Dün Adnan Menderes ve arkadaşlarına yeterince "Atatürkçü" bulunmadıkları için darbe yapılışının yıl dönümüydü.

Kamuoyuna çok başka sebepler sürülsede (Kırşehir'in ilçe yapılması gibi) Adnan Menderes bu ülkede yeterince "Atatürkçü" olmadığı ve onları tatmin edemediği için asılmıştır.

Türkiye'de "Atatürk fetişizmi" denilen bir olgunun varlığını artık kabul etmemiz lazım. Zaman zaman karşılaştığımız bu fetişistler bizleri hayrete düşürse bile kendileri durumun vehametinin farkında değiller.

Bir kaç gün önce gemiden atılan Atatürk fotoğrafları sonrası bir kadının feryatlarını (!) izledik. Çalışanlar ısrarla "eskidi bunlar yenilerini takıyoruz" desede histerik ve endişeli laik ablamız "atmayın yaaa atmayın" figanlarına mani olamadı.

Hayır ne yapalım atmayıp eskiyen tüm fotoğrafları depolara kaldırıp trilyonlarca Atatürk fotoğrafı mı biriktirelim?

Birde önünü alamadığımız "ya bi durun yeter" dediğimiz yerde linç edildiğimiz heykel ve büst mevzusu var o daha kronik...

Her meydanda her okulda her kamu kuruluşunda binlerce Atatürk heykeli var. Çıldırmış gibi heykel yapmışız...

Biz bu ortamın içine doğduğumuz için çok tuhaf karşılamıyoruz ama durum gerçekten çok garip.

Düşünsenize dünya tarihinde binlerce devlet yıkılıp kuruldu, binlerce kurtuluş savaşı yaşandı, sadece Türk tarihinde bile yüze yakın kurtuluş savaşı var, on binlerce lider gelip geçti, Mete'ler, Atila'lar, Fatih'ler, bunun Roma'sı, eski Yunan'ı, Pers'i, Arabı, Çin'i, binbir türlü medeniyeti de var. Hiçbir millet hiçbir lideri için bu derece ileri gitmedi.

Yarın öbür gün bir kıyamet senaryosu gerçekleşse, kasırgalar, tufanlar derken eski medeniyetler gibi bu medeniyet de yer altında kalsa, bin sene sonra kazı yapan arkeologlar kafayı yerdi. Kim lan bu diye?

Sadece heykel meselesi değil delirdiğimiz nokta.

Binlerce Atatürk mahallesi, binlerce Atatürk sokağı, binlerce Atatürk okulu, binlerce Atatürk caddesi...

Soğuk zincir gibi adeta kuşatılmış heryer. Marketlerde olur ya hani, ürün bozulmasın diye soğuk zincir uygulanır bu da aynen öyle.

Atatürk havalimanında in, Atatürk caddesinden ilerle, Atatürk mahallesine gir Atatürk sokağının köşesinde ki Atatürk okulunun orada bekle...

Mis gibi bozulmadan laik kalarak evine ulaş şaka gibi...

Okul sistemi ve tarih kitapları farklı mı? Orada da aynı delirmişlik aklını kaybetmişlik var.

Daha birinci sınıfın kapısından girdiğin anda Atatürk'ün hangi dişinin dolgu olduğu öğretiliyor bu memlekette.

Lisede koskoca Türk tarihi 75 sayfa Atatürke ayrılan kısım 85 sayfayı. Reklam kataloğu gibi tasarlanan inkılap tarihini okuduğunuz zaman sonunda "tamam alıyorum koy yavrum bana oradan 5 kilo şapka" demek istiyorsun istemsiz.

Yine izleyenler hatırlar, Youtube'da acayip bir video var. Fiziken yüzü Atatürk'e benzeyen bir herif, sağda solda Atatürkçü ortamlara gidip poz veriyor, Atatürk gibi giyiniyor, kaşlarını falan iyice Atatürk'e benzetmiş uzatmış taramış falan akıllara zarar.

İşte iki tane tip bu adamla ağlayarak konuşuyor, "atam memleketi ne hale getirdiler" falan diyorlar, o da hiç bozmuyor Atatürkmüş gibi cevap veriyor bunlara. Dakikalarca sürüyor muhabbet, yemin ederim ekrana bakakaldım.

Hani halkı çomarlıkla, cehaletle, aptallıkla suçlayan adamlar bunlar. Ona buna troll diyen adamlar işte bu yukarıda anlattığım akıl tutulmasının içinde yaşayıp "biz napıyoruz lan?" diye kendisine sormayan adamlar.

Ama mesela bunları bir Atatürkçüye anlattığınızda size kızıyor. Bu durum çok normal geliyor ona.

Diyorsun ki; "arkadaşım bak dünya üzerinde binlerce lider gelip geçti, çok büyük savaşlar, çok büyük mücadeleler yaşandı ama hiçbir millet işi delilik noktasına getirmedi."

Atatürkçü sana diyor ki, "Türk milleti atasını işte böyle bir noktaya taşıdı" ahahaha şaka gibi insanın sinirleri bozuluyor.

***

Aldığın oy oranı belli hangi milletten bahsediyorsunuz? "Elleme deli bu" diye idare edildiğinin farkında değil misin? Markette sıra bekliyordum benden önce 2 kişi benden sonra 5 kişi daha vardı.

Çok gereksiz bir ayrıntı verdiğimi düşünüyorsunuz biliyorum. Ayrıntılar arasında bazen gözümüzden kaçan öyle şeyler yaşanırki sizin için sadece sayıdan ibaret olan bu bilgi, bazıları için bir ömür ifade eder.

O beş kişiden 4'ü bir tarihi, sosyolojiyi, acıyı, umudu ve hayata dair ne varsa hepsinin ip uçlarını veriyordu kulak misafiri olan herkese.

Arapça konuşan bir kadın vardı ve çocukların sesi ile fark ettim onları. Yaklaşık olarak biri 6 diğeri 9 yaşında görünen iki çocuklu kadın çok zorlasan çilenin yaşlandırdığı cildini de görmesen en fazla 30'du.

Acele, telaşlı ve çekingen çocukları ile ilgileniyor, anlamadığım bir çok kelime söylerken çok şey anlattığını farkına bile varmıyordu.

Sonra yanlarına bir adam geldi. En az 60 yaşında yüreğinin güzelliği yüzüne vurmuş tatlı bir amca...

"Alın alın çekinmeyin ben size bayramda yine alırım ne isterseniz"...

Arapça bilmiyor, muhatapları da Türkçe bilmiyor ama belliki yeni aile olmuşlar. Amca sahip çıkmış kadına ve o sorumluluk hissi ile kucaklamak istiyor onları.

Onlar Arapça bişey derken amca hep türkçe cevap veriyor ama tuhaf bi şekilde anlaşıyorlar kalp dili ile...

"Alın nolur" diye eklediği tüm cümleleri amcamın samimiyet kokuyor.

Kadının başına kim bilir neler geldi ne acılar yaşadı o yaşta bir adamla evlenmek zorunda kaldı. Yüreğine sorsan mahsundur, kuramadığı her hayal için içi yanıyor, ölen kocası ile yaşayamadığı her olasılık için kahrediyor olabilir.

Ama yüzü gülüyordu, içimden amcaya dualar ederek çıktım...

Kendimize rahatımıza baktım sonra. Onlarda iç savaş çıkmadan önce Şam sokaklarında çocuklarına dondurma alıyor, bayram yaklaşınca hazırlık yapıyor, iftardan sonra ailece gezintiye çıkıyordu...

Düşünsenize ülkemizde iç savaş çıkmış hepimiz başka ülkelere sığınmışız, kocalarımız, sevdiklerimiz, babalarımız o savaşta ölmüş. Geriye kalan ne varsa toplayıp dilini bilmediğimiz başka bir ülkenin erkeklerine sığınmışız...

Ya da erkeksiniz ve karınızın başına bunlar geliyor... 

Korkunç evet...

Bizi sürüklemek yaşamamızı istedikleri şey tam buydu. 15 Temmuz'da, Gezi'de, cumhuriyet mitinglerinde...