Bazen dalıyor insan, “ben nerden nereye geldim.” Ve yaptığı utanç verici şeyleri, hataları, komiklikleri ve daha nicelerini anımsayıp gülüyor. Gelin bu defa birlikte anımsayalım.
Her zaman sustuğumuz için üzgün olduk, pişman olduk, geçmişi getirmek istedik ama olmadı. Çünkü susmuştuk bir defasında ve bu acıların en büyüğüydü. Olup bitenlere sustuk, kayıtsız kaldık. Olan biten derken bile olanları küçümsüyoruz, geçiştiriyoruz.acaba olup bitenler bu kadar basit şeyler miydi?
Ben söylim hiçte bu kadar basit şeyler değildi. Olup bitenler; insanların insanlığını, kültürlerini, gerçekliğini parasal ilişkilerde unutmasıydı. Anlam ifade etmeyen kağıt banknotun tahakküm kurma becerisiydi ve her şeyi herkesi tahakkümüne alıyordu, almaya devam ediyordu
Parasal ilişkilerde adalet sistemi zenginliğini koruyan bir sistem, yoksulu parasız olduğu için ötekileştiren bir sistem oldu. Toplumun düzeni sağlanıyordu evet paranın düzeni sağlanıyordu.
Eğitim sistemi tüm bu bilinci enjekte edildiği bir kurum, içinde öğrencileri parasız, işsiz bırakıp kendine ücretli öğretmen yapan bir kurum ve tüm bunlara rağmen susturan bir kurum.
Sağlık kurumu ise; oluşan aksaklıkta sisteme daha çok sömüreceği bireyleri daha dirençli hale getiriyordu.
Tüm yaşantımız, ailemiz, arkadaşlık ilişkilerimiz, sosyal hayatımız tüm bunlarla doğrudan ilişkiliydi. Hayır, artık yeter demek istiyorduk ama haykırırcasına susuyorduk.
Suskunluğumuzu ya var olan sisteme adapte edip robotlaşıyorduk ya da yalandan mutlu görünme çabasındaydık. Yalandan mutluyduk, gerçekten mutlu olamazdık; çünkü tüm olup bitenlerin sonucunda; savaşlar, işgaller, emek sömürüleri vardı.
Yaşantımızın mutsuzluğuna, emek sömürüsüne neden olan para; aynı zamanda tüm savaşların, tüm işgallerinde baş nedeniydi. Nasıl mı? Anlamı olmadan dünyalar kadar anlam yüklediğimiz Para;
- Filistin işgaline neden oluyordu
- Irak , Pakistan… Savaşlarına neden oluyordu.
- 2011 de Roboski katliamına neden oluyordu, siz Kürtsünüz, iktidar sizin değil bizimdir diye.
Diğer yandan parasal ilişkiler ve yine aynı iktidar; ODTÜ ve nice üniversitelerin, Üniversite A.Ş’ye karşı oldukları için, özgür öğrenci olmak istedikleri için eylem yapan öğrencilere; gazlarla, şiddetle ve göz altılarla cevap veriyordu. Herkese Susun diyordu ve maalesef çoğu üniversite yetkilisi bunu onaylıyordu.
Haykırmak istiyoruz, susuyoruz, susturuluyoruz. Çünkü olup bitti diyoruz, oluyor olan ama hiçbir şey bitmiyor. Savaşlarda çocuklar ölüyor, her geçen gün öğrenciler içeri alınıyor ama annelerin ağlaması dinmiyor, kimse özgür olamıyor. Susmak yerine gelin de haykıralım; Tüm iktidar ilişkilerini reddederek, gerçek mutluluk ve gerçek özgürlük hayalleriyle; savaşlara hayır, iktidarınıza hayır, parasal ilişkilerinize hayır, özgürlük ve barış diye haykıralım, işte o zaman gerçek özgürlük güneşi doğacaktır.
HAYKIRIRCASINA SUSMAK
Misafir Yazar
Yorumlar (4)