"Pratik Yaşa Mutlu Ol" kitabını 357 sayfa yazan yazar gibi dengesiz, "yaş 35 yolun yarısı" deyip 45 yaşında ölen Cahit Sıtkı gibi talihsiz, "bugün evi temizlemem banane ya!" diye posta koyduğu gün kaynanası çat kapı gelen gelin gibi agresifim bugün.
Spor ayakkabısı almaya gidince 40 numara simli düğün ayakkabısını kakalamışlar da çıkışta "ne zaman giyeceğim ben bunu!" diye düşünürken bulmuşum kendimi gibi biraz.
Herkes toplanmış sinemaya gitmiş de ben öğrenince "seni de çağıracaktık ama işin vardır" demişler gibi yalnız, WhatsApp grubu kurmuşlar da beni almamışlar gibi dışlanmış sanki.
Nişantaşı/Levent otobüsünde boş akbil sesi benden çıkmış da, herkes "Allah'ın belası fakir git belediye otobüsümüzden" bakışı atınca hayatı sorgular gibi biraz.
Kasiyer "sen" deyince öfkeli, Doktor "sen" deyince değerli hissetmiş gibi kararsız, marketin ortasında yerde ağlayan çocuk kadar sevimsizim bugün.
Çünkü;
Bugün de canım böyle olmak istedi, hadi bakalım ee? N'apacaksınız?
İnsanların hayatları hakkında hiç bir şey bilmeden sadece zan ile hareket edenlere, dedikoduyu spor olarak yapıp dil kası gelişecek zannedenlere, "Nasılsın?" derken aslında gizli istihbarat elemanı gibi bilgi toplayanlara söylenecek tek şey var: "Bugün de canım böyle istedi sana ne?"
İnsanlar sırtınızı sıvazlarken siz, sizi anladığını düşünürken onlar kendi hayatlarının sağlamasını yapıyor çoğu zaman.
Buğdayı biçmek için sulayanlar merhametten, gülü yakasına takmak için koparanlar estetikten bahsediyor.
Sigarasına derdini sarıp nefes nefes çaresizlik çekene derdini sormadan sağlıktan bahsedenler var; üniversite tercih formunda bölümleri maaşı en yüksekten en düşüğe doğru sıralamak zorunda olan öğrenciye, "doğru tercih önemli" diyenler olduğu gibi.
Açlıktan hırsızlık yapan birinin, yaptığı hırsızlığı eleştirip açlığını hiç sorgulamayanlar var; hayatta herşeye geç kalmış veya geç kalacağı dünden belli olan bizlere "sabahları erken kalkın" diye tavsiyeleri olanlar gibi.
Hergün aynı masaya, aynı sandalyeye, aynı binaya girdiği için bugünü ile yarını aynı olanlara, "geleceğinize sahip çıkın" diyenler var; başkalarının kriterlerine göre, başkalarının hazırladığı sorulara, başkaları gibi cevap veremediniz diye, size "sınavda başarısız oldun" diyenler olduğu gibi.
Gerçekleri tam kabullenip yaşamaya karar vermişken, hayallerinin peşinden koş diyen reklamlar var; gözyaşının tuzunda boğulmak üzere olanlara, günlük bir çay kaşığında fazla tuz kalp damar rahatsızlıklarına neden olur diyenler olduğu gibi.
Şimdi tek dengesiz ben mi oluyorum Allah aşkına?
Yarın mutlu olacağım diğer gün de üzgün. Arada canım çekerse de kızgın olabilirim bakacağız artık.
Hadi bakalım!
Spor ayakkabısı almaya gidince 40 numara simli düğün ayakkabısını kakalamışlar da çıkışta "ne zaman giyeceğim ben bunu!" diye düşünürken bulmuşum kendimi gibi biraz.
Herkes toplanmış sinemaya gitmiş de ben öğrenince "seni de çağıracaktık ama işin vardır" demişler gibi yalnız, WhatsApp grubu kurmuşlar da beni almamışlar gibi dışlanmış sanki.
Nişantaşı/Levent otobüsünde boş akbil sesi benden çıkmış da, herkes "Allah'ın belası fakir git belediye otobüsümüzden" bakışı atınca hayatı sorgular gibi biraz.
Kasiyer "sen" deyince öfkeli, Doktor "sen" deyince değerli hissetmiş gibi kararsız, marketin ortasında yerde ağlayan çocuk kadar sevimsizim bugün.
Çünkü;
Bugün de canım böyle olmak istedi, hadi bakalım ee? N'apacaksınız?
İnsanların hayatları hakkında hiç bir şey bilmeden sadece zan ile hareket edenlere, dedikoduyu spor olarak yapıp dil kası gelişecek zannedenlere, "Nasılsın?" derken aslında gizli istihbarat elemanı gibi bilgi toplayanlara söylenecek tek şey var: "Bugün de canım böyle istedi sana ne?"
İnsanlar sırtınızı sıvazlarken siz, sizi anladığını düşünürken onlar kendi hayatlarının sağlamasını yapıyor çoğu zaman.
Buğdayı biçmek için sulayanlar merhametten, gülü yakasına takmak için koparanlar estetikten bahsediyor.
Sigarasına derdini sarıp nefes nefes çaresizlik çekene derdini sormadan sağlıktan bahsedenler var; üniversite tercih formunda bölümleri maaşı en yüksekten en düşüğe doğru sıralamak zorunda olan öğrenciye, "doğru tercih önemli" diyenler olduğu gibi.
Açlıktan hırsızlık yapan birinin, yaptığı hırsızlığı eleştirip açlığını hiç sorgulamayanlar var; hayatta herşeye geç kalmış veya geç kalacağı dünden belli olan bizlere "sabahları erken kalkın" diye tavsiyeleri olanlar gibi.
Hergün aynı masaya, aynı sandalyeye, aynı binaya girdiği için bugünü ile yarını aynı olanlara, "geleceğinize sahip çıkın" diyenler var; başkalarının kriterlerine göre, başkalarının hazırladığı sorulara, başkaları gibi cevap veremediniz diye, size "sınavda başarısız oldun" diyenler olduğu gibi.
Gerçekleri tam kabullenip yaşamaya karar vermişken, hayallerinin peşinden koş diyen reklamlar var; gözyaşının tuzunda boğulmak üzere olanlara, günlük bir çay kaşığında fazla tuz kalp damar rahatsızlıklarına neden olur diyenler olduğu gibi.
Şimdi tek dengesiz ben mi oluyorum Allah aşkına?
Yarın mutlu olacağım diğer gün de üzgün. Arada canım çekerse de kızgın olabilirim bakacağız artık.
Hadi bakalım!