Bir gün Hz. Ebubekir Resulullah'a dönüp "ya Resulallah erken yaşlandın" dedi.

"Beni Hud suresi ve arkadaşları ihtiyarlattı" diye cevap verdi.

Sahi biz hiç Kuran ile ihtiyarladık mı?

"İnanmıyorlar diye neredeyse helak olacaksın" diyor Kuran, Efendimizin ruh halini anlatırken.

Oysa biz, daha kendi hayatlarımızın dümenini kontrol edemiyoruz. Sanki heran "ya sen şu dümene bi geç" deyip kaçıp gidesimiz var önce kendimizden.

Düşüyoruz, yaralarımıza bakıp onlara ağıt yakmaktan kalkmayı unutuyoruz.

Şifayı İnşirah suresinde veriyor nasıl kalmamız gerektiğini anlatıyor tüm rahmetiyle.

Yeniden yeniden okuduğum zaman hep başka bir sırrına kapısını açan mübarek surenin bu sefer şu ayeti öptü yaralarımdan.

"Senin şanını yüceltmedik mi? (Ve refa'na leke zikreke)".

Allah bir şehri yüceltmek isterse, dağında ot bitmeyen şehrin adı Mekke olur milyarlar akın akın gider.

Allah bir yapıyı yüceltmek isterse, adı kabe olur etrafında döndürür milyarları.

Allah bir yetimi yüceltmek isterse adı Muhammed (s.a.v) olur nurunun etrafında pervane olur milyarlar.

Rabbim!

Göğsümü genişlet, "her zorluktan sonra kolaylık vardır" vaadin gerçekeşinceye kadar istikametten ayırma.