Yakında seçim çalışmaları başlayacak.

Her tarafa parti bayrağı asılıp millet gece operasyonu ile karşı partinin bayrağını indirecek.

Bangır bangır çalan seçim şarkısını kimse anlamayacak ama canım siyasilerimiz bunun hala en geçerli ikna etme yöntemi olduğunu düşünmeye devam edecek.

Ama bence en komiği CHP'nin sokağa inip halktan oy istemesi olacak.

Seçim zamanı dışında halkı çomar, makarnacı, koyun diye aşağılayan CHP İl teşkilatları halkın kapısını çalıp "aman efenim haliniz ahvaliniz nasıl bize oy verin ananızı bundan sonra saygı ile analım" minvalinde konuşmalar yapacak.

Yobaz dediği başörtülülerden, cahil dediği cami cemaatinden, yüzde bilmem kaçı aptal dediği esnaftan iki büklüm gelip "bize oy verin bişi deniycez" diye oy isteyecekler.

Önemli ricamdır!

Kapınıza gelen dilenciye kötü davranmayın. Yazık nasıl muhtaçsa diyip şefkat gösterin...

***

Kurbağa testini hepiniz duymuşsunuzdur.

Kurbağaları kaynayan suya attığınız da ani refleks verir ve suyun içinden zıplayıp kaçarlar.

Ama kurbağaları soğuk suya koyup suyu yavaş yavaş kaynatmaya başladığınız da kurbağalar "tehlikenin" farkına varamayıp haşlanarak ölürler.

MHP'nin devlet yanında ki uzun yıllar süren nöbetini anlamayan balık hafızalılar, salt bir oy kaygısı yaşadığını zannediyor.

Ama MHP zaten "devlet" ne zaman zora düşse muhalefet olmakla, vatansever olmanın ince çizgisini hep korudu...

2011 yılında

“Türkiye’nin bu kadar iç ve dış sorunlarının arttığı bir dönemde, tek başına iktidar olmuş bir partinin kaosa girmesi o partiden ziyade Türkiye’ye zarar verir” diyebilecek kadar öngörülü olan Bahçeli o zaman da mı oy kaygısı yaşıyordu?

Yıl 2007.


Ülke iki seçime girmiş. Birincisi genel seçim diğeri Cumhurbaşkanlığı seçimi. 367 garabeti atılmış ortaya. Diğer taratab in genel kurmay nisan bildiri ile ülkeyi daha da çıkmaza sokmuş.

340 milletvekili olan AK Parti'ye Cumhurbaşkanı seçtirmeyen postal yalayıcıları 367'yi bulacaksınız diye göbek atıyorlar sevinçten.

Bahçeli imdada yetişti ve MHP oyları ile ülke bir krizden kurtuldu.

Yıl 2008.


Hatırlıyor musunuz bilmem. Erdoğan İspanya gezisi sırasında başörtüsü garabeti için "velevki siyasi simge diye takıyorlar" demiş bir tartışmayı alevlendirmişti.

Başörtüsü operasyonuna MHP’den destek geldi. “Üniversite yetmez, başörtüsü devlet memurlarına da serbest kılınsın” şeklinde açıklama yapan Bahçeli yine 20 yıllık kangren olan bir sorunun içine elini daldırdı.

Çok şükür o günler de geçti....

Yıl 2013.


Yeni Anayasa aşağı, yeni Anayasa yukarı başka gündemimiz yoktu. CHP komisyonları kilitlemekle kalmıyor resmen meclis içinde değnekçilik yapıyordu. 48 madde MHP desteği ile meclisten geçti.

Yıl 2014.


2014’te Meclis’te görüşülen Suriye-Irak tezkeresi de AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. 396 oy kullanılan tezkereye, 298 kabul, 98 ret çıktı. Ret oyları CHP ve HDP’den geldi. Şaşırdık mı buna? Hayır!

7 Haziran seçinlerin de eğer sağduyulu hareket etmeseler, kurulacak koalisyon ile ülkenin İçişleri Bakanı Demirtaş olacaktı. Tehlikenin farkında mısınız?

Başkanlık konusunu da ilk MHP dile getirdi. "Artık Türkiye'nin gündeminden düşmelidir, ne yapılacaksa yapalım" dediler. Referandumda evet oyu kullanıp yine tıkalı bir sistemin önünü açtılar.

Gezi ile başlayan, kobane ile devam eden 15 Temmuz da zirveye ulaşan Türkiye'yi dize getirme hareketini suya aniden atılınca refleks veren gerizekalılar anlayamaz.
Bugün "milli ittifak" kuran bu insanlar ateşi harlayanı gören feraset sahibi vatanseverlerdir.