Önce... Dünyaya en yakın yıldızın 4,2 ışık yılı yani 300 milyar kilometre uzaklığını düşünelim. Sonra da... Her birinde 300 milyar yıldız olan 300 milyar galaksinin var olduğu ve ışık hızından daha hızlı büyüyen bir evren düşünelim... Bitmedi. Bu kadar düşünce yetmiyor.
İşte insan ve kainat bu durumda iken... Ve durum bu iken, o yıldızlar aleminde neler olup bittiğini, kafamızın içinde neler olup bittiğinden daha iyi bildiğimiz kesin mi? Bana göre kesin... Çünkü insan beyninin içindeki denklemler bitmez.
Umuyorum ki anlatmak istediklerim, bu çerçevede anlaşılır. Bu idrak ötesi örneği, bundan daha karmaşık olaylar gözümüzün önünde sürekli olduğu için verdim.
Dolar yine rekor kırdı. Neden? Öncelikle söyleyeyim ekonomistlere göre piyasada olup biten her şeyin bir açıklaması vardır.
Döviz yükselişinde görünen gerekçe, ABD ve AB faizleri yükseltecek. Bu doğru bir beklenti.
Diğer gerekçe ise iç piyasa kaynaklı. Cari açık... Beklenti 5,5 idi ve 5,7 çıktı. Normaldir. Serbest piyasa arz ve talepten oluşur ve bu tür tepki vermesi de hiç yadırganamaz.
Ama ben diyorum bu gerekçelerin hepsi bahane... Borsa satış baskısını kuran aracı kurum Merrill Lynch olduğu halde diyorum ki... Olay dış kaynaklı da değil. İddia ediyorum.
Mesele nedir o zaman?
Önce bu kanaate nasıl vardığımı anlatacağım...
Cem Uzan. 90'lı yılların altın çocuğu. İmar Bankası ve Adabank'ın sahibi. Kepez ve Çukuruva Elektriğin sahibi... Telsim'in sahibi... Devasa inşaatlar yapıyor. Bunları bilip, geçiyoruz.
Tansu Çiller, Çukurova Elektriğe üç defa el koymuştu. Mahkeme de üç defa Cem Uzan'a iade etmişti. Şantajların, restlerin havada uçuştuğu, Sabancı Sasa'sının elektriksiz jeneratörle çalıştığı günler... Bunlar da aklınızın bir köşesinde dursun.
Muhteşem karlılık beklenen Telsim, Çukuruva ve Kepez hiç kar etmedi. Çukurova bazen açıklasa da minicik rakamlar. Ve dağıtımı neredeyse bedavaya almışlardı.
Aslında olan şuydu... Devasa kar ettikleri kesindi. Bilançoları akıllıca izleyen herkes bunu görüyordu.
Mesela... Faaliyet karı 500 milyon ama finansal zarar 600 milyon. Nasıl oluyordu bu?
Çukuruva Elektrik normalde 500 milyon kar ediyor. Tamam. Bu para faizsiz ve hiç bir işleme tabi tutulmadan İmar Bankasında dururken, gidip maaş ödemek ve faaliyet yapmak için Adabank'tan astronomik oranlarda kredi çekiyor. Dolayısı ile yüzde 80 enflasyon oranının olduğu bir sistemde de kar etmemiş görünüyor. Bu çark ve kirli ilişki grubun bütün şirketlerinde zincirleme bu şekilde devam ediyor.
Bugün de olan aynı. Ali Koç göründüğü kadarı ile Türkiye'de kalmaya karar verdi. Ama Ferit Şahenk, Murat Ülker en büyükleri ve başta olanları olmak üzere gitmek istiyorlar.
Zarar ettiklerini söylüyorlar... Değil. Zarar filan yok. Sadece günahların yüklendiği bir eşek var.
Geçmişte Murat İnan ve Mehmet Yolcu gibi Yıldız Holding bünyesinde yönetim kurulu üyeliği yapmış insanlar tanıdım. Hala da diyaloğum devam ediyor. Yıldız Holding... Finansal üst yapının sadece biri. Ülker markasının zarar ettiği en küçük bir alan bile yok. Hatta pahalı satıp sömürüyor bile...
