- Ateş etmeyin ben Polonyalı'yım.
- Neden o zaman üzerinde lanet olası Alman üniforması var?
- Üşüyorum.
(Piyanist filminden bir konuşma)
Hepimizin maskeleri vardır. Bazı maskeler makyajlıdır, bilinir; bazıları ise bilinmez, görünmez ama çok mükemmel maskelerdir.
Bazı insanlar da, öyle böyle değil çok ama çok mükemmeldirler. Üzerlerinde en ufak bir leke göremezsiniz. Hiç bir suçları yoktur ve hiç bir suçlamayı da kabul etmezler. Asla pişmanlıkları yoktur. Hep başkaları suçludur. Onların karşısına hep suçlu çıkarsınız. Bütün kötülük, hatalar ve yanlışlar hep başkalarınındır. Etraflarında olan hiç bir çirkinlik veya pislikle ilgileri yoktur. Lağımdan çamur deryasına girseler üzerlerine hiç bir şey yapışmaz.
Deyim yerindeyse... Teknolojinin en ileri versiyonu teflon karakter ya da teflon adamdırlar... Özür dilemek gibi bir terminolojileri yoktur. Onlarla sadece bir şartla bir arada yaşayabilirsiniz... Tüm hayatınız boyunca kendinizi suçlayarak.
Hani... 'Karaktersiz ama işini iyi yapıyor' denenler var ya... Her zaman narsist, kendine hayran, kendini beğenmiş ve çoğu zaman da anti sosyal kişilikler, işte onlar... Eğitimlidirler ve bu nedenle kendilerini çok iyi kamufle ederler.
Kibir ve (ucb) kendini beğenmişlik... Esas olarak birbirlerini doğururlar.
Allah Rasûlü şöyle buyurmuşturr:
"Üç şey helâk edicidir. Bunlar cimrilik, heves düşkünlüğü ve ucbtur."
"İnsanlarda üç şey gördüğün zaman onlardan ümidini kes. Bu şeyler cimrilik, heves düşkünlüğü ve kendi kişiliğine hayran kalmak (onu çok beğenmek) tir."
"Başka hiçbir günah işlemeseniz bile, ucub yaparsanız, bu sizin için yeterli günahtır."
"İblis, bir zamanlar çok ibadet ederdi. Fakat o ibadetini beğendi, ucub ve kibre girdi. Bu sebeple helâk oldu."
Karun'a çok miktarda mal verilmişti. Kendisi ise bu olayı şöyle değerlendirmiştir: "Bu mal benim ilim ve hünerimin sonucudur." Fakat, onun bu nankörlük, kibir ve ucbu üzerine Allah kendisini malıyla birlikte yerin dibine geçirdiği zaman, onun ilim ve hüneri ortalıkta görünmemiş ve onu kurtarmamıştır. (Kasas, 78-81)
İnsana düşen, ne olacağını düşünmektir. Ölünceye kadar neden sorumlu olduğumuzun farkında olmak, Allah'ı tanımak ve aczimizi bilmektir.
"Ölünceye kadar Rabbine kulluk et." (Hicr, 99)
Ve muhtemelen günde 40 defa "iyyake..." diyerek "yalnızca ve yalnızca sana" diyerek ibedet ve kulluk etmek...
Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:
"Mümin cennete girinceye kadar hayır yapmaya doymaz ve hayır için çalışmaktan yorulmaz."
Gazali der ki:
Suâl: İlim ve fazilet sahibi kimseler genellikle fakirlik ve hastalık gibi illetlerle müptelâdırlar. Fâsıklar ve faziletsiz kimseler ise, bir müddet rahat yaşarlar. Bunun hikmeti nedir?
Cevâp: Bunun hikmeti Allah Teâlâ'nın adaletidir. Çünkü Allah Teâlâ, bazı kullarına ilim ve fazilet gibi büyük değerleri verince, bunlardan mahrum bıraktığı diğer kullarına da dünya rahatlığını vermiştir. Eğer O, dünya rahatlığını ve rızk bolluğunu da öncekilere verseydi, diğerlerini tamamen mahrum bırakması lâzımdı. Halbuki Allah Teâlâ, yarattığı her hangi bir mahluku hem dünyada ve hem de ahirette rahmetinden mahrum bırakmaz. Çünkü O'nun rahmeti sınırsız bir şekilde geniştir. Bu sebeple, O dünyada kâfir, fâsık ve zındıklara da bolca merhamet eder.
Bu dünyaya tamah eden, anlatacağımız her şeyi bizden daha iyi bilen kimileri alçak gönüllü olmaktansa, alçaklığa gönüllü olmak istiyor. Ne yapabiliriz ki?
Ancak şuna inanıyorum ki, kötülerin ve kötülüğün gücü onlara tahammül edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bugün... Hangi devlet makamına veya birinci sınıf (?!) denen bir davete "ye kürküm ye" kültürü aklımıza gelmeden gidebiliyoruz? Neden... Sinekkaydı traşlı, takım elbiseli ve oldukça kibar konuşabilen birine gösterdiğimiz hürmeti, üzeri badana boyalı, alınteri peşindeki birine gösteremiyoruz?
Bir katili suçlarken, o katilin şartlarını neden hiç düşünmüyoruz? Hepimiz sapık olmama garantisi olan çok mükemmel insanlar isek, neden doğruca cennetin yolunu tutmuyoruz?
Ünlü bir reklamcı sözü hatta kitap adıdır:
"Anneme reklamcı olduğumu söylemeyin; o beni genelevde piyanist sanıyor."
Belki de insan gerçekten, ne ise o olmayı reddeden tek yaratık, kimbilir?
Yazıya bir film repliği ile başlamıştım. Aynı şekilde, Yaralı Yüz - Scarface filminden bir konuşma ile bitiriyorum.
"Siz hepiniz pisliksiniz. Niye biliyor musunuz? İstediklerinizi yapacak yürek yok sizde.
Hepimizin maskeleri vardır. Bazı maskeler makyajlıdır, bilinir; bazıları ise bilinmez, görünmez ama çok mükemmel maskelerdir.
Bazı insanlar da, öyle böyle değil çok ama çok mükemmeldirler. Üzerlerinde en ufak bir leke göremezsiniz. Hiç bir suçları yoktur ve hiç bir suçlamayı da kabul etmezler. Asla pişmanlıkları yoktur. Hep başkaları suçludur. Onların karşısına hep suçlu çıkarsınız. Bütün kötülük, hatalar ve yanlışlar hep başkalarınındır. Etraflarında olan hiç bir çirkinlik veya pislikle ilgileri yoktur. Lağımdan çamur deryasına girseler üzerlerine hiç bir şey yapışmaz.
Deyim yerindeyse... Teknolojinin en ileri versiyonu teflon karakter ya da teflon adamdırlar... Özür dilemek gibi bir terminolojileri yoktur. Onlarla sadece bir şartla bir arada yaşayabilirsiniz... Tüm hayatınız boyunca kendinizi suçlayarak.
Hani... 'Karaktersiz ama işini iyi yapıyor' denenler var ya... Her zaman narsist, kendine hayran, kendini beğenmiş ve çoğu zaman da anti sosyal kişilikler, işte onlar... Eğitimlidirler ve bu nedenle kendilerini çok iyi kamufle ederler.
Kibir ve (ucb) kendini beğenmişlik... Esas olarak birbirlerini doğururlar.
Allah Rasûlü şöyle buyurmuşturr:
"Üç şey helâk edicidir. Bunlar cimrilik, heves düşkünlüğü ve ucbtur."
"İnsanlarda üç şey gördüğün zaman onlardan ümidini kes. Bu şeyler cimrilik, heves düşkünlüğü ve kendi kişiliğine hayran kalmak (onu çok beğenmek) tir."
"Başka hiçbir günah işlemeseniz bile, ucub yaparsanız, bu sizin için yeterli günahtır."
"İblis, bir zamanlar çok ibadet ederdi. Fakat o ibadetini beğendi, ucub ve kibre girdi. Bu sebeple helâk oldu."
Karun'a çok miktarda mal verilmişti. Kendisi ise bu olayı şöyle değerlendirmiştir: "Bu mal benim ilim ve hünerimin sonucudur." Fakat, onun bu nankörlük, kibir ve ucbu üzerine Allah kendisini malıyla birlikte yerin dibine geçirdiği zaman, onun ilim ve hüneri ortalıkta görünmemiş ve onu kurtarmamıştır. (Kasas, 78-81)
İnsana düşen, ne olacağını düşünmektir. Ölünceye kadar neden sorumlu olduğumuzun farkında olmak, Allah'ı tanımak ve aczimizi bilmektir.
"Ölünceye kadar Rabbine kulluk et." (Hicr, 99)
Ve muhtemelen günde 40 defa "iyyake..." diyerek "yalnızca ve yalnızca sana" diyerek ibedet ve kulluk etmek...
Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:
"Mümin cennete girinceye kadar hayır yapmaya doymaz ve hayır için çalışmaktan yorulmaz."
Gazali der ki:
Suâl: İlim ve fazilet sahibi kimseler genellikle fakirlik ve hastalık gibi illetlerle müptelâdırlar. Fâsıklar ve faziletsiz kimseler ise, bir müddet rahat yaşarlar. Bunun hikmeti nedir?
Cevâp: Bunun hikmeti Allah Teâlâ'nın adaletidir. Çünkü Allah Teâlâ, bazı kullarına ilim ve fazilet gibi büyük değerleri verince, bunlardan mahrum bıraktığı diğer kullarına da dünya rahatlığını vermiştir. Eğer O, dünya rahatlığını ve rızk bolluğunu da öncekilere verseydi, diğerlerini tamamen mahrum bırakması lâzımdı. Halbuki Allah Teâlâ, yarattığı her hangi bir mahluku hem dünyada ve hem de ahirette rahmetinden mahrum bırakmaz. Çünkü O'nun rahmeti sınırsız bir şekilde geniştir. Bu sebeple, O dünyada kâfir, fâsık ve zındıklara da bolca merhamet eder.
Bu dünyaya tamah eden, anlatacağımız her şeyi bizden daha iyi bilen kimileri alçak gönüllü olmaktansa, alçaklığa gönüllü olmak istiyor. Ne yapabiliriz ki?
Ancak şuna inanıyorum ki, kötülerin ve kötülüğün gücü onlara tahammül edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bugün... Hangi devlet makamına veya birinci sınıf (?!) denen bir davete "ye kürküm ye" kültürü aklımıza gelmeden gidebiliyoruz? Neden... Sinekkaydı traşlı, takım elbiseli ve oldukça kibar konuşabilen birine gösterdiğimiz hürmeti, üzeri badana boyalı, alınteri peşindeki birine gösteremiyoruz?
Bir katili suçlarken, o katilin şartlarını neden hiç düşünmüyoruz? Hepimiz sapık olmama garantisi olan çok mükemmel insanlar isek, neden doğruca cennetin yolunu tutmuyoruz?
Ünlü bir reklamcı sözü hatta kitap adıdır:
"Anneme reklamcı olduğumu söylemeyin; o beni genelevde piyanist sanıyor."
Belki de insan gerçekten, ne ise o olmayı reddeden tek yaratık, kimbilir?
Yazıya bir film repliği ile başlamıştım. Aynı şekilde, Yaralı Yüz - Scarface filminden bir konuşma ile bitiriyorum.
"Siz hepiniz pisliksiniz. Niye biliyor musunuz? İstediklerinizi yapacak yürek yok sizde.
Benim gibi adamlara muhtaçsınız... Bu sayede parmakla gösterip… “işte, kötü adam o” diyebileceksiniz. Siz iyi filan değilsiniz. Sadece maskeler arkasında saklanmayı, yalan söylemeyi iyi biliyorsunuz. Benim öyle bir derdim yok.
Ben hep doğruyu söylerim. Yalan söylerken bile."
...
Selam ve dua ile...
Selam ve dua ile...