Köydeyim demiştim.
Kaldığım ev amcamlarım. Dedemden kalan bu eve hem sahip çıkıyorlar hem bahçesini ekip biçiyorlar. Köyde yaşamayan diğer kardeşler ev üzerinde hak iddia etmiyor, şehirden bunalınca kaçıp gelecekleri yer olarak kullanıyorlar burayı.
Karşılıklı adı konulmamış bir anlaşma vardı aralarında...
Yaz ayları geldiği zaman ev ana baba günü oluyor haliyle. Metrekareye on amcaoğlu düştüğünü düşünürsek eve giren çıkan belli olmuyor. Evin hanımı yengemiz ses etmezdi bu duruma ama en son dün patladı. Gerçi o patlamasa ben patlayacaktım. Misafire "serinlersin iç iç" diye ayran ikram ediliyor ve bence ayrancıbaşı olarak seçilmiş olmam hiç hoş değil!
Yetkililere buradan seslenmek istiyorum, yerel seçimler de ayran ikramına sınır getiremeyen Ak Parti benden oy beklemesin!
Bu kadar çok insan sirkülasyonunun olduğu yerde ister istemez dedikodu yapılıyor. Malesef insanımız dedikodu yapmanın günahını hafife aldığından bu konuda çok rahat davranıyor. Bu biraz sanırım kendi vicdanını rahatlatma çabası.
Birinin çok pasaklı olduğu hakkında konuşan iki insan "o pasaklı çünkü ben temizim" demek istiyor muhatabına.
Birinin çok çirkin oluşundan bahseden iki insan kendilerini güzel buluyor demektir. Bunun reklamı yapılır gizliden.
Birinin anne babasına bakmadığından konuşuluyor ise kendisinin ne kadar hayırlı evlat olduğunu duyurmak istediği içindir.
Bu hiç şaşmaz hep böyledir.
Namuslu olduğunu anlatmak isteyen namussuz hakkında konuşur, sözüne güvenilsin isteyen yalancı birini konu eder sohbetine. Ne kadar mükemmel bir anne olduğunu direk söyleyemeyen "filanca çocuğuna yemek yediremiyormuş" diye başlar konuya...
Ama iş hep istenildiği gibi gitmez. Bazen yengeler kendisi hakkında söylenenleri işitir.
Olay çıkar, Ezgi'ler az ayran yapmaya başlar...
Kaldığım ev amcamlarım. Dedemden kalan bu eve hem sahip çıkıyorlar hem bahçesini ekip biçiyorlar. Köyde yaşamayan diğer kardeşler ev üzerinde hak iddia etmiyor, şehirden bunalınca kaçıp gelecekleri yer olarak kullanıyorlar burayı.
Karşılıklı adı konulmamış bir anlaşma vardı aralarında...
Yaz ayları geldiği zaman ev ana baba günü oluyor haliyle. Metrekareye on amcaoğlu düştüğünü düşünürsek eve giren çıkan belli olmuyor. Evin hanımı yengemiz ses etmezdi bu duruma ama en son dün patladı. Gerçi o patlamasa ben patlayacaktım. Misafire "serinlersin iç iç" diye ayran ikram ediliyor ve bence ayrancıbaşı olarak seçilmiş olmam hiç hoş değil!
Yetkililere buradan seslenmek istiyorum, yerel seçimler de ayran ikramına sınır getiremeyen Ak Parti benden oy beklemesin!
Bu kadar çok insan sirkülasyonunun olduğu yerde ister istemez dedikodu yapılıyor. Malesef insanımız dedikodu yapmanın günahını hafife aldığından bu konuda çok rahat davranıyor. Bu biraz sanırım kendi vicdanını rahatlatma çabası.
Birinin çok pasaklı olduğu hakkında konuşan iki insan "o pasaklı çünkü ben temizim" demek istiyor muhatabına.
Birinin çok çirkin oluşundan bahseden iki insan kendilerini güzel buluyor demektir. Bunun reklamı yapılır gizliden.
Birinin anne babasına bakmadığından konuşuluyor ise kendisinin ne kadar hayırlı evlat olduğunu duyurmak istediği içindir.
Bu hiç şaşmaz hep böyledir.
Namuslu olduğunu anlatmak isteyen namussuz hakkında konuşur, sözüne güvenilsin isteyen yalancı birini konu eder sohbetine. Ne kadar mükemmel bir anne olduğunu direk söyleyemeyen "filanca çocuğuna yemek yediremiyormuş" diye başlar konuya...
Ama iş hep istenildiği gibi gitmez. Bazen yengeler kendisi hakkında söylenenleri işitir.
Olay çıkar, Ezgi'ler az ayran yapmaya başlar...