"siz ancak çocuklara tecavüz etmeyi bilirsiniz"
"bunlar kafa kesen yobazlar"
Bu ve benzeri bir sürü söze ya direk ya dolaylı olarak maruz kalmışsınızdır.
Eminim herkesin dikkatini çekmiştir. 28 Şubat'ta kullanılan medya ve toplumsal dil ısrarla hele şu günlerde yeniden hortlatılmaya çalışılıyor.
Zaman zaman bu denemeler ayyuka çıkıp bazen gündemden düşebiliyor.
Adam kadınları mağdur etmemek adına erkeklere uyarıda bulunuyor, yiyecekleri yemekten üstlerine örtecekleri yorgana kadar çözüm önerisi getiriyor ama "sapık" yaftası yemekten kurtulamıyor.
"Ya hu sakınan mı yoksa teşvik eden mi sapıktır" diye de kimse çıkıp sormuyor.
Ensar konusu vardı bide malumunuz...
Karaman'da namussuz haysiyetsiz herifin birinin yaptıkları ortaya çıkınca, Ensar Vakfı konuyu iyi yönetemedi.
Başta herkes şaşkın ve öfkeliydi. Örtbas etmeye çalıştılar diyerek haksızlık etmek istemiyorum ama kesinlikle yanlış adımlar attılar. Dönemin aile bakanının "bir defadan bir şey olmaz" sözü de toplumsal infial için tuz biber olmuştu.
Sonra kendisi ilk kabine değişikliğin de koltuğundan alındı, güzel de oldu...
Sonra ne oldu...
Ensar Vakfı, hızla toparlandı ve davaya 'müşteki' sıfatıyla müdahil oldu. Çocukları da, doğrudan müslüman kimliği ile tanıdığımız, İHH'nın da avukatı olarak bildiğimiz Cihat Gökdemir savundu ve o alçak herif 508 yıl gibi muazzam bir ceza aldı bu davadan.
Ama bir kesim hala sakız gibi bu konuyu deşiyor ve "müslümanlar sapıktır aha bu da ispatı" diye algı yapmaya devam ediyorlar.
***
28 Nisan 2016'da Bursa'daki bir patlama meydana geldi. Cumhuriyet Gazetesi'nin attığı manşet şu: "Tekbir ile patlattılar"
Hatta haberin içeriğin de görgü tanıklarıdan falan bahsediliyordu.
Sonra ne mi oldu?
Bursa'daki eylemi TAK, yani PKK'nın klonu olan o örgüt üstlendi. Yani amiyane tabirle Cumhuriyet'in tekbir balonu fena patladı...
Bunların safıda, yapmak istedikleri de ayan beyan ortada...
Beni asıl rahatsız eden konu şu:
Bizde sanki çok mu malzeme veriyoruz?
"bunlar kafa kesen yobazlar"
Bu ve benzeri bir sürü söze ya direk ya dolaylı olarak maruz kalmışsınızdır.
Eminim herkesin dikkatini çekmiştir. 28 Şubat'ta kullanılan medya ve toplumsal dil ısrarla hele şu günlerde yeniden hortlatılmaya çalışılıyor.
Zaman zaman bu denemeler ayyuka çıkıp bazen gündemden düşebiliyor.
Adam kadınları mağdur etmemek adına erkeklere uyarıda bulunuyor, yiyecekleri yemekten üstlerine örtecekleri yorgana kadar çözüm önerisi getiriyor ama "sapık" yaftası yemekten kurtulamıyor.
"Ya hu sakınan mı yoksa teşvik eden mi sapıktır" diye de kimse çıkıp sormuyor.
Ensar konusu vardı bide malumunuz...
Karaman'da namussuz haysiyetsiz herifin birinin yaptıkları ortaya çıkınca, Ensar Vakfı konuyu iyi yönetemedi.
Başta herkes şaşkın ve öfkeliydi. Örtbas etmeye çalıştılar diyerek haksızlık etmek istemiyorum ama kesinlikle yanlış adımlar attılar. Dönemin aile bakanının "bir defadan bir şey olmaz" sözü de toplumsal infial için tuz biber olmuştu.
Sonra kendisi ilk kabine değişikliğin de koltuğundan alındı, güzel de oldu...
Sonra ne oldu...
Ensar Vakfı, hızla toparlandı ve davaya 'müşteki' sıfatıyla müdahil oldu. Çocukları da, doğrudan müslüman kimliği ile tanıdığımız, İHH'nın da avukatı olarak bildiğimiz Cihat Gökdemir savundu ve o alçak herif 508 yıl gibi muazzam bir ceza aldı bu davadan.
Ama bir kesim hala sakız gibi bu konuyu deşiyor ve "müslümanlar sapıktır aha bu da ispatı" diye algı yapmaya devam ediyorlar.
***
28 Nisan 2016'da Bursa'daki bir patlama meydana geldi. Cumhuriyet Gazetesi'nin attığı manşet şu: "Tekbir ile patlattılar"
Hatta haberin içeriğin de görgü tanıklarıdan falan bahsediliyordu.
Sonra ne mi oldu?
Bursa'daki eylemi TAK, yani PKK'nın klonu olan o örgüt üstlendi. Yani amiyane tabirle Cumhuriyet'in tekbir balonu fena patladı...
Bunların safıda, yapmak istedikleri de ayan beyan ortada...
Beni asıl rahatsız eden konu şu:
Bizde sanki çok mu malzeme veriyoruz?