Adamlar kıytırıktan traş bıçağı yapıyor üstüne nasıl kullanacağını yazıyor neden? Çünkü doğru kullanmazsan yaralanabilirsin.

Oyuncak üretiyorlar ama mesela 3 yaşından küçüklere vermeyin diyor neden? Çünkü boğulabilir.

Kaplıcaya gidiyorsun havuzun başına kocaman kimlerin girmemesi gerektiğini yazmışlar neden? Çünkü şifa bulayım derken hasta olabilirsin...

Peki neden sosyal medya kullanma ehliyeti yok insanlarda?

Sosyal Medya kullanan her kadını "aranan" olarak görmek hangi yoksunluğun belirtisi? Sokakta beni görse iki kelimeyi bir araya getiremeyecek adam bana hangi had ile "prenses" der?

Vesikalık fotoğrafını profil resmi yapmış azgın dedelere kim dur diyecek?

Otobüste görsem "buyur amca ayakta kaldın" diyeceğim adam sosyal medya da nasıl kazanovaya dönüşüyor? "Ezgim canım bitanem nasılsın hayatım" deme hakkını ve haddini kendinde nasıl buluyor bu insanlar?

Derdini anlatmaktan başka derdi olmayan bana bunlar yapılıyorsa, sosyal medyayı boş zamanı değerlendirme aracı olarak gören kadınlara neler yapılıyor kim bilir.

Kadın mecbur mu siyaset konuşmaya? Kendi profilinden eğleniyorsa bu size "gel gel" yaptığı anlamına mı geliyor?

Sen benimle hiç bir etkileşime girmemişsin ne yazıma yorum yapmış, ne başka yerde karşıma çıkmamışsın "slm, nbr güzelim?" dediğin de gerçekten sana cevap vereceğimi nasıl düşünürsün? Bu özgüven nereden geliyor?

Evimde oturmuş film izlerken ya da kitap okurken hatta uyurken sen hangi akılla ve özgüven ile beni messenger'dan arıyorsun?

Nasıl bi yoksunluk içindesiniz arkadaşlar?

Ülkemizde olan bu cinsel açlığın çaresi nasıl bulunur bilmiyorum ama siz böyle olursanız din adamları nasıl sapık olduğunuzu bildiğinden "aha bu herifler ile aynı asansöre binmeyin" der...

Öyle dediklerinde kızmayın...

***

Ayağımda yünlü terlikler, boğazlı kazağım ve elimde kahvem ile şu satırları yazarken ben, beş yaşında bir mültecinin bu soğukta mendil satması adaletli midir?

Bir anne bugün ne pişireceğini çocukları yemek seçiyor diye bilemezken, başka bir annenin ne pişireceğini yokluktan bilememesi midir adalet?

Peki kendi özel odasında neredeyse aman okusun yeter ki diye altına bez bağlanacak gençlerin çalıştığı sınava, babasını yaktıktan sonra çalışmak zorunda kalan gencin girdiği sınav sonucu mudur adil olan?

Hangi beşer şu çelişkilere çare bulabilir de adil bir düzeni tanzim edebilir? Hangi hakimin vereceği karar gerçekten toplum vicdanını yaralamadan sonuca bağlanabilir?

Kısa/uzun, şişman/zayıf, güçlü/güçsüz, becerikli/beceriksiz, aptal/zeki varken adalet olabilir mi gerçekten? Baştan kaybederken, bir sıfır yenik başlarken yani...

"Ahiret, mahşer, mizan, sorgu, cehennem, cennet var mıdır?" sorularına delil arayanlar dünyanın ne kadar adaletsiz olduğuna bakabilir. Tam ve mutmain olunmuş adaletin, gerçek hakem olan adl sahibi Allah tarafından ancak imtihanlarımız bittiği zaman tesis edileceğini bilmek büyük konfor.

Yoksa bana sorsanız "adaleti bugün sen tesis et" deseniz "niye gizlemiş yaktığını keşke meydanda yaksa da oturup kahve içerek izleseydi" derdim.

"Çocuklarını karısını böyle mağdur eden, uçkurundan başka bir şey düşünmeyen, kendisine edilmiş emanetlere ihanet eden birini ne yapalım deseniz" ben düşünmeden "yanarken çıkan enerji boşa gitmiş, keşke kazan dairesinde yaksalardı da millet ısınırdı, o da ölürken bir işe yarardı" derdim.

Ama iyi ki Rabbim var...