Yılda 214 milyar liralık gıda israfı yapıp "hiç bir şeyin bereketi kalmadı" deme nankörlüklerimiz varmış.
O para ile yılda; 16 derslikli 500 okul, 300 öğrenci kapasiteli 150 yurt, 100 yataklı 80 hastane, 500 bin yolcu kapasiteli 18 havalimanı, 500 km bölünmüş yol yapılabilinirmiş.
Birleşmiş Milletlere göre çöpe giden yiyeceklerin dörtte biri kurtarılırsa dünya üzerindeki açlık bitecekmiş. Çünkü dünyada israf edilen 1.3 milyon tondan fazla yiyecek, 2 milyara yakın insanı doyurabiliyormuş.
Sadece ülkemizde 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyormuş ülkemizde. 18 milyon ton sebze ve meyveyi çöpe atıp patlıcan yiyemedik kış günü diye söylenirken Yemen'e ağlama riyakarlıklarımız da varmış.
Dolapta bekleyen her kot pantolon 10800 litre su ile, modası geçti diye giymediğimiz her bir çift deri ayakkabı 16600 litre su ile, sadece tek bir tişört 2700 litre su ile üretilirken Afrika'da temiz su bulamadığı için ölen kardeşlerimiz varmış.
Mış miş muş...
Ne kadarı umurumuzda?
Allah'ın inayeti ile öyle bolluk içinde yaşıyoruz ki "Isıtılan yemeği yiyemiyorum ben" gibi tuhaf şımarıklıklarımız var üstelik.
Yumurtanın beyazını atma lükslerimiz, bir davette giydiğimizi bir daha giymeme seçeneklerimiz olduğu gibi.
Her elbise için ayrı eşarplarımız, her renk kabanlarımız, iki yılda değiştirdiğimiz arabalarımız, tabakta kalan yemeği bırakma alternatiflerimiz var.
Açın halinden anlamadan bitirdiğimiz Ramazanlarımız, hep cismimizi doyurup ruhumuzu yetim bıraktığımız ömürlerimiz bile var.
O para ile yılda; 16 derslikli 500 okul, 300 öğrenci kapasiteli 150 yurt, 100 yataklı 80 hastane, 500 bin yolcu kapasiteli 18 havalimanı, 500 km bölünmüş yol yapılabilinirmiş.
Birleşmiş Milletlere göre çöpe giden yiyeceklerin dörtte biri kurtarılırsa dünya üzerindeki açlık bitecekmiş. Çünkü dünyada israf edilen 1.3 milyon tondan fazla yiyecek, 2 milyara yakın insanı doyurabiliyormuş.
Sadece ülkemizde 18 milyon ton meyve ve sebze çöpe atılıyormuş ülkemizde. 18 milyon ton sebze ve meyveyi çöpe atıp patlıcan yiyemedik kış günü diye söylenirken Yemen'e ağlama riyakarlıklarımız da varmış.
Dolapta bekleyen her kot pantolon 10800 litre su ile, modası geçti diye giymediğimiz her bir çift deri ayakkabı 16600 litre su ile, sadece tek bir tişört 2700 litre su ile üretilirken Afrika'da temiz su bulamadığı için ölen kardeşlerimiz varmış.
Mış miş muş...
Ne kadarı umurumuzda?
Allah'ın inayeti ile öyle bolluk içinde yaşıyoruz ki "Isıtılan yemeği yiyemiyorum ben" gibi tuhaf şımarıklıklarımız var üstelik.
Yumurtanın beyazını atma lükslerimiz, bir davette giydiğimizi bir daha giymeme seçeneklerimiz olduğu gibi.
Her elbise için ayrı eşarplarımız, her renk kabanlarımız, iki yılda değiştirdiğimiz arabalarımız, tabakta kalan yemeği bırakma alternatiflerimiz var.
Açın halinden anlamadan bitirdiğimiz Ramazanlarımız, hep cismimizi doyurup ruhumuzu yetim bıraktığımız ömürlerimiz bile var.