Tarihimiz, en anlamlı zaferler ile en sinsi ihanetlerin sayısız misali ile doludur. Bu necip milletin merhamet ve müsamaha şemsiyesi altında nice mazlumlar felah bulduğu gibi, bu merhamet ve müsamahayı suiistimal eden birçok sinsi yapılar da türemiştir.

Şu bir gerçek ki, tarihimizin şahit olduğu bütün sinsiliklerin en vahşi yüzünü FETÖ Terör Örgütü eliyle gördük. Bu örgüt, sabırla ve sinsice milletimizin en hassas olduğu hasiyetlerini kullanarak devletin tüm kademelerine sızdı, yerleşti, yayıldı. Devletin tüm uzuvlarını kangrene çevirmek ve zihinleri mankurt derekesine indirme gayesiyle şeytani bir şevkle çalıştı.
Tarihimizin en sinsi darbe teşebbüsünün üstünden beş sene geçmişken, bu örgütün başka bir boyut kazandırdığı üç kelimeyi ve türettiği üç deyimi paylaşmak istedim. 

SİNSİ…

Bu örgüt Haşhaşilerin hayal bile edemeyeceği yöntemlerle, sinsilikte ne kadar mahir olduğunu bilfiil gösterdi. 

Bu örgüt, öyle bir kamufle stratejisi izledi ki; dini, milli, ilmi, siyasi bütün otoriteleri adeta uyuttu. Ve tam bir canavara dönüştüğünü 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile görebildik.

Kesnizani yapılanmasının, dış güçlerin kuşun sıkmadan Irak’ı ele geçirmesine yaptığı hizmet başka bir yazının konusu olsa da FETÖ; örgüt sinsiliği, tarzı ve amacı ile bu örgütle birebir örtüşüyor. Sadece isminin anlamına bakmak bile yeterli fikir verir sanırım. Kesnizani Kürtçe kimse bilmiyor anlamına geliyor.

FETÖ’cülerin mahkeme safahatında uyguladığı ’sınırsız yalan, tereddütsüz inkâr, anlamsız bakış’ taktiği, bu örgütün hiçbir ahlaki, insani ve İslami hassasiyet taşımadığını gösterdiği gibi, gün gibi ortaya çıkan ihanetlerine rağmen hala sinsi bir ruh haliyle devlete diklenebilme cüretini gösterebiliyorlar.

Sinsiliği kategorik olarak farklı bir boyuta taşıdıkları için, Türk Dil Kurumunun ‘fetö sinsiliği’ ibaresini deyimler sözlüğüne eklemesinde yarar vardır. Artık akılla ölçemediğimiz sinsiliğe en yakışan deyim bu olacaktır.

KURŞUN…

Bu örgüt, gerçekten ihaneti de farklı bir seviyeye taşımış, tam anlamıyla ihanetin mücessem bir halidir. 

Bir annenin şefkatle beslediği, muhabbetle baktığı, fedakârca büyüttüğü evladı tarafından hunharca katledilmek istenmesi tarifsiz bir ihanet, isim konulmamış bir vicdansızlıktır. Bu örgüt de, milletin manevi ve milli duygularını kullanarak, yine bu milletin öz evlatlarından hain ruhlu, fasit kalpli ve mankurt akıllı bireyler yetiştirmiş ve bunları bu vatanın analarına saldırtmıştır. 
Kuruş kıymetinde olamayan bu güruh, milletin düşmana sıkması için kendisine emanet ettiği kurşunları bu millete sıkabilmiştir.

Türk Dil Kurumunun, hayalleri zorlayan en büyük ihanetler için ‘fetö kurşunu’ deyimini kullanması yerine olacaktır.

KALEM…

Kalem, dinimiz ve milletimiz için sadece bir yazma aracı değildir. Tesirde kılıçtan keskin maarif ve irşad sembolüdür. Dolayısıyla kalem ve eğitimi aynı manada kullanmak yanlış olmaz. 
FETÖ terör örgütü eğitim kisvesi ile bu milleti can evinden vurdu. Eğitime katkı ve destekte fedakârlıktan kaçınmayan milletimizin bu hasiyeti, bu terör örgütü tarafından suiistimal edilerek hain bir mecraya kanalize edildi. 

‘Devlet kılıç ve kalem üstünde durur’ sözünü her daim rehber edinen milletimiz, eğitimi her zaman öncellemiş ve ilim insanlarına sahip çıkmıştır. Devletimizi derinden ve sinsice bir planla, amansız düşmanlarımıza teslim etmeyi hedefine almış olan FETÖ Örgütü, bu eğitim yapılanmasını da amacına hizmet edecek şekilde organize etti. Temel olarak iki tip insanın peşine düştüler; zengin ya da zeki olacak. Tamamen masonik bir bakış tarzı…

Sinsi bir niyetle, yardım kisvesiyle birisine el uzatan kişilerin bu hali için ‘fetö eli’ deyimi pek uygun düşer.

Selam ve dua ile…