Ferit Şahenk, zaten Garanti Bankası hisselerinin büyük bölümünü Rothschild grubuna satmıştı. Şimdi de borsadaki hisselerini ve fonlarını boşaltıyor. 2004 yılından bu yana ortalama yıllık 2 milyar dolar kar eden Garanti Bankası 3 milyar ile mi batıyor yani?
Hiç gülecek durumda değilim.
Oynanan oyunu böyle görüyorum ve buradan yetkilileri, kamuoyunu uyarıyorum.
Limonatanın suni tatlandırıcılarla ve mobilya cilasının da gerçek limondan yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Algılara kanmayalım.
Tamam, süt tozu var... Kahve tozu var, envai çeşit meyve tozu var... Tamam da şimdi gören, bilen ve anlayan için "su tozu" da neyin nesidir? Bilen var mı su tozu acaba nasıl sulandırılır?
***
Bir notta zeytinyağı piyasasından...
Dünya 2017 zeytinyağı üretimi:
1. İtalya 292 bin ton
İşte insan ve kainat bu durumda iken... Ve durum bu iken, o yıldızlar aleminde neler olup bittiğini, kafamızın içinde neler olup bittiğinden daha iyi bildiğimiz kesin mi? Bana göre kesin... Çünkü insan beyninin içindeki denklemler bitmez.
Umuyorum ki anlatmak istediklerim, bu çerçevede anlaşılır. Bu idrak ötesi örneği, bundan daha karmaşık olaylar gözümüzün önünde sürekli olduğu için verdim.
Dolar yine rekor kırdı. Neden? Öncelikle söyleyeyim ekonomistlere göre piyasada olup biten her şeyin bir açıklaması vardır.
Döviz yükselişinde görünen gerekçe, ABD ve AB faizleri yükseltecek. Bu doğru bir beklenti.
Diğer gerekçe ise iç piyasa kaynaklı. Cari açık... Beklenti 5,5 idi ve 5,7 çıktı. Normaldir. Serbest piyasa arz ve talepten oluşur ve bu tür tepki vermesi de hiç yadırganamaz.
Ama ben diyorum bu gerekçelerin hepsi bahane... Borsa satış baskısını kuran aracı kurum Merrill Lynch olduğu halde diyorum ki... Olay dış kaynaklı da değil. İddia ediyorum.
Mesele nedir o zaman?
Önce bu kanaate nasıl vardığımı anlatacağım...
Cem Uzan. 90'lı yılların altın çocuğu. İmar Bankası ve Adabank'ın sahibi. Kepez ve Çukuruva Elektriğin sahibi... Telsim'in sahibi... Devasa inşaatlar yapıyor. Bunları bilip, geçiyoruz.
Tansu Çiller, Çukurova Elektriğe üç defa el koymuştu. Mahkeme de üç defa Cem Uzan'a iade etmişti. Şantajların, restlerin havada uçuştuğu, Sabancı Sasa'sının elektriksiz jeneratörle çalıştığı günler... Bunlar da aklınızın bir köşesinde dursun.
Muhteşem karlılık beklenen Telsim, Çukuruva ve Kepez hiç kar etmedi. Çukurova bazen açıklasa da minicik rakamlar. Ve dağıtımı neredeyse bedavaya almışlardı.
Aslında olan şuydu... Devasa kar ettikleri kesindi. Bilançoları akıllıca izleyen herkes bunu görüyordu.
Mesela... Faaliyet karı 500 milyon ama finansal zarar 600 milyon. Nasıl oluyordu bu?
Çukuruva Elektrik normalde 500 milyon kar ediyor. Tamam. Bu para faizsiz ve hiç bir işleme tabi tutulmadan İmar Bankasında dururken, gidip maaş ödemek ve faaliyet yapmak için Adabank'tan astronomik oranlarda kredi çekiyor. Dolayısı ile yüzde 80 enflasyon oranının olduğu bir sistemde de kar etmemiş görünüyor. Bu çark ve kirli ilişki grubun bütün şirketlerinde zincirleme bu şekilde devam ediyor.
Bugün de olan aynı. Ali Koç göründüğü kadarı ile Türkiye'de kalmaya karar verdi. Ama Ferit Şahenk, Murat Ülker en büyükleri ve başta olanları olmak üzere gitmek istiyorlar.
Zarar ettiklerini söylüyorlar... Değil. Zarar filan yok. Sadece günahların yüklendiği bir eşek var.
Geçmişte Murat İnan ve Mehmet Yolcu gibi Yıldız Holding bünyesinde yönetim kurulu üyeliği yapmış insanlar tanıdım. Hala da diyaloğum devam ediyor. Yıldız Holding... Finansal üst yapının sadece biri. Ülker markasının zarar ettiği en küçük bir alan bile yok. Hatta pahalı satıp sömürüyor bile...
Ferit Şahenk, zaten Garanti Bankası hisselerinin büyük bölümünü Rothschild grubuna satmıştı. Şimdi de borsadaki hisselerini ve fonlarını boşaltıyor. 2004 yılından bu yana ortalama yıllık 2 milyar dolar kar eden Garanti Bankası 3 milyar ile mi batıyor yani?
Hiç gülecek durumda değilim.
Oynanan oyunu böyle görüyorum ve buradan yetkilileri, kamuoyunu uyarıyorum.
Limonatanın suni tatlandırıcılarla ve mobilya cilasının da gerçek limondan yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Algılara kanmayalım.
Tamam, süt tozu var... Kahve tozu var, envai çeşit meyve tozu var... Tamam da şimdi gören, bilen ve anlayan için "su tozu" da neyin nesidir? Bilen var mı su tozu acaba nasıl sulandırılır?
***
Bir notta zeytinyağı piyasasından...
Dünya 2017 zeytinyağı üretimi:
1. İtalya 292 bin ton
2. Türkiye 208 bin ton
3. Yunanistan 125 bin ton
4. İspanya 112 bin ton
İşin ilginç yanı şu. Türkiye 2016 yılında bu listede 150 bin ton ile dördüncü idi. AB ülkelerinde meydana gelen düşüş ve bizde de rekor düzeyde bir üretim ile dünya zeytinyağı üretim sıralamasında ikinci sıraya yükseldik.
Tarım sektöründe hangi ürün olursa olsun, önü açıldığı ve ehil kimseler elinde tekel olmaktan kurtulduğu zaman bu başarılı sonuç elde edilebiliyor.
En önemli konu yöresel tekellerin kırılması... Birbiri ile rakipmiş gibi görünen il adamı kılıklı tefeci ve komisyoncu zihniyetliler piyasadan ne kadar silinirse, sürdürülebilir kalkınma ile büyüme de o derece güçlü olur.
Zeytin stratejik bir ürün ve dünyada sadece bu dört ülkenin tekelinde. Altyapı güçlendikçe daha fazla üretim ve dünya pazarından daha fazla pay mümkün olacaktır. Bunun için imkanı olanlar, dünya piyasalarını kolaçan etmeli, iç piyasayı üretime zorlamalıdır.
Piyasa arz talep ile sağlam temellere oturur. Yeter ki imkan sağlansın. Daha iyi olacak.
Şimdi soru:
İşin ilginç yanı şu. Türkiye 2016 yılında bu listede 150 bin ton ile dördüncü idi. AB ülkelerinde meydana gelen düşüş ve bizde de rekor düzeyde bir üretim ile dünya zeytinyağı üretim sıralamasında ikinci sıraya yükseldik.
Tarım sektöründe hangi ürün olursa olsun, önü açıldığı ve ehil kimseler elinde tekel olmaktan kurtulduğu zaman bu başarılı sonuç elde edilebiliyor.
En önemli konu yöresel tekellerin kırılması... Birbiri ile rakipmiş gibi görünen il adamı kılıklı tefeci ve komisyoncu zihniyetliler piyasadan ne kadar silinirse, sürdürülebilir kalkınma ile büyüme de o derece güçlü olur.
Zeytin stratejik bir ürün ve dünyada sadece bu dört ülkenin tekelinde. Altyapı güçlendikçe daha fazla üretim ve dünya pazarından daha fazla pay mümkün olacaktır. Bunun için imkanı olanlar, dünya piyasalarını kolaçan etmeli, iç piyasayı üretime zorlamalıdır.
Piyasa arz talep ile sağlam temellere oturur. Yeter ki imkan sağlansın. Daha iyi olacak.
Şimdi soru:
Bu 50 bin ton yıllık artış Suriye'de vali atadığımız 5 yeni il kaynaklı olabilir mi?
Selam ve dua ile.
Selam ve dua ile.