Dün Berat Albayrak kamuda tasarruf tedbirlerini harekete geçirecek bir ofisin kurulduğunu açıklayınca, çok sevindim.
Çünkü yıllardır muhaliflerin sesli, AK Partililerin "kol kırılsın yen içinde kalsın" mantığı ile daha dar dairede rahatsızlıklarını dile getirdiği bu mevzunun artık devlet eliyle bir düzene sokulacak olması bence umut vericiydi. Zamanında "çerez parası bunlar" diye geçiştirilen bu durumun artık devlet tarafından fark edilip, ciddiye alınması bile başlı başına çok güzel bir durum.
İnşallah teoride kalmaz bu adım ve gerçek manada adımlar atılır.
Mesela bazı komuta kademesine tahsis edilen araçların boşa kullanıldığına çoğu zaman şahit oldum. Devlet askeri için bir araç ve yine asker olan bir şoför tahsis ediyor ama maalesef suistimal ediliyor. Sarhoşken o araba ile evine taşınan asker de gördüm, karısını o araba ile özel davetlere götürende. Tatile giderken o araba ile havaalanına bırakılan da gördüm, çocuğunu lojmandan alıp dershaneye götüren askerde.
Mesela devlet dairelerinde çalışanlara özellikle tatil köylerinde "eğitim semineri" adı altında toplantılar düzenleniyor. Ben seminere gidip de "ne öğrendim ama be" diye dönen hiç bir memura rastlamadım. Dönenlerin hepsi "iyi dinlendik ama ya" diye döndü, sanki çok yorulmuşlar gibi.
Mesela geçen sokakta yürüyorum ilimizin sanayi odası başkanı saolsun kocaman billboard kiralayıp 30 ağustosumuzu tebrik etmişti. Hayatımda hiç görmeyeceğim hatta işimin bile düşmeyeceği bir adamın neden böyle yaptığına çok kafa yormadım ama neredeyse "su kablumbağalarının yumurtlama gününü" tebrik etmek için afiş bastıran belediye başkanları beni ilgilendiriyor.
Mesela bu yaz köydeydim hep. Komşu neredeyse tüm bahçesini kilit taş ile kaplatmıştı. Durumu da çok kötü bi aile. O kadar büyük bir alana böylesi para harcamaları beni şaşırmıştı. Sonradan öğrendim ki belediye kaldırımları komple sökmüş, yenisini başka bir taş ile değiştirecekmiş daha sağlam olacağı iddiası ile. Bunu duyan insanlar da o kilit taşları evlerine getirmişler.
Mesela geçen hastaneye bir makam aracı ile aynı anda girdim. İçinden bi kaç kişi indi. Abartmıyorum üç saat içeri de kaldım, zaman zaman dışarı çıktım girdim o araç hiç kapanmadı. Kliması açık şekilde bekledi o araç o kapıda. Bütün resmi araçlara bakın dikkat edin yüzde sekseni çalışır vaziyette bekler. Bunun bir sebebi var mı bilmiyorum varsa bile çok saçma. Türkiye'de ortalama yüzonsekizbin makam aracı varmış o da ayrı trajedi. Hadi onsekizbini çok lazım olsun da kalan yüzbini ne yapacağız? Bakan Albayrak tüm kurumlara genelge göndermiş, Türkiye tarihinde ilk defa şu arabaların ilk defa çetelesi tutulacak bu umut verici başlangıç adına.
Mesela herhangi bir üniversitede bir rektör bir yardımcı bir genel sekreter ve iki genel sekreter yardımcısı var. Ben bu kadro ile uzaya mekik gönderebileni görmedim. Bütün gün o odalarda laklak yapıyorlar. Hakkari Üniversitesine mühendislik fakültesi açmanın mantığını kim çözebilir? Taban puansız mühendislik fakültesine öğrenci alınmış. Üniversiteler kalifiye olmayan akademisyen dolu. Kalifiye olmayan akademisyenlerkalifiye olmayan elemanlar yetiştirmeye başladı.
Mesela TRT okul diye bir kanal var, ben onu izleyip de almanca öğrenene denk gelmedim. Kamuya ait bir sürü TV ve Radyo var ve içleri saçma sapan programlar ile dolu. Tamam TRT ödeneği yine kesilsin faturalarımızdan ama bu kadar saçmaya ortaya dökmeye ne gerek var?
Mesela Adalet bakanlığında çalışan bir arkadaşım "kağıt israfını görsen kafayı yersin" demişti. Bunun bir yolu yok mudur çare bulunamaz mı bilmiyorum ama, her sene dağıtılan yeniden basılan kitapların da israf olduğunu düşünüyorum. Ders kitabı veliye zimmetlenebilir ve sene sonunda getirmeyen ya da yırtık getirene yaptırım uygulanabilir.
Bunlar sadece yarım saatte sıradan bir vatandaş olarak benim aklıma gelenler. İnşallah "Tasarruf Ofisi" daha kapsamlı çalışma yapacaktır.
Vatandaşın yerli üretime yöneldiği, bir kriz anında yastık altındakini çıkardığı, ülkenin bekası için şu günleri kurtuluş savaşı ile kıyaslandığı şu günler de devlet ekranının da artık bir şeyler yapma zamanı gelmişti.
Ben vatandaş olarak sıradan bir bürokratın lojman dekor parasını ödemek, bir albayın karısının gittiği altın gününün ulaşım ücretini karşılamak, birbirlerine yalakalık yapacaklar diye alınan çiçeklerin çikolataların paralarını tahsil etmek istemiyorum.
Çünkü yıllardır muhaliflerin sesli, AK Partililerin "kol kırılsın yen içinde kalsın" mantığı ile daha dar dairede rahatsızlıklarını dile getirdiği bu mevzunun artık devlet eliyle bir düzene sokulacak olması bence umut vericiydi. Zamanında "çerez parası bunlar" diye geçiştirilen bu durumun artık devlet tarafından fark edilip, ciddiye alınması bile başlı başına çok güzel bir durum.
İnşallah teoride kalmaz bu adım ve gerçek manada adımlar atılır.
Mesela bazı komuta kademesine tahsis edilen araçların boşa kullanıldığına çoğu zaman şahit oldum. Devlet askeri için bir araç ve yine asker olan bir şoför tahsis ediyor ama maalesef suistimal ediliyor. Sarhoşken o araba ile evine taşınan asker de gördüm, karısını o araba ile özel davetlere götürende. Tatile giderken o araba ile havaalanına bırakılan da gördüm, çocuğunu lojmandan alıp dershaneye götüren askerde.
Mesela devlet dairelerinde çalışanlara özellikle tatil köylerinde "eğitim semineri" adı altında toplantılar düzenleniyor. Ben seminere gidip de "ne öğrendim ama be" diye dönen hiç bir memura rastlamadım. Dönenlerin hepsi "iyi dinlendik ama ya" diye döndü, sanki çok yorulmuşlar gibi.
Mesela geçen sokakta yürüyorum ilimizin sanayi odası başkanı saolsun kocaman billboard kiralayıp 30 ağustosumuzu tebrik etmişti. Hayatımda hiç görmeyeceğim hatta işimin bile düşmeyeceği bir adamın neden böyle yaptığına çok kafa yormadım ama neredeyse "su kablumbağalarının yumurtlama gününü" tebrik etmek için afiş bastıran belediye başkanları beni ilgilendiriyor.
Mesela bu yaz köydeydim hep. Komşu neredeyse tüm bahçesini kilit taş ile kaplatmıştı. Durumu da çok kötü bi aile. O kadar büyük bir alana böylesi para harcamaları beni şaşırmıştı. Sonradan öğrendim ki belediye kaldırımları komple sökmüş, yenisini başka bir taş ile değiştirecekmiş daha sağlam olacağı iddiası ile. Bunu duyan insanlar da o kilit taşları evlerine getirmişler.
Mesela geçen hastaneye bir makam aracı ile aynı anda girdim. İçinden bi kaç kişi indi. Abartmıyorum üç saat içeri de kaldım, zaman zaman dışarı çıktım girdim o araç hiç kapanmadı. Kliması açık şekilde bekledi o araç o kapıda. Bütün resmi araçlara bakın dikkat edin yüzde sekseni çalışır vaziyette bekler. Bunun bir sebebi var mı bilmiyorum varsa bile çok saçma. Türkiye'de ortalama yüzonsekizbin makam aracı varmış o da ayrı trajedi. Hadi onsekizbini çok lazım olsun da kalan yüzbini ne yapacağız? Bakan Albayrak tüm kurumlara genelge göndermiş, Türkiye tarihinde ilk defa şu arabaların ilk defa çetelesi tutulacak bu umut verici başlangıç adına.
Mesela herhangi bir üniversitede bir rektör bir yardımcı bir genel sekreter ve iki genel sekreter yardımcısı var. Ben bu kadro ile uzaya mekik gönderebileni görmedim. Bütün gün o odalarda laklak yapıyorlar. Hakkari Üniversitesine mühendislik fakültesi açmanın mantığını kim çözebilir? Taban puansız mühendislik fakültesine öğrenci alınmış. Üniversiteler kalifiye olmayan akademisyen dolu. Kalifiye olmayan akademisyenlerkalifiye olmayan elemanlar yetiştirmeye başladı.
Mesela TRT okul diye bir kanal var, ben onu izleyip de almanca öğrenene denk gelmedim. Kamuya ait bir sürü TV ve Radyo var ve içleri saçma sapan programlar ile dolu. Tamam TRT ödeneği yine kesilsin faturalarımızdan ama bu kadar saçmaya ortaya dökmeye ne gerek var?
Mesela Adalet bakanlığında çalışan bir arkadaşım "kağıt israfını görsen kafayı yersin" demişti. Bunun bir yolu yok mudur çare bulunamaz mı bilmiyorum ama, her sene dağıtılan yeniden basılan kitapların da israf olduğunu düşünüyorum. Ders kitabı veliye zimmetlenebilir ve sene sonunda getirmeyen ya da yırtık getirene yaptırım uygulanabilir.
Bunlar sadece yarım saatte sıradan bir vatandaş olarak benim aklıma gelenler. İnşallah "Tasarruf Ofisi" daha kapsamlı çalışma yapacaktır.
Vatandaşın yerli üretime yöneldiği, bir kriz anında yastık altındakini çıkardığı, ülkenin bekası için şu günleri kurtuluş savaşı ile kıyaslandığı şu günler de devlet ekranının da artık bir şeyler yapma zamanı gelmişti.
Ben vatandaş olarak sıradan bir bürokratın lojman dekor parasını ödemek, bir albayın karısının gittiği altın gününün ulaşım ücretini karşılamak, birbirlerine yalakalık yapacaklar diye alınan çiçeklerin çikolataların paralarını tahsil etmek istemiyorum.