Alimler "İslamın şartı beş, altıncısı cihaddır" demişlerdir. Bazıları da "cihad" yerine "emri bil maruf, nehyi anil münker" demişlerdir.
Önce kelime ve kavramsal anlamlara bakalım...
Emr: Emir, buyruk, güç, iş ve yönetme. Arapça kökende bütün bu anlamlar var.
Önce kelime ve kavramsal anlamlara bakalım...
Emr: Emir, buyruk, güç, iş ve yönetme. Arapça kökende bütün bu anlamlar var.
Maruf: Bilinen, örf olan, iyilik...
Nehy: Yasaklama, uyarma...
Münker: Kötü, inkar edilen, iğrenç, iyi karşılanmayan, istenmeyen...
Kullanılan kelime ve tanımların detayına bakarsak, iyilik ve kötülük kavramlarını sadece dini emir kalıplarında sınırlı tutmamak gerekmektedir.
Cümleyi geniş kapsamlı kuralım...
İyilik olarak bilinen örfü emretmek, iş edinmek ve yönetmek her müslümana farzdır.
Kullanılan kelime ve tanımların detayına bakarsak, iyilik ve kötülük kavramlarını sadece dini emir kalıplarında sınırlı tutmamak gerekmektedir.
Cümleyi geniş kapsamlı kuralım...
İyilik olarak bilinen örfü emretmek, iş edinmek ve yönetmek her müslümana farzdır.
Ve yine, kötü olarak bilinen, iyi karşılanmayan ve inkara tabi olanları yasaklamak veya bu yönde uyarmak ta her müslümana farzdır...
Ancak bu farziyet herkesin üzerine değildir. Farzı kifayedir. Yani cenaze namazı gibi, birilerinin yapması ile diğerlerinin üzerinden kalkar. Ama hiç kimse yapmazsa herkesin üzeine borç olur.
Hadisi Şerif buyurur ki:
Ancak bu farziyet herkesin üzerine değildir. Farzı kifayedir. Yani cenaze namazı gibi, birilerinin yapması ile diğerlerinin üzerinden kalkar. Ama hiç kimse yapmazsa herkesin üzeine borç olur.
Hadisi Şerif buyurur ki:
"Sizden kim bir münker görürse onu eliyle değiştirsin. Eğer buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. İmanın en zayıfı da budur."
Alimler çoğunlukla buyurmuşlardır ki;
Alimler çoğunlukla buyurmuşlardır ki;
El ile müdahale devletin vazifesidir.
Söz ve yazı ile uyarma âlimlerin vazifesidir.
Kalb ile dua ederek günah işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir.
Gazali, konuya şöyle bir de ilavede bulunmuştur:
Gazali, konuya şöyle bir de ilavede bulunmuştur:
Her ne kadar iyiliğin hepsini yapamasanız ve her ne kadar kötülükten sakınamasanız da, emri maruf ve nehyi münker yapınız.
Hadisi şerifler konunun diğer açılarına da ışık tutmuştur:
Hadisi şerifler konunun diğer açılarına da ışık tutmuştur:
"Bir toplumda, gücü yettiği halde günah işleyenlere mani olmayanlar, ölmeden önce de Allah'ın azabına maruz kalırlar."
"Kötülük men edilmezse, azab o milletin hepsine birden iner."
"Bozuk bir işi meşru yollarla düzeltemezseniz, sabredin! Allahü teâlâ onu düzeltir."
Hz. Ebubekir, okuduğa bir hutbede şöyle der:
Hz. Ebubekir, okuduğa bir hutbede şöyle der:
Ey insanlar... Siz şu ayeti okuyor ve tam aksine yorumluyorsunuz:
"Ey iman edenler... Nefislerinizi düzeltmek, üzerinize borçtur. Siz düzelip doğru yolda bulunduktan sonra yolunu şaşıranlar size zarar veremez. (Maide,105)"
Bu ayetin ne anlama geldiğinin soran bir sahabeye Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bu ayetin ne anlama geldiğinin soran bir sahabeye Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Ya Ebu Sa'lebe.
İyiliği emret, Kötülükten alıkoy...
İnsanlarda itaat edilen bir cimriliği (tasarruf ekoomisi), arkasından sürü halinde gidilen bir nefsani hayatı (moda), seçilen bir dünyayı (geçim) ve her fikir sahibinin sadece kendi görüşüne (ya da google amca alimliği) güvendiğini gördüğün zaman kendini kurtarmaya bak.
Halk tabakasının durumunu oluruna bırak...
Muhakkak ki, sizin arkanızda kapkaranlık gecenin parçaları gibi fitneler vardır. O fitneler içerisinde sizin üzerinde bulunduğunuz inancın benzerine sımsıkı yapışan bir kimse için sizden elli kişinin ecri kadar ecir vardır."
'Ey Allah'ın Rasûlü! Onlardan elli kişinin sevabı kadar sevabı vardır değil mi? ('Sizden' ibaresi yanlışlıkla mı kullanıldı?)' diye sorulduğunda, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Hayır! Sizden elli kişinin sevabı kadar sevabı vardır. Çünkü onlar hayrı işlemek hususunda bir yardımcı bulamazlar."
"Ümmetimin şehidlerinden en faziletlisi, zâlim bir idarecinin yanına varıp ona iyiliği emrettiği ve kötülükten menettiği için öldürülen kimsedir. İşte şehid budur."
Rivayet edilir ki, Yuşa bin Nuh'a denilir:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Onlardan elli kişinin sevabı kadar sevabı vardır değil mi? ('Sizden' ibaresi yanlışlıkla mı kullanıldı?)' diye sorulduğunda, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Hayır! Sizden elli kişinin sevabı kadar sevabı vardır. Çünkü onlar hayrı işlemek hususunda bir yardımcı bulamazlar."
"Ümmetimin şehidlerinden en faziletlisi, zâlim bir idarecinin yanına varıp ona iyiliği emrettiği ve kötülükten menettiği için öldürülen kimsedir. İşte şehid budur."
Rivayet edilir ki, Yuşa bin Nuh'a denilir:
-Kavminin kırk bin seçkinini ve altmış bin kötüsünü helâk edeceğiz.
-Ya Rab... Kötüleri kötülüklerinden ötürü helâk ediyorsun ama iyiler ne yaptı?
-Onlar benim için öfkelenmediler. Benim için gazaba gelmediler. Üstelik kötülerle yiyip içtiler.
Bilmemek ayıp değil... Ama okumamak, ilk emre itaatsizliktir. Okuyalım.
Ali İmran 104:
Bilmemek ayıp değil... Ama okumamak, ilk emre itaatsizliktir. Okuyalım.
Ali İmran 104:
