Büyük bir kına organizasyonuna beni de davet etme gafletinde bulundu yakınlarım. Evlenen de çok yakın tanıdık olunca kalktık gittik mecburen.
Kadınların kendi aralarında eğlenmelerine kimse laf etmez, ben bile...
Buradaki "ben bile" vurgusunu hem arıza oluşumun itirafı hem de bu tip eğlenceleri ve buluşmaları zaruret olarak gördüğümü vurgulamak açısından bilerek seçtim.
Tüm problemlerin WhatsApp'tan paylaşıldığı, sevinçlerin Facebook ile duyurulduğu, insanı insan yapan ne kadar duygu varsa emojiler ile ifade edildiği bu çağda, gerçekten gülebilen insan yüzü görmek nasıl zaruret olmasın ki?
Gülen emoji yerine kanlı canlı gülen insan suratı görmenin daha insanca olduğunu böyle zamanlarda daha iyi anlıyor insan o bir gerçek. Bir başka gerçek ise tüm hırsı ve dünya sevgisi ile insanın başka bir yüzü ile daha karşılaşıyorsunuz böyle yerlerde.
Ama işte keşke her şey şu sınırlar içinde kalabilse.
Keşke, tesettürlü kadınlar hediye paketi gibi giyinince Müslümana değil de, daha çok hediyelik kuru pasta paketine benzediklerini fark edebilse.
Keşke, gelinler yeni hayatlarına tahtlara oturtularak başlamasa da, dünya kendi etrafında dönüyor zanneden narsistlere dönüşmeseler.
Keşke, başkası ile karşılaşınca 3 defa öpme sünnetine (ki sünnet olduğu bile kesin değildir) çok dikkat eden çok takvalı (!) kadınlar; israfın, gösterişin, gıybetin haramlığı noktasına da aynı hassasiyet ile dikkat etse.
Keşke kadınlar rahatça mallarını, mevkilerini, güzelliklerini yarıştırabilsin diye 50'ye yakın düğün salonu çalışanı kadın, gece vakti gitmeselerdi çocuklarının yanına.
"Efendimiz de eğlenmeye izin vermiş" tesellisinin arkasına sığınıp keşke yapılanın efendimiz ile alakalı değil ego tatmini ile alakalı olduğunu fark edebilsek.
Keşke, "kadınlar arasında eğlence yapıyoruz çünkü biz çok dindar kadınlarız" alt mesajı verirken, dansöz oynatmanın hem de dört tane dansöz oynatmanın dindarlık ile ne alakası olduğunu bir anlayabilsek.
Keşke, keşkeler yerine iyi kiler biriktirsek...
Kadınların kendi aralarında eğlenmelerine kimse laf etmez, ben bile...
Buradaki "ben bile" vurgusunu hem arıza oluşumun itirafı hem de bu tip eğlenceleri ve buluşmaları zaruret olarak gördüğümü vurgulamak açısından bilerek seçtim.
Tüm problemlerin WhatsApp'tan paylaşıldığı, sevinçlerin Facebook ile duyurulduğu, insanı insan yapan ne kadar duygu varsa emojiler ile ifade edildiği bu çağda, gerçekten gülebilen insan yüzü görmek nasıl zaruret olmasın ki?
Gülen emoji yerine kanlı canlı gülen insan suratı görmenin daha insanca olduğunu böyle zamanlarda daha iyi anlıyor insan o bir gerçek. Bir başka gerçek ise tüm hırsı ve dünya sevgisi ile insanın başka bir yüzü ile daha karşılaşıyorsunuz böyle yerlerde.
Ama işte keşke her şey şu sınırlar içinde kalabilse.
Keşke, tesettürlü kadınlar hediye paketi gibi giyinince Müslümana değil de, daha çok hediyelik kuru pasta paketine benzediklerini fark edebilse.
Keşke, gelinler yeni hayatlarına tahtlara oturtularak başlamasa da, dünya kendi etrafında dönüyor zanneden narsistlere dönüşmeseler.
Keşke, başkası ile karşılaşınca 3 defa öpme sünnetine (ki sünnet olduğu bile kesin değildir) çok dikkat eden çok takvalı (!) kadınlar; israfın, gösterişin, gıybetin haramlığı noktasına da aynı hassasiyet ile dikkat etse.
Keşke kadınlar rahatça mallarını, mevkilerini, güzelliklerini yarıştırabilsin diye 50'ye yakın düğün salonu çalışanı kadın, gece vakti gitmeselerdi çocuklarının yanına.
"Efendimiz de eğlenmeye izin vermiş" tesellisinin arkasına sığınıp keşke yapılanın efendimiz ile alakalı değil ego tatmini ile alakalı olduğunu fark edebilsek.
Keşke, "kadınlar arasında eğlence yapıyoruz çünkü biz çok dindar kadınlarız" alt mesajı verirken, dansöz oynatmanın hem de dört tane dansöz oynatmanın dindarlık ile ne alakası olduğunu bir anlayabilsek.
Keşke, keşkeler yerine iyi kiler biriktirsek...