Ülke olarak, toplum olarak çok fazla sorunla karşı karşıyayız. İnsanın olduğu yerde sorun olması çok doğal tabi ki, sürekli değişen ve karmaşıklaşan dünyanın merkezindeki en nitelikli varlık insanlar. Ama yaşayışlara yansıyan zorlukların muhatabının sadece insanlar olduğunu söylemek zor. Bunları insanların çevresinde yaşayan tüm canlılar olarak genelleyebilmek mümkün.

Tüm canlılara  karşı duyarlı olduğumu söyleyebilirim ama benim için öncelikli olan sokak hayvanları. Çünkü yaşadığımız çevreyi onlarla paylaşıyoruz. Ve onların bize daha çok ihtiyacı var. Ama ne yazık ki farkında  değiliz. Ya bakamıyoruz ya göremiyoruz ya da anlamıyoruz. Ben gene bunun çaresini devlet bulur diyorum. Bizde yasa çıkmadan kimse bir şey yapmıyor malesef. Hükümetimiz gerçekten sosyal konularda iyi işler yaptı, bakanlıkların çalışmaları takdiri hak eder nitelikte ama bu kadar sorunun içinde bu masum hayvanlara bir türlü sıra gelmedi. Beni üzen nokta da bu.

Her geçen yılda yine binlerce sokak hayvanı açlıktan, susuzluktan, hastalıktan ve kazalardan telef oldu. Şimdi böyle yazıyorum ya, insanlara şaka gibi geliyor, hiç hayvan açlıktan susuzluktan ölür mü diyenler oluyor. Evet ölür, genelde kışın açlıktan yazın da susuzluktan ölür, buna kuşlar da dahil. Bir bakın çevrenize bakalım hayvanlar ekmek, su ihtiyaçlarını nerelerden karşılıyorlar. Sen vermezsen nereden karşılayacak! Ben söyleyeyim ağzı sıkıca bağlı çöpe atılan poşetlerden ve yıkanılan balkonun borusundan akan ilaçlı sudan, defalarca gördüm ve her seferinde yüreğim parçalandı. O kadar zor muydu ki bir kap su, bir kap yemeği çöpün yanına koymak; tek kelimeyle ölüme terk edilmiş canlar başka diyecek bir şey bulamıyorum.

Belediyeler çok sorumsuz davranıyor işine geleni yapıyor, işine gelmeyeni yapmıyor. Öyle bir şeye şahit oldum ki,  hem de bir  belediye çalışanının ağzından. Başkan köpeklerden çok fazla şikayet geldiğini söylemiş. Bu yüzden bu köpekler için bir tim kurulup öldürülmesi talimatını vermiş. Adamın yüzüne şunları söylemek isterdim: ‘Sen kimsin ya, sen mi verdin onlara bu canı da haklarında ölüm fermanı çıkarıyorsun’. 

Bizim insanımızın temel mantığı budur zaten, karşısında onu rahatsız eden bir şey varsa hemen onu yok etme yollarını arar. Sen belediye olarak onlara bir barınak tahsis etmelisin ve bu hayvanlara bizden daha çok sahip çıkmalısın. Bir de şunu duydum, barınak yapalım ama bu hayvanlar hergün ne yiyecek diyorlar. Sana soruyorum yıllık bilmem kaç milyar liralık ekmek israf edildi diyorlar; bunların yüzde kaçını bu hayvanlar yedi diye düşündün mü hiç, işin gerçeğini söyleyeyim ekmekler çöp tenekelerinde çürüdü. Sen işten kaçıyorsun işin özü bu.

Hayvan severler yıllardan beri bunları dile getiriyorlar ve çeşitli aktivitelerde bulunuyorlar, özellikle sosyal paylaşım sitelerinde de önemli bilinçlendirmeler yapılıyor,  ama yeterli değil. Nedense somut bir sonuç alınamadı. Bilinçli vatandaşlarımızda var, onlara da buradan çok teşekkür ediyorum. Bende bu problemi düşündüm ve bir çözüm taslağı oluşturdum. Öncelikle belediyelerin yardımına çok ihtiyacımız olacak. Şehrin belirli bölgelerine, özellikle çöplerin yanlarına hem su hem yiyecek kabının yan yana bulunduğu bir taşınmaz araç koyup vatandaşlarımızın ekmeklerini çöpe değil de buraya koymalarını sağlarsak, hayvanlar buradan rahatça beslenebilir. Ayrıca belediyelerimizin bu hayvanların aşılarını ve denetimlerini kontrol edecekleri bir barınakları bulunmak zorunda.

Bu konu hakkında hükümetimizin ilgili kollarıyla da birkaç gün içinde iletişime geçeceğim. Artık bu soruna hükümetimizin el atması gerekiyor.Yaz gelmeden bu işi halletmemiz lazım. Eğer hükümet tarafından belediyelere bu konu hakkında bir talimat verilirse bir sonuç alacağımızı düşünüyorum. Tabi bu konuda size de çevrenizi bilinçlendirmek düşüyor. Aslında bize bu konuda  lazım olan tek şeye sahibiz ama kullanmıyoruz. Bunun adı MERHAMET.