Yasin Börü adında biri vardı. Biri demek zorundayım çünkü biz kahramanlarımıza onlar kadar sahip çıkamıyoruz. Bizim için sadece biri o...

Daha bıyıkları yeni terlemiş, yaşıtları en canti takımlarını üstüne çekip mahalle turu yaparken Kurban Bayramın da o bir inşaatın üçüncü katından atıldı, üstünden araba ile geçildi.

Annesi bile oğlunu teşhis edemedi yapılan işkenceden dolayı. Ayağında bir beni varmış bi orası kalmış parçalanmadık, "işte bu benim oğlum ayak parmakları bezelye tanesi gibiyken bile vardı bu beni, ah oğul kurban olayım oğul"...

Hüseyin Dabak vardı sanki o Yasin'den çok mu büyüktü? Daha 19 yaşında sırtlanıp kurban etlerini o da düşmüştü yola.

Onu da üçüncü kattan attılar, onunda üstünden arabayla geçtiler ama hınçlarını alamadılar onun kafasını bide taşla ezdiler.

Kim yaptı? HDP genel merkezi!

Demirtaş'ın "Kobani için sokağa çıkın" diye emrettiği 6-7 Ekim olayların da, 50 kişi öldü. Sadece iki günde...

Emri veren Demirtaş! Kayıtlar hâlâ duruyor.

Bizim teröristlerin son sığınma yeri olan CHP başkan adayı Muharrem İnce' nin ilk açıklaması "sıkıysa Demirtaş'ı çıkar erkekçe yarışalım" oldu.

Erkeklik dedi, *** demek isterken dili sürçtü herhalde...

O günler de kürt halkı sokağa çağırılınca, Kürt halkı büyük bir feraset ile bu çağrıyı reddetmişti.

Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim;

Che Guevara'nın değil Kadı Muhammed'in, Deniz Gezmiş'in değil Şeyh Said'in, Marks ve Stalin'in değil Ubeydullah Nehri'nin, Pol Pot ve Mao'nun değil Selahaddin Eyyubi'nin torunları olduklarını bir kere daha kanıtlayan Kürt halkına teşekkür borçluyuz.

Sağduyusuna, basiretine ve kitabıyla birlikte hikmetine sahip çıkan Kürtler, İslam ümmetine layık olduğukları bir kere daha göstermişlerdir o günlerde.

Kürtleri kobay ve kadavra olarak görenler de eşiklerde havlamaya devam edebilirler...

Al kemik!

***

Eren Bülbül'ün ölümünün üzerinden kaç ay kaç yıl geçti bilmiyorum. Aslında on saniye mi ayırıp bir Google yoklaması ile öğrenmem güç değildi.

Ama kahramanlar ölmez ve ben ne zaman kahraman olduğunu bilmek istemedim belki de...

Türkiye'de ilk defa gündem yetersizliğinden değil, boğazımıza kocaman bir yumru oturdu diye günlerce onu konuştuk.

30 yıldır ondan daha büyük ya da daha küçük bir sürü insanımızı eşkıya kurşunu ile kaybetmemize rağmen, Eren neden geldi oturdu tam gözümüzün önüne?

Resmine nasıl baktırdı saatlerce?

Çünkü, "Biride çıkıp İyi ki varsın Eren demiyor."

O cümlesinde kendimizi bulduk.

Şu panayır dünyada hak ettiğimiz ilgiyi ve takdiri görmediğimiz de omuzlarımızın düşüşünü okuduk o cümlede.

Şu iki yüzlü insanların arasında, arkamızdan konuşanları öğrendiğimizde ki hayal kırıklığını okuduk.

Şu çıkar amaçlı kurulan birliktelikler de hak ettiğimiz yere ancak ölürsek gelebileceğimizi okuduk o cümlede.

Bunların hepsini Eren tek tek yüzümüze söyledi...

Bişey daha söyledi Eren dik dik bakarak "Hepiniz çok yoruldunuz."

Sonra üstüne başına baktık Eren'in. Arkasına sisli yemyeşil dağları almış, bıyıkları yeni terlemiş hafif mahcup ceket altı yeleği ile çok bizden...

Daha şu alıngan cümlesini okur okumaz, daha şu arkasını sislere yaslamış oğlana bakar bakmaz, onda artık bizimle birlikte tarih olduğunu sandığımız hepimize ait bir gençlik ve bir yüz bulduk.

Bu duruş, bu yelek, bu mahcubiyet sisli dağlar eski Türkiye'de kalmamışmıydı?

Eski sıkıcı romanlar da yok muydu bu karakterler?

Genç dediğin saçını apaçi model yapıp, düşük kot giymez mi ya hu, Eren sen yaptın?

Öyle değilmiş...

İşte şurada, Maçka’nın uzak mahallelerinden birinde 13 çocuklu bir kadının çocuklarından birinin, bir delikanlının cepkeninin altında hala yaşıyormuşuz meğerse.

Onun varlığından, fakirliğinden, kırılmışlıklarından, hayallerinden, sevdalarından ancak o öldüğün de haberdar olduk.

Onu sadece eşkıya kurşunlarından koruyamadığımız için değil, yeterince ilgilenemediğimiz için, saçlarını okşayıp gönlünü alamadığımız için, çocuk yaşta sırtına çok fazla odun yükleyip taşıttığımız için, “Eren, iyi ki varsın” diyemediğimiz için de ayrıca pişmanlık duyduk.

HDP'yi içlerine almayıp halkın tepkisinden korkan cümbüş ittifakı, Demirtaş güzellemeleri yapıyor utanmadan...

Birlikte sallayıp aynı pilava kaşık sallayanları anlıyorum da diğer partilerin gözü hamaset ile bu kadar mı kör oldu?

Bu masumların elleri iki yakanızda olacak...