Eski eski zamanlarda, belki zamanında ötesinde belki Fergana vadisinde ya da Urumeli olabilir, hatta Anadolu'da bir köy olması bile vaki, bir şeyh efendi yaşarmış.
Şeyh efendinin sulak bir vadide bir dergahı vardı derler dergahta da bir mürit...
Adı "Pelvan Dede" olan bu derviş vakti zamanında güreşlere çıkan bir pehlivanmış. Derler ki bir gün rüyasına sulak vaadinin şeyhi girip "Pelvan insanın sırtını yere getirmek en kolayı, kolaysa gel dergaha nefsinin de sırtını yere getir" demiş.
Gitmiş bulmuş dergahı nasıl bulmuş bilmem anlatanda bilmiyordu bence. O gün teslim olmuş dergaha Hay demiş dönmüş Hu demiş yanmış tam 35 sene hizmet etmiş dergaha...
Dergahın birde çok genç bir müridi varmış adı "Ateş Molla"..
Hind'de m'olaa, Sind'de m'olaa belki Şam belki Bağdat'ta m'olaa çok müderristen çok ders almış. Fıkıh öğrenmiş, Arabi öğrenmiş, Farisi öğrenmiş, ecnebi dillerini öğrenmiş...
Öğrenmiş ama müderrisi çekmiş bunu yanına "kibrin dağları aşmış hele bir şeyhin dizinin dibinde yan öyle devam et öğrenmeye demiş."
Geceler Hay gündüzler Hu ile geçip giderken sulak vadinin şeyhi bir ahbabına bir emanet gönderecek olmuş. Emaneti Pelvan dedeye vermiş yanına da Ateş Molla'yı katmış.
Çıkmışlar yola...
Yol uzun, konuşmak lazım Pelvan dede sormuş ateş molla anlatmış.
"Hele birde kurban olduğum İbrahim peygamberi anlat nasıl yakmamış ateş onu"
Şeyh efendinin sulak bir vadide bir dergahı vardı derler dergahta da bir mürit...
Adı "Pelvan Dede" olan bu derviş vakti zamanında güreşlere çıkan bir pehlivanmış. Derler ki bir gün rüyasına sulak vaadinin şeyhi girip "Pelvan insanın sırtını yere getirmek en kolayı, kolaysa gel dergaha nefsinin de sırtını yere getir" demiş.
Gitmiş bulmuş dergahı nasıl bulmuş bilmem anlatanda bilmiyordu bence. O gün teslim olmuş dergaha Hay demiş dönmüş Hu demiş yanmış tam 35 sene hizmet etmiş dergaha...
Dergahın birde çok genç bir müridi varmış adı "Ateş Molla"..
Hind'de m'olaa, Sind'de m'olaa belki Şam belki Bağdat'ta m'olaa çok müderristen çok ders almış. Fıkıh öğrenmiş, Arabi öğrenmiş, Farisi öğrenmiş, ecnebi dillerini öğrenmiş...
Öğrenmiş ama müderrisi çekmiş bunu yanına "kibrin dağları aşmış hele bir şeyhin dizinin dibinde yan öyle devam et öğrenmeye demiş."
Geceler Hay gündüzler Hu ile geçip giderken sulak vadinin şeyhi bir ahbabına bir emanet gönderecek olmuş. Emaneti Pelvan dedeye vermiş yanına da Ateş Molla'yı katmış.
Çıkmışlar yola...
Yol uzun, konuşmak lazım Pelvan dede sormuş ateş molla anlatmış.
"Hele birde kurban olduğum İbrahim peygamberi anlat nasıl yakmamış ateş onu"
"Hele Yunus peygamber nasıl yaşamış ne demiş anlat hele"
"Vay gurban olduğum Allah, şu Ömer nasıl kılıcı kaldırmış onu bir daha anlat hele"..
O böyle coştukça Ateş Molla dahada coşmuş içinden "vay ben ne çok bilirmişim" diye geçirmeden edememiş. Yalanda değilmiş hani çok bilirmiş.
Yine ne zaman nerede bilinmez konuşa konuşa giderken bir derenin kıyısına gelmişler. Ağaçların arasından ahu gibi bir kız çıkmış. "kurban olduğum dervişler ben yüzme bilmem ama karşıya geçmem lazım nolur beni bi karşıya geçirin size çok dua ederim demiş".
Pelvan Dede Ateş Molla'nın rızasız olduğunu görünce "bin sırtıma kızım" demiş.. Geçirmiş kızı karşıya...
Kız ayrıldıktan sonra yanlarından Ateş Molla dayanamamış "sen bir dervişsin mahremin olmayan kızı nasıl sırtına alır karşıya geçirirsin" demiş.
Pelvan Dede gülümsemiş "ah be evlat ben sırtıma aldığım kızı çoktan sırtımdan indirdim amma görürüm ki sen hâlâ sırtında taşırsın onu"
Ateş Molla'yım Pelvan Dede olarak ölmek en büyük duam.
Sizden dua istirham ediyorum.
***
Gündeme dair küçük bir not;
Ortada kocaman bilinen bir suç örgütü var. Çocuk tecavüzlerinden, şantajdan, kara para aklamaktan falan bahsediliyor.
Yıllarca herkesin tahmin ettiği şeylerdi bunlar aslında ve ilk defa bu adamlar devletin serin yüzü ile bu kadar yakından tanıştı.
Ancak bizim mahalle kadınların makyajsız hallerinden tutun, mücahidlerimize (!) kaç kadın düşebileceğini falan gündem yapıyor.
Telefonun ön kamerası yanlışlıkla açılsa ben üç gün kendime gelemiyorum bu insanlarda ki özgüven nedir böyle o da ayrı mesele.
O böyle coştukça Ateş Molla dahada coşmuş içinden "vay ben ne çok bilirmişim" diye geçirmeden edememiş. Yalanda değilmiş hani çok bilirmiş.
Yine ne zaman nerede bilinmez konuşa konuşa giderken bir derenin kıyısına gelmişler. Ağaçların arasından ahu gibi bir kız çıkmış. "kurban olduğum dervişler ben yüzme bilmem ama karşıya geçmem lazım nolur beni bi karşıya geçirin size çok dua ederim demiş".
Pelvan Dede Ateş Molla'nın rızasız olduğunu görünce "bin sırtıma kızım" demiş.. Geçirmiş kızı karşıya...
Kız ayrıldıktan sonra yanlarından Ateş Molla dayanamamış "sen bir dervişsin mahremin olmayan kızı nasıl sırtına alır karşıya geçirirsin" demiş.
Pelvan Dede gülümsemiş "ah be evlat ben sırtıma aldığım kızı çoktan sırtımdan indirdim amma görürüm ki sen hâlâ sırtında taşırsın onu"
Ateş Molla'yım Pelvan Dede olarak ölmek en büyük duam.
Sizden dua istirham ediyorum.
***
Gündeme dair küçük bir not;
Ortada kocaman bilinen bir suç örgütü var. Çocuk tecavüzlerinden, şantajdan, kara para aklamaktan falan bahsediliyor.
Yıllarca herkesin tahmin ettiği şeylerdi bunlar aslında ve ilk defa bu adamlar devletin serin yüzü ile bu kadar yakından tanıştı.
Ancak bizim mahalle kadınların makyajsız hallerinden tutun, mücahidlerimize (!) kaç kadın düşebileceğini falan gündem yapıyor.
Telefonun ön kamerası yanlışlıkla açılsa ben üç gün kendime gelemiyorum bu insanlarda ki özgüven nedir böyle o da ayrı mesele.