Bugün halifeliğin kaldırılışının yıl dönümü.
"Keşke kaldırılmasaydı" diyenler, kaldıranlara lanet edenler, İslam güzellemeleri yapanlar dolduracak anasayfaları.
Herkes Osmanlı'yı özlem ile anacak bugün,
Mithad paşa, Kemal Paşa ve türevlerine lanetler okuyarak.
Sonra yarın olacak...
Sabah kalkıp en iyi Müslümanın kendimiz olduğuna kani olup, diğerlerine cennet bileti keseceğiz. İstediğimizi sokup, kalanını cehenneme sokmaya devam edeceğiz.
Çarşaf giyen kadın, örtüsünü farklı bağladı diye başka bir kadını yeterince dindar bulmayacak. Sakalı olan, bıyığı olana cehennemden yer bakacak.
Kimse kimsenin camisine, tekkesine gitmeyecek. Başka cemaatten olanın kestiğini yememeye devam edecek.
"Uhuvvet" kelimesinin söylenişi yani ses ahengi dışında başka hiç bir şeyi güzel gelmeyecek. Vahdet arada sırada "keşke olsa!" diye özlemle yad edilen, eski zaman klişesi olarak kalmaya devam edecek.
Suriyeli yetimler yarın sabah da gözümüze batacak, verdiğimiz 1 lira tüm yükü omuzumuzdan alacak. Ne zaman gidecekler diye gözlerine baktığımız kardeşlerimiz (!) yarın da köprü altlarında yatmaya, kadınlarına tecavüz edilmeye, alınıp satılmaya mahkum olacak.
Ensar/Muhacir/Hicret üçlemesi en sevdiğimiz aforizma kelimeleri olarak literatürümüzde kalmaya devam ederken, suriyeli çocuğun başını okşamak bize hala tiksindirici gelecek. Es kaza değse bir yerimize yıkamak için yer aramaya devam edeceğiz.
Doğu Guta neresidir, çimen suyu çorbasının tarifi nedir, tecavüze uğrayınca bebek aldırmak caiz midir, talaş emerek ne kadar hayatta kalınır, bombardıman uçağı geçerken nereye sinmelidir soruları yine yanıt bulamayacak.
İsrail Filistin'e saldırınca üç beş slogan ile elçiliğe yürümeyi, boykot ürünlerini boykot edememeyi, en son kime düşman olacağımıza karar verememeyi yarın da sürdüreceğiz.
Yemen denen bir medeniyetin, kendi kendine tarihten yok oluşunu izlerken "mısır mı patlatalım cips mi alalım?" sorusuna cevap bulmak, "Vahdet" sözcüğü sözlüklerden kaldırılsın mı kaldırılmasın mı tartışmasından daha öncelikli olacak.
Müslümanların acıları ve sorunları yarın da alt yazı kısalığında gündemimizde olmaya devam edecek.
Ve halife olsaydı hepsini çözerdi diye düşünüp tüm sorumluluğu ve suçluluğu üzerimizden atmaya devam edeceğiz.
Hıı, bekle çözerdi...
"Keşke kaldırılmasaydı" diyenler, kaldıranlara lanet edenler, İslam güzellemeleri yapanlar dolduracak anasayfaları.
Herkes Osmanlı'yı özlem ile anacak bugün,
Mithad paşa, Kemal Paşa ve türevlerine lanetler okuyarak.
Sonra yarın olacak...
Sabah kalkıp en iyi Müslümanın kendimiz olduğuna kani olup, diğerlerine cennet bileti keseceğiz. İstediğimizi sokup, kalanını cehenneme sokmaya devam edeceğiz.
Çarşaf giyen kadın, örtüsünü farklı bağladı diye başka bir kadını yeterince dindar bulmayacak. Sakalı olan, bıyığı olana cehennemden yer bakacak.
Kimse kimsenin camisine, tekkesine gitmeyecek. Başka cemaatten olanın kestiğini yememeye devam edecek.
"Uhuvvet" kelimesinin söylenişi yani ses ahengi dışında başka hiç bir şeyi güzel gelmeyecek. Vahdet arada sırada "keşke olsa!" diye özlemle yad edilen, eski zaman klişesi olarak kalmaya devam edecek.
Suriyeli yetimler yarın sabah da gözümüze batacak, verdiğimiz 1 lira tüm yükü omuzumuzdan alacak. Ne zaman gidecekler diye gözlerine baktığımız kardeşlerimiz (!) yarın da köprü altlarında yatmaya, kadınlarına tecavüz edilmeye, alınıp satılmaya mahkum olacak.
Ensar/Muhacir/Hicret üçlemesi en sevdiğimiz aforizma kelimeleri olarak literatürümüzde kalmaya devam ederken, suriyeli çocuğun başını okşamak bize hala tiksindirici gelecek. Es kaza değse bir yerimize yıkamak için yer aramaya devam edeceğiz.
Doğu Guta neresidir, çimen suyu çorbasının tarifi nedir, tecavüze uğrayınca bebek aldırmak caiz midir, talaş emerek ne kadar hayatta kalınır, bombardıman uçağı geçerken nereye sinmelidir soruları yine yanıt bulamayacak.
İsrail Filistin'e saldırınca üç beş slogan ile elçiliğe yürümeyi, boykot ürünlerini boykot edememeyi, en son kime düşman olacağımıza karar verememeyi yarın da sürdüreceğiz.
Yemen denen bir medeniyetin, kendi kendine tarihten yok oluşunu izlerken "mısır mı patlatalım cips mi alalım?" sorusuna cevap bulmak, "Vahdet" sözcüğü sözlüklerden kaldırılsın mı kaldırılmasın mı tartışmasından daha öncelikli olacak.
Müslümanların acıları ve sorunları yarın da alt yazı kısalığında gündemimizde olmaya devam edecek.
Ve halife olsaydı hepsini çözerdi diye düşünüp tüm sorumluluğu ve suçluluğu üzerimizden atmaya devam edeceğiz.
Hıı, bekle çözerdi...