Üzerinde insanlığa dair hiç bir emare bulunmayan âdi bir mahluk, asansöre yalnız binmek üzere olan tesettürlü bir bayana, önce hakaret ediyor, sonra tükürüyor...

Peki insan görünümlü o hayvan, o tesettürlü bayanı tanıyor mu? Yani onun şahsına yönelik bir kini mi var ki, öyle insanlık dışı bir muameleyi, bir sırtlan gibi pusuya yatarak o bayana yapmayı reva görüyor? Muhtemelen o bayanı ilk defa görüyor...

Peki o soyu kuruyasıca köpek, o saldırıyı neden ve aslında kime karşı yapmış oluyor?

Elbette, o soysuz köpeğin asıl hedefi, İslam'ın açık bir emri olan tesettürdür. Daha da doğrusu İslam'ın ta kendisidir.

Yani o aşağılık saldırgan, o bayanın şahsı üzerinden aslında doğrudan İslam'a hakaret etmiştir.

Yani o aşağılık saldırgan, büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de, İslam'a ağır bir hakareti, savunmasız bir bayan üzerinden yapmıştır.

O halde bu olayın davasına bakan hakimin, bu suçu sadece bir kişiye karşı işlenmiş âdi bir suç olarak değerlendirme hakkı ve haddi var mıdır? Elbette yoktur..!

Zira o soysu kuruyasıca mahluk, milletimizin en yüce manevi değeri olan İslam'a; bir sırtlan gibi pusuya yatarak, tesettürlü bir bayan üzerinden saldırmıştır.

Yani bu suç, tüm Müslümanları, öfkeye ve hatta şiddete azmettirecek boyutta, büyük bir suçtur. Bu nedenle cezası da ağır olmalıdır.