Azim ve Hırs tek yumurta ikizleri gibidir. Yani zahiren aralarında fark yoktur. Ama mahiyet olarak aralarında çok büyük bir fark vardır.
Şöyle ki; azim, hırsın tevekkül ile terbiye edilmiş halidir diyebiliriz. Mesela hırslı bir adam ile azimli bir adam ikisi de hedefine ulaşmak için tüm gayretini verirler...
Hırslı adam emeline ulaşamazsa, başarısızlık yükünü omuzlarına alarak, "Ben gereken her şeyi yaptım. Başarı benim hakkımdı. Başarmalıydım. Lanet olsun" şeklinde evhamlara girerek psikolojik olarak çöker, yıkılır.
Azimli adam emeline ulaşamazsa, "Ben elimden geleni yaptım. Takdir Allah'ındır." der. Yani başarızlığın yükünü omuzlarına tutmayarak, Allah'a tevekkül eder. Bu sayede, başarısızlığa üzülse dahi, psikolojik açıdan çökmez. Hatta vazifesini hakkıyla yapmış olanın huzurunu kalbinde hisseder.
Velhasıl, başta kendimizin, sonrada özellikle çocuklarımızın azimli olmalarını sağlayarak, hırsın zararlı neticelerinden kurtarmalıyız. Şüphesiz ki, bunun için en güzel reçete inancımızın bir gereği olan tevekkül anlayışını hayatımızda her an tatbik etmektir. Yani zaferle değil seferle emrolunduğumuz şuuru ile yaşamayı ahlak haline getirmektir.
Hem hırs, sebeb-i hasarettir. Yani hırs hasaretin sebebidir. Çünki hırs bencillikten beslenir, başarı hâlinde kibri netice verir. Kibirli adam ise, nefreti celbeder. Nefreti celbeden iflah olmaz. Azim ise, inançtan beslenir. Başarı hâlinde tevazuyu netice verir. Tevazu ise, takdiri celbeder. Takdir edilen ise, el üstünde tutulur...
Şöyle ki; azim, hırsın tevekkül ile terbiye edilmiş halidir diyebiliriz. Mesela hırslı bir adam ile azimli bir adam ikisi de hedefine ulaşmak için tüm gayretini verirler...
Hırslı adam emeline ulaşamazsa, başarısızlık yükünü omuzlarına alarak, "Ben gereken her şeyi yaptım. Başarı benim hakkımdı. Başarmalıydım. Lanet olsun" şeklinde evhamlara girerek psikolojik olarak çöker, yıkılır.
Azimli adam emeline ulaşamazsa, "Ben elimden geleni yaptım. Takdir Allah'ındır." der. Yani başarızlığın yükünü omuzlarına tutmayarak, Allah'a tevekkül eder. Bu sayede, başarısızlığa üzülse dahi, psikolojik açıdan çökmez. Hatta vazifesini hakkıyla yapmış olanın huzurunu kalbinde hisseder.
Velhasıl, başta kendimizin, sonrada özellikle çocuklarımızın azimli olmalarını sağlayarak, hırsın zararlı neticelerinden kurtarmalıyız. Şüphesiz ki, bunun için en güzel reçete inancımızın bir gereği olan tevekkül anlayışını hayatımızda her an tatbik etmektir. Yani zaferle değil seferle emrolunduğumuz şuuru ile yaşamayı ahlak haline getirmektir.
Hem hırs, sebeb-i hasarettir. Yani hırs hasaretin sebebidir. Çünki hırs bencillikten beslenir, başarı hâlinde kibri netice verir. Kibirli adam ise, nefreti celbeder. Nefreti celbeden iflah olmaz. Azim ise, inançtan beslenir. Başarı hâlinde tevazuyu netice verir. Tevazu ise, takdiri celbeder. Takdir edilen ise, el üstünde tutulur...