Dün akşam Netflix'te rastgele bir film açtım.
Film, evli bir çiftin monotonlaşan evliliklerine çare arayışlarını konu ediyordu. Önce evlilik danışmanına gittiler ama kesin çare bulamadılar, devamlı birbirlerinden uzaklaşıyor ama boşanmak da istemiyorlardı.
Sonunda ekstrem bir karar veriyorlar. İkisi de birbirlerine asla yalan söylememek koşulu ile başka insanlar ile olacaklar, evliliklerine böylece renk gelecek kafaya bak. Bir nevi boynuzun makyajlanmış hali anlayacağınız.
Kadın adama mesaj atıyor mesela "ben bugün filânca ile takılacağım canım" diyor adam da "ooo keyfine bak bebeğim" diye cevap veriyor sonra sabah kahvaltıda kadın adama neler yaptığını örgü modeli verir gibi rahat rahat anlatıyor, öyle de genişler. Aylar geçiyor böyle ahlaksızlığı tasvir ederek çok uzatmayacağım. Sonunda bir insanın sonsuz isteklerinin asla bitmeyeceğine ikna olup bir daha böyle bir şey yapmama adına birbirlerine söz veriyorlar.
Kafa dank ediyor yani...
İnsanın asla doymayacağını göstermesi ve kendi iç dünyasına doğru olan sorgusunu anlatması açısından bence güzeldi. Tabi ayıpcıl sahneleri atlayarak geçerseniz...
Geçenlerde de Alman ARD kanalında pedofil eğilimi olan üç kişi ile röportaj yapılmıştı. Röportajda adamlardan biri 1.5 yaşında bir çocuğa olan aşkından bahsediyordu. Bir diğeri çocukların gözlerinde olan o yaşam enerjisinin çok tahrik edici olduğunu söylüyordu.
İnsan onların dünyanın en normal şeyi gibi anlattığı bu şeyleri dinlerken dehşete düşüyor.
Avrupa kaynaklı bir pedofili sitesinin yüzbine yakın üyesi var düşünebiliyor musunuz. Üstelik bunu sadece erkekler yapmıyor. İngiltere'nin en genç pedofili mahkumu, suçu 17 yaşında işleyen bir kadın. 2 ile 3 yaşında iki çocuğu taciz etmekten ve fotoğraflarını çekmekten hükümlü.
Pedofilinin önünü almak adına yine Almanya, öğretmenler ile öğrencilerinin sosyal medyada arkadaş olmasını ve bu tür paylaşımları yasaklayan bir düzenleme getirdi.
İki tepsi baklava yiyen insanın gözü artık hala yeri de varsa sütlü tatlıya kayar. On gün tatilin sonunda artık eve gitsek havasına girersiniz. Çok özlediğiniz biri evinize yatılı gelir de hani bir zaman sonra ne zaman gidecek diye öğrenmeye çalışırsınız.
Batı'nın durumu tam böyle.
Ufak yaşlardan itibaren hazzın her türlü haline o kadar doyuyorlar ki bir zaman sonra yaşadıkları hiç bir şey onları mutlu etmeye yetmiyor.
İşte tam burada insan ahiretin varlığına yeniden iman ediyor.
İnsan sınırsız istekleri, doymayan nefsi, muazzam bir hayal dünyası olan aciz varlık. Bütün olmamış yanlarımızı olmuş zannedecek kadar aptal, tüm çaresizliğimize rağmen kibirli, tüm insanlığımıza rağmen beşer...
Bir cennetin varlığına iman etmiş olmak ne güzel bir konfor, kendini suya bırakmak gibi ne güzel bir teslimiyet.
Film, evli bir çiftin monotonlaşan evliliklerine çare arayışlarını konu ediyordu. Önce evlilik danışmanına gittiler ama kesin çare bulamadılar, devamlı birbirlerinden uzaklaşıyor ama boşanmak da istemiyorlardı.
Sonunda ekstrem bir karar veriyorlar. İkisi de birbirlerine asla yalan söylememek koşulu ile başka insanlar ile olacaklar, evliliklerine böylece renk gelecek kafaya bak. Bir nevi boynuzun makyajlanmış hali anlayacağınız.
Kadın adama mesaj atıyor mesela "ben bugün filânca ile takılacağım canım" diyor adam da "ooo keyfine bak bebeğim" diye cevap veriyor sonra sabah kahvaltıda kadın adama neler yaptığını örgü modeli verir gibi rahat rahat anlatıyor, öyle de genişler. Aylar geçiyor böyle ahlaksızlığı tasvir ederek çok uzatmayacağım. Sonunda bir insanın sonsuz isteklerinin asla bitmeyeceğine ikna olup bir daha böyle bir şey yapmama adına birbirlerine söz veriyorlar.
Kafa dank ediyor yani...
İnsanın asla doymayacağını göstermesi ve kendi iç dünyasına doğru olan sorgusunu anlatması açısından bence güzeldi. Tabi ayıpcıl sahneleri atlayarak geçerseniz...
Geçenlerde de Alman ARD kanalında pedofil eğilimi olan üç kişi ile röportaj yapılmıştı. Röportajda adamlardan biri 1.5 yaşında bir çocuğa olan aşkından bahsediyordu. Bir diğeri çocukların gözlerinde olan o yaşam enerjisinin çok tahrik edici olduğunu söylüyordu.
İnsan onların dünyanın en normal şeyi gibi anlattığı bu şeyleri dinlerken dehşete düşüyor.
Avrupa kaynaklı bir pedofili sitesinin yüzbine yakın üyesi var düşünebiliyor musunuz. Üstelik bunu sadece erkekler yapmıyor. İngiltere'nin en genç pedofili mahkumu, suçu 17 yaşında işleyen bir kadın. 2 ile 3 yaşında iki çocuğu taciz etmekten ve fotoğraflarını çekmekten hükümlü.
Pedofilinin önünü almak adına yine Almanya, öğretmenler ile öğrencilerinin sosyal medyada arkadaş olmasını ve bu tür paylaşımları yasaklayan bir düzenleme getirdi.
İki tepsi baklava yiyen insanın gözü artık hala yeri de varsa sütlü tatlıya kayar. On gün tatilin sonunda artık eve gitsek havasına girersiniz. Çok özlediğiniz biri evinize yatılı gelir de hani bir zaman sonra ne zaman gidecek diye öğrenmeye çalışırsınız.
Batı'nın durumu tam böyle.
Ufak yaşlardan itibaren hazzın her türlü haline o kadar doyuyorlar ki bir zaman sonra yaşadıkları hiç bir şey onları mutlu etmeye yetmiyor.
İşte tam burada insan ahiretin varlığına yeniden iman ediyor.
İnsan sınırsız istekleri, doymayan nefsi, muazzam bir hayal dünyası olan aciz varlık. Bütün olmamış yanlarımızı olmuş zannedecek kadar aptal, tüm çaresizliğimize rağmen kibirli, tüm insanlığımıza rağmen beşer...
Bir cennetin varlığına iman etmiş olmak ne güzel bir konfor, kendini suya bırakmak gibi ne güzel bir teslimiyet.