Dedelerim kimdir bilmem. Merak edip soy ağacımı da araştırmadım. Çünkü ben kendimi biliyorum ve kişiliğimi çok iyi tanıyorum. Bir tarafım Türk benim diğer tarafım ise bundan bir asır önce Urfa'dan... Hatta hatta Şam'dan göçmüş ve Karadeniz'e yerleşmiş diye duymuştum büyüklerimden.
İstanbul'da doğdum, eğitimimi İstanbul'da tamamladım. İlkokuldan sonra 9 sene süren yatılılık hayatım boyunca, hayatımdan binlerce çeşit insan geldi geçti. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar bütün milletlerden ve bütün milliyetlerden arkadaşlarım ve dostlarım oldu.
Hepsi bende ayrı ayrı izler. Farklı farklı gelenek ve görenekler bıraktı. Bu bağlamda kendimi yeryüzü üzerinde hiçbir yere ve mekana ait hissetmiyorum. Ben Müslümanım. Ne Kürt'üm, Ne Türk'üm. Ne Aleviyim, ne Sünniyim. Ne bir cemaatin üyesiyim ne de bir topluluğun suçlarını örten perdesiyim.
Gerektiğinde Arakanlıyım, gerektiğinde Pakistanlıyım. Gerektiğinde Karadeniz'in delisi, gerektiğinde Konya'nın velisi, gerektiğinde Diyarbakır'ın valisiyim. Gerektiğinde bayanım, gerektiğinde delikanlıyım. Bu ülke için Kürt olmam gerektiğinde Kürt'üm, Türk olmam gerekiyorsa Türk'üm. Alevi olmam gerekiyorsa ve Alevilik Hazreti Ali'yi sevmekse en iyi Alevi benim. Yarım yamalak da olsa 3 lisan biliyor fakat bu üç lisanla yüzlerce insanın acılarına, hüzünlerine, hasretlerine, aşağılanmışlıklarına ve incinmiş yüreklerine dokunabiliyor.
Binlerce insanın yüreklerinde çarpa biliyorum. Ben insanım ya, insanım... Yaşamak için önce üzerinde özgürce dolaşabileceğim. Özgürce ibadetlerimi yapabileceğim, özgürce fikrimi haykıra bileceğim bir toprak parçasına yani vatana ihtiyacım var. Birincil ihtiyacım bu…
Sonrasında ise yaşamımı idame ettirebilmek için yemeğe içmeye okumaya ve gezmeye… Tüm bunları yapabilmek için de çalışmaya ihtiyacım var. Konuşmak için, dertleşmek için, çay içmek için, bayramlaşmak için, halleşmek için, helalleşmek için, bazen bir yoldaşa, bazen bir soydaşa, bazen bir davadaşa, bazen bir dosta, zaman zamanda bir arkadaşa ihtiyaç duyuyorum.
Bunun dışında hiçbir millete, hiçbir milliyete karşı kötü bir düşünce, bir düşmanlık veya hasedim yok. Gelin görün ki, 200 yıldır, yüzlerce mil öteden birileri gelip sürekli olarak benim ülkemi işgale kalkışıyor. Benim özgürlüklerimi kısıtlamaya kalkışıyor. Benim ülkemde yaşayan fakat paraya mala mülke ve makama karşı zaafı olan insanları da yine benim milletime karşı kışkırtmaktan geri durmuyor.
Gerek maddi yönden gerekse manevi yönden psikolojimi bozup, beni her açıdan yıpratmaya kalkarak, benden, ülkeme karşı kin ve nefret beslememi bekliyor. Maalesef, bunu yaparken de hak ve özgürlükler üzerinden yapıyor.
İşin ilginç tarafı düşmanımızı çok iyi tanıyoruz da yine de hala içimizde bu vatanın ekmeğini yiyip, bu vatanın üzerinde hayatını idame ettirip, bu kahpelerin bu haçlıların oyunlarına planlarına ve projelerine inanan, güvenen, onların sözcülüğüne soyunan insanların olması zoruma gidiyor.
Herkes uyansın artık! Milliyet'i ve milliyetçiliği bir yana koyun, vakit farklılıklarımızla dinimizle, mezhebimizle, cemaatimizle, dilimizle, milliyetimizle, işimizle, kalitemizle, aldığımız eğitimle, makam ve mevkimizle veya cehaletimizle ayrışma vakti değil.
Vakit birleşmek vakti! Vakit sevme ve cem olma vaktidir. Bu topraklar üzerine düşecek her bomba millet ve milliyet seçmeksizin hepimizi hedef almaktadır. Düşmanlarımızın hedefi birilerine makam mevki vermek değil, makam ve mevki hediye ediyormuş gibi gözüküp, bizi önce kendi içimizde bölüp parçalamak, sonrasın da ise topraklarımızı bölmek ve parçalamak, ibadethanelerimizi yakıp yıkmak, sancağımızı 1000 parçaya bölmektir.
Hal böyleyken birileri beni bölecekmiş. Peeehhh! Marmara'da doğdum ve büyüdüm, atalarım doğudan ve güneydoğudan, anne tarafım Karadeniz'den gelme, ege ile gönül bağım, Akdeniz'de kankalarım, İç Anadolu'da yönetim mekanizmalarım var.
Hadi beni bölmek isteyenler, bölün bakalım... Kaç parçaya bölebileceksiniz bilmiyorum ama beni topu topu 7 parçaya bölebilirsiniz. O da memleketimin yedi bölgesine tekabül eder ki, her bölgeden ayrı ayrı izler taşıyorum elhamdülillah. Ben bir zamanlar üç kıtaya hükmetmiş koskoca Osmanlı İmparatorluğu'nun torunlarından sadece bir tanesi, belki de en acizi olan Şenay Tek'im.
Gündüz dağda çoban gece sosyal medyadaki entellektüelim. Bir gün tuvaletteki temizlikçi, bir gün üniversitedeki akademisyenim. Ben düğünde halay, kışlada alay, Hz. Mevlana’nın abdest güğümündeki kalayım.
Ben gerektiğinde ev hanımı, gerektiğinde erim. Bu ülke için seve seve canımı verebilecek şanlı ordumun en önündeki rütbesiz askerim. Ben caminin minaresindeki Bilal, şanlı Türk Bayrağı’ndaki hilal, Peygamberin son hutbesinde övdüğü helalim.
Ben 1400 yıl önce Hira Mağarası’nda emredilmiş davayı, gönüllü omuzlamış çilekeş bir neferim. Ben Özal’ım, ben Erbakan’ım , ben Menderes’im, ben Erdoğan’ım, ben Bahçeli’yim.
Ben yedi bölgeyim, ben Türkiye Cumhuriyeti’yim ve tek başıma değilim. Çok şükür benim gibi en az 70 milyon insan var. De hadi gelin bizi bölün bakalım, kaç parçaya bölebileceksiniz merak içerisindeyim.
Yorumlar (3)