünde yönetilen orta büyüklükteki devletlerin dolaylı egemenliği, böylesi küresel kurumların vesayetiyle sağlanıyor.
Hasbelkader Erdoğan liderliğini hâl etseler, ertesi sabah IMF'nin kucağında uyanacağız. Elbette TSK"da yeniden NATO'nun egemenliğine girecektir.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" martavalıyla küresel statükonun çizdiği sınırlara avdet ederek, süt vermeye devam edeceğiz.
Mücadelenin ekseninde İstiklal var, siyaset mevzunun teferruatı...