Seçim öncesi Hizmet Hareketi ile CHP, MHP ve SP arasında kurulan gizli ittifakın anlamı her geçen gün daha açık biçimde ortaya çıkıyor. Bu ittifak, partilerin uzun müddettir iktidar olamama krizinin dayattığı bir sonuçtur. Bunun en önemli göstergesi ise, bugüne kadar siyasal kimlikleri ile ayrılanlar 7 Şubat MİT sürecinden sonra, temel ayrım noktalarının ortadan kalkmaya yüz tutmasıdır. Bu sebeple farklı ideolojileri olan partilerin temel yaklaşımlarında ve politikalarında çok önemli benzeşmeler görülmeye başlanmıştır.

Türkiye’de sistem, 7 Şubat MİT krizinden itibaren yeniden dizayn edilmek istenmektedir. Bu duruma karşı tez ortaya koyan ise, son üç seçimdir tek başına iktidar olan ve en son yapılan genel seçimde de toplumsal desteğin çoğunluğunu arkasına almaya başaran AK Parti’dir.

AK Parti aleyhine karşı kurulmuş bu ittifak halkın kendisine karşı son direniş biçimidir. Yani AK Parti ve diğerleri olarak algıladığımız bu ortamı, partilerin varlık ya da yokluk mücadelesi gibi algılıyoruz.  Olayların sonu nereye gidecek bilmiyoruz. Ancak hedef belli; halkın iradesi ile iş başına gelen AK Parti hükümetini bitirmek.

**

Fethullah Gülen Hocaefendi, Post-Modern Darbe ile ilgili röportajında “28 Şubat Kararları Ne Darbedir Ne de Muhtıra, Bilakis Tavsiyenamedir” demişti. (Hizmet hareketi ile Milli Görüş’ün yıllardır birbirlerinden farklı bir yapı olduğunu ve fikir ayrılıkları yaşadıklarını hepimiz gayet iyi bilmekteyiz.)

Devlet Bahçeli, Erdoğan'ın referandumda partisini "CHP vagonuna binmekle" suçlamasına ise "Okyanus ötesi taka olmak çok mu daha güzel bir şey" sözleriyle yanıt vermişti.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir referandum mitinginde Fethullah Gülen'i işaret ederek  “12 Eylül'de 'hayır' oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun” demişti.

**

Ne var ki son zamanlarda, garip olarak atfedeceğimiz olaylarda yaşanmakta. Örnek verecek olursak CHP, MHP ve SP yöneticileri ve belediye başkan adayları, sıklıkla cemaat medyasının ekranlarında boy göstermektedirler. Sanki aralarında hiç görüş ayrılığı yokmuş gibi, açıklamalarda dahi bulunabiliyorlar.

Son dönemde Başbakan’ın üslubundan rahatsız olduklarını, milletimizi ötekileştirdiğini, olayları tırmandırdığını ifade eden aydınların ve siyasilerin, farkına varamadıkları bir durum söz konusudur. Bu durum ise 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimde AK Parti’nin, tek rakibinin olmasıdır. Çünkü diğer partiler, ortak mutabakat imzalamışlar gibi AK Parti’nin kaybedeceği her belediye için, hep birlikte sevineceklerdir. Böyle bir durum karşısında da, AK Parti söylenildiği gibi toplumu bölmemiş, tam aksine birleştirici olmuştur.

**

Son yıllarda siyaset içerisinde yeni bir siyasal farklılaşma unsuru ortaya çıkmıştır. Bu farklılaşma, seçimde oy avcılığına dönük sloganlar ile siyaset yapmaya çalışan kişilerin aradığı angajman olmuştur.

Çarşaf Açılımı, Rabia işareti, Kurt işareti…

Hâlbuki halkımız bu basit siyaset anlayışının farkına çoktan varmıştır. İnsanlarımızı günü birlik oyunları ile kandırarak bu durumdan menfaat bekleyen siyasiler, yaşantınız ve davranışlarınız ile, gerçek manada toplumumuzun yüreğine tezahür edemedikçe, seçmene karşı yaptığınız yakışıksız ve hakaret içeren durumlara bir yenisini daha eklemiş oluyorsunuz.