Baykuşlar 4000 metre ileride ki avlarını görebiliyorlar ama insanların görme kapasitesi çok sınırlı. Acaba neden baykuş olmamız istenmedi?
İç organlarımız çalışırken fön sesi gibi bir ses çıktığı söyleniyor içerisi çok gürültülü. Bu kadar yakın olan bişeyi Allah neden duymamızı istemedi acaba?
"Kaşıkçı'nın parçalanma fotoğrafları ortaya çıktı" diye bir takım fotoğraflar dönüyor ana sayfamda. Bu fotoğraflar doğruysa ayrı dram değilse ayrı dram.
Ceset seviciliğini, başkasının dramı üzerinden like kovalamayı, insanların bedenlerine karkas et muamelesi yapmayı acilen bırakmamız lazım. İnsanların cesetleri üzerinden vatanseverlik ya da insanlık ispatına girmek bir müslümanın aldığı pozisyon olmamalı.
Bu durum sadece bizde böyle. Garip bir şekilde ceset izlemeyi ve bunun üzerinden dram devşirmeyi seviyoruz.
ABD toplumuna tarihinin en büyük travmasını yaşatan 11 Eylül saldırılarıyla ilgili sayısız iddia atıldı ortaya. Ancak ortada tek ceset fotoğrafı gördünüz mü? Hatta spekülasyonlar o kadar ileri gitti ki "aslında böyle bir saldırı hiç olmadı" demeye başladı insanlar. Çünkü ortada dolaşan tek bir ceset fotoğrafı yoktu.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir asker ya da vatandaşı ölen ABD bunun görüntüsünü vermemek için olağan üstü gayret gösterir. Düşmanının karşısında ezik olmak istemez. Aynı şey İsrail içinde geçerli. O kadar saldırı oluyor hiç gördünüz mü ağladıklarını?
Dünyanın diğer lider yahut liderlik iddiası taşıyan ülkelerinde de durum farklı değil.
Ama kadrajlar bize dönünce aynı ülkeler ne kadar rahatsız edici olursa olsun, bir Afrikalı'nın, bir Filistinli' nin, bir Türkistanlı'nın başına gelen felaketi rahatlıkla izler, izletirler.
Ancak kendi başlarına üzücü bir iş geldiğinde en kalın, en koyu renkli perdeleri çeker, dünyanın geri kalanının o sahnelere şahit olmasını istemezler.
Ya biz de?
Eskiden 1 şehit gelse yediğimiz ekmek boğazımızdan geçmezken şimdi 10 şehite burun kıvırıyoruz!
Bunun sırrı neden herşeyi görecek ve duyacak kapasitede yaratılmadığımızın hikmetinde...
80’lerden itibaren ana akım gazetelerin “şehvet uyandırma işlevli” sayfalarını çıplak kadından çok ölü insanlar süslemeye başladı.
Ama artık o kadar ölü insan dikizledikki cazibesi kalmadı..
Hevesimizin kaçması bir yana duyarsuzlaştık. Acıya alıştık. Savunma mekanizmamızı yitirdik. Karnı kocası tarafından deşilmiş kadın görmek kadavrasına karkas et muamelesi yapan adli tıpçı kadar etkiliyor artık bizi...
İç organlarımız çalışırken fön sesi gibi bir ses çıktığı söyleniyor içerisi çok gürültülü. Bu kadar yakın olan bişeyi Allah neden duymamızı istemedi acaba?
"Kaşıkçı'nın parçalanma fotoğrafları ortaya çıktı" diye bir takım fotoğraflar dönüyor ana sayfamda. Bu fotoğraflar doğruysa ayrı dram değilse ayrı dram.
Ceset seviciliğini, başkasının dramı üzerinden like kovalamayı, insanların bedenlerine karkas et muamelesi yapmayı acilen bırakmamız lazım. İnsanların cesetleri üzerinden vatanseverlik ya da insanlık ispatına girmek bir müslümanın aldığı pozisyon olmamalı.
Bu durum sadece bizde böyle. Garip bir şekilde ceset izlemeyi ve bunun üzerinden dram devşirmeyi seviyoruz.
ABD toplumuna tarihinin en büyük travmasını yaşatan 11 Eylül saldırılarıyla ilgili sayısız iddia atıldı ortaya. Ancak ortada tek ceset fotoğrafı gördünüz mü? Hatta spekülasyonlar o kadar ileri gitti ki "aslında böyle bir saldırı hiç olmadı" demeye başladı insanlar. Çünkü ortada dolaşan tek bir ceset fotoğrafı yoktu.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir asker ya da vatandaşı ölen ABD bunun görüntüsünü vermemek için olağan üstü gayret gösterir. Düşmanının karşısında ezik olmak istemez. Aynı şey İsrail içinde geçerli. O kadar saldırı oluyor hiç gördünüz mü ağladıklarını?
Dünyanın diğer lider yahut liderlik iddiası taşıyan ülkelerinde de durum farklı değil.
Ama kadrajlar bize dönünce aynı ülkeler ne kadar rahatsız edici olursa olsun, bir Afrikalı'nın, bir Filistinli' nin, bir Türkistanlı'nın başına gelen felaketi rahatlıkla izler, izletirler.
Ancak kendi başlarına üzücü bir iş geldiğinde en kalın, en koyu renkli perdeleri çeker, dünyanın geri kalanının o sahnelere şahit olmasını istemezler.
Ya biz de?
Eskiden 1 şehit gelse yediğimiz ekmek boğazımızdan geçmezken şimdi 10 şehite burun kıvırıyoruz!
Bunun sırrı neden herşeyi görecek ve duyacak kapasitede yaratılmadığımızın hikmetinde...
80’lerden itibaren ana akım gazetelerin “şehvet uyandırma işlevli” sayfalarını çıplak kadından çok ölü insanlar süslemeye başladı.
Ama artık o kadar ölü insan dikizledikki cazibesi kalmadı..
Hevesimizin kaçması bir yana duyarsuzlaştık. Acıya alıştık. Savunma mekanizmamızı yitirdik. Karnı kocası tarafından deşilmiş kadın görmek kadavrasına karkas et muamelesi yapan adli tıpçı kadar etkiliyor artık bizi...