Geçmişte yaşadığımız olayları, anlamak ve bugünün dünyasına taşıyarak tedbirler almak çok önemlidir. Bu sebeple doğru işi doğru zamanda yapmak gerekir. Hâlbuki İslam dünyası, yaşadığı olayları geride bırakarak değil de gerçek manada kavrayabilse geleceğe yönelik adımlarını atmış olacaktır. Ancak hala daha anlayabilmiş değiliz. İş böyle olunca da, İslam dünyasının, Uhud Savaşları ve Kerbela Olayları hiçbir zaman bitmek bilmiyor. Asırlar geçse bile biz, olayları farklı isim ve yöntemler şeklinde tekrar yaşamak zorunda kalıyoruz.

**

Anadolu Ajansı Arapça Yayınlar Müdürü Turan Kışlakçı geçtiğimiz günlerde katılmış olduğu bir televizyon programında; “Ayın 17'sinde başlayacak bir operasyon. Arap Baharı hangi tarihte başladı. Tunuslu genç kendini hangi gün yaktı, 17 Aralık'ta. Varil bombaları saldırısı 17 Aralık, İhvan'a yönelik raporların hazırlığının yapıldığı tarih 17 Aralık, bütün bunları bir araya getirdiğinizde bunlar bir tesadüf olamaz” dedi.

**

2010 yılında başlayan “Arap Baharı” devrimleri, bahar olmaktan çıkmış  'İslami kış' olmuştur.

Suriye'deki kanlı rejim, maalesef iki seneyi aşkın bir süredir direnmeye devam etmektedir.

Mısır’da 3 Temmuz’daki darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkında, birçok dava açıldı. Son dava ise; Terör ve Casusluk suçlamasıdır.

Şimdi sayın okurlarım bir kez daha soruyorum; sizce de bu olaylar bilinçli ve kasıtlı olarak planlanmamış mıdır?

**

Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu, Milletvekilleri İstifaları ve Bakanlar Kurulu revizyonu derken, Yeni Anayasa konusunu es geçtik. Hâlbuki hükümetlerimizin ayağına pranga olan anayasamız, 12 Eylül Darbesi sonrası yapılan bir anayasadır ve günümüz toplumunun ihtiyaçlarına cevap veremez durumdadır. Bu sebepledir ki iktidara gelen her hükümet maddeleri değiştirip durmaktadır. Lakin 12 Eylül’ün bir ürünü olan bu anayasa, ne hikmettir ki bir türlü kaldırılıp, yenisi getirilemiyor.

Süreç esnasında yaşanılan olayları anlatmamın bir anlamının olmadığını düşünerekten; sonuç olarak, ülkemiz, ne yazık ki muhalefet partilerinin ‘Yeni Anayasa’ sürecini bilinçli ve sürekli olarak yıpratmış olmalarından dolayı ayağına gelen tarihi bir fırsatı değerlendirememiştir