Günümüzde birçok kavramın sureti, sireti deforme olmuş ve de tezatlarının rengini almıştır. Sosyal medya platformlarında ve internet haberciliğinde yasal boşlukların yol verdiği kayıtsız bir pervasızlığa şahit oluyoruz. Özgür medya savunucusu kılığına girmiş fakat ipileri okyanus ötelerinde, sinsi mihrakların ellerinde olan bir kukla olduğu ayan beyan ortada bir kesim, işi iyice zıvanadan çıkardı.
Joseph Goebbels’in günümüzdeki takipçileri Türkiye’yi, Hitler Almanyası sanmış ki, her gün yeniden ve benzer manipülasyonlarla toplumu dönüştürmeye ve yalanlarla kamuoyunu yönlendirmeye çalışıyorlar. Goebbels’in hesap vereceği bir hukuk yoktu ve sorumlu olduğu tek makam Hitler idi.
Türkiye bir hukuk devleti olduğuna ve kamu yararını gözettiğine göre bu pervasızlığın, boğazımıza dayanan bir hançere dönüşmesine izin veremez. Yalan ahlaklı ve yılan huylu bu mecrayı yasal bir düzenlemeye dâhil etmek isabetli ve hayırlı olacaktır. Toplumsal ahlakı ve düzeni bozmayan her kesimi ve fikri bünyesinde barındırmak hatta korumak, ecdadımızın şiarı olmuştur. Fakat zehirli fikirlerle ahlakın bozulmasına, siyasetin kirletilmesine ve gençlerin milli kimlikten yoksun bırakılmasına izin verilemez.
Yalan haber ve manipülasyonlar için bir yasal düzenleme yapılacaksa, bunun çerçevesi, ahlakı bozmaya yönelik siteleri de içine alacak şekilde genişletilmelidir. Bu aziz millete operasyon yapmaya azmetmiş amansız düşmanların öncelikli amacı, ahlakı bozmak ve milli kimliği yozlaştırmak olmuştur. Kimliksiz bir topluma ve yozlaşmış bir gençliğe istenen rota çizilebilir. Allahın şefkatinden ziyade şefkat; zalimi azdırmak, mazlumu cezalandırmak demektir.
Sınırsız özgürlük hakkını devlete millete düşmanlık için kullanan ve gönüllü esaretin konforunu yabani devlerde bulan vatansız ve casus kimlikli şahısların elini kolunu sallayarak gezdiği ve hesap vermeme lüksünü yaşadığı bir devle olamaz Türkiye. Yoksa şehit kanı ile sulanan bu topraklara ihanet etmiş oluruz.
Rusya, ABD, Çin hatta medeni sanılan tüm devletlerin bu konularda ne kadar katı bir tutuma sahip olduğu ve içinde haini kesinlikle barındırmadığını herkes bilir, tabiri yerinde ise ona göre ayağını denk alır. Bizde ise adam millete hakaret eder, cumhurbaşkanını tehdit eder, darbe çığırtkanlığı yapar, halkı yalanlarla kirli emellerine alet eder, ahlakı bozmayı meslek edinir ama hesap vermeye gelince de özgürlüğüm kısıtlanıyor diye veryansın eder. Sınırsız özgürlüğü kendinde hak gören anarşist ruhlu bu adamlara devletin gücünü ve hükümetin muktedir olduğunu göstermek gerekmez mi?
Söz konusu yasal tedbirler mecburiyet halini almıştır. Bu densiz ve dengesiz adamların, ecdadının davasına varis olduğunu hatırlamaya başlayan bir millete ayak bağı olmasına müsaade edilemez. Ya hadlerini, yerlerini bilecekler ya da layık ve ait olduğu saflara geçip, bu millete ihanet etmenin sonucuna katlanacaklar.
Ülke sevgisini ve ülkü birliğini sofrasından eksilen birkaç soğan ve üç beş patatese törpületen bazı vatandaşlarmız da, meselenin ekonomik boyutundan ötesini göremiyor. Ki yapılan çok yönlü ekonomik saldırıların asıl amaçlarından birisi de vatandaşı midesinden başka şeyi düşünemez hale getirmek ve girişilen savaşın büyüklüğünü nazardan kaçırmaktır.
Dolayısıyla sayın cumhurlaşanımızın yerli ve milli dava vurgusunu siyasi bir partinin söylemi olarak değil, tarihin ve yaşadığı coğrafyanın Türkiye’ye yüklediği bir misyon olarak okumakta fayda vardır.
Türkiye’nin, dış etkilerden bağımsız olarak yürüttüğü müreffeh Türkiye, muzaffer millet, muteber devlet, müttehit İslam ve muvahhit turan davası elbette çetin yolludur. Ne yazık ki, Osmanlı Devletinin duraklama döneminden itibaren, üç asır boyunca aşama aşama girdiğimiz derin uykudan yeni yakaza haline gelebildik. Uyanmış ve davasını hatırlamış bir millet olmamızı istemeyen ezeli düşmanlarımız, teknolojinin getirdiği olanakları da bizim aleyhimize kullanmak istiyorlar.
Sadede gelecek olursak, zahiri aidiyeti bize olan ama başkasına gönüllü kölelik yapan suni vatandaşlar ile anarşist ruhlu sınırsız özgürlere bir gem vurmanın vakti gelmiştir. Yalan habere, keyfi iftiralara, halkı manipüle etmeye ve halkın ahlakını bozmaya tevessül eden çevrelere devletin adaletini göstermenin tam zamanıdır.
Rabbimizin, bu ülkenin yararını gözeten istikametli, ferasetli, hamiyetli ve dirayetli vatan evlatlarının sayısını çoğaltması temennimizdir.
Selam ve dua ile…