Eskiden mankenlere, futbolculara, şarkıcılara "Atatürk ne zaman doğdu?", " Cumhuriyet ne zaman kuruldu?" gibi sorular sorardı magazin muhabirleri.
Bizde ekran başında "ulan ne cahil adamlar var ya" diye eğlenir öyle olmadığımız için şükür ederdik halimize.
Tabi o zaman bugünlere hazırlandırıldığımızı ne bilelim. Cahil bile olsan zengin olabilir, şahane bir hayat yaşayabilir, hatta mutlu bile olabilirsin deniyordu bize alt cümlelerde.
Tamam tamam egzantirik olmaya gerek yok itiraf edeyim olayın "bunlar hep ameriganın oyunu" "siyonistler bize tezgâh kurdu" ile falan alâkası yok ama hangimiz bir müddet sonra bu algıya düşmedik?
Sonraki yıllarda özgüvenli olmanın önemini artık nasıl abartmışsak kafasında bardak kıranından, muza doğru şarkı söyleyenine kadar her çeşit insanla karşılaştık.
Hepsinde yoğun özgüven patlaması vardı ve hayretle izliyorduk.
Ben mesela EBOB-EKOK hesaplayamam.
Almaz basmaz kafam...
Hele uslanmaz bir sözelciyseniz olayı EBOB-EKOK harflerine akrostiş şiir yazarak bile çözebilirsiniz.
Lazım olursa böyle bir durumda bu işten anlayan bir arkadaşımdan yardım isterim, olay çözülür, bilmiyorum diye kasmam hiç olayı.
İşte taa o zamandan başımıza belâ olan bu özgüvenli olma ve "herşeyi becereceğim, ben yapacağım" kafası seçimler olduğunda başımıza bela oluyor.
Adam Kağıttepe zannediği bi yere "ben belediye başkanı olacağım" diye çıkabiliyor.
Güneydoğu neresi Ege neresi bilmiyor ama, "beni bi başbakan seçin bişey deniycem" diye meydanlara iniyor.
Adamın başkanlık sisteminden haberi yok "başbakan ile cumhurbaşkanı arasında sorun çıkar" demekten korkmuyor utanmıyor.
Şimdi aynı adamın o sonsuz ve korkunç övgüvenine güvenen parti meclisi, adama "adayı sen belirle" diye yetki veriyor.
Gidip kendini aday gösterir bu!
Emin misiniz arkadaşlar?
Bizde ekran başında "ulan ne cahil adamlar var ya" diye eğlenir öyle olmadığımız için şükür ederdik halimize.
Tabi o zaman bugünlere hazırlandırıldığımızı ne bilelim. Cahil bile olsan zengin olabilir, şahane bir hayat yaşayabilir, hatta mutlu bile olabilirsin deniyordu bize alt cümlelerde.
Tamam tamam egzantirik olmaya gerek yok itiraf edeyim olayın "bunlar hep ameriganın oyunu" "siyonistler bize tezgâh kurdu" ile falan alâkası yok ama hangimiz bir müddet sonra bu algıya düşmedik?
Sonraki yıllarda özgüvenli olmanın önemini artık nasıl abartmışsak kafasında bardak kıranından, muza doğru şarkı söyleyenine kadar her çeşit insanla karşılaştık.
Hepsinde yoğun özgüven patlaması vardı ve hayretle izliyorduk.
Ben mesela EBOB-EKOK hesaplayamam.
Almaz basmaz kafam...
Hele uslanmaz bir sözelciyseniz olayı EBOB-EKOK harflerine akrostiş şiir yazarak bile çözebilirsiniz.
Lazım olursa böyle bir durumda bu işten anlayan bir arkadaşımdan yardım isterim, olay çözülür, bilmiyorum diye kasmam hiç olayı.
İşte taa o zamandan başımıza belâ olan bu özgüvenli olma ve "herşeyi becereceğim, ben yapacağım" kafası seçimler olduğunda başımıza bela oluyor.
Adam Kağıttepe zannediği bi yere "ben belediye başkanı olacağım" diye çıkabiliyor.
Güneydoğu neresi Ege neresi bilmiyor ama, "beni bi başbakan seçin bişey deniycem" diye meydanlara iniyor.
Adamın başkanlık sisteminden haberi yok "başbakan ile cumhurbaşkanı arasında sorun çıkar" demekten korkmuyor utanmıyor.
Şimdi aynı adamın o sonsuz ve korkunç övgüvenine güvenen parti meclisi, adama "adayı sen belirle" diye yetki veriyor.
Gidip kendini aday gösterir bu!
Emin misiniz arkadaşlar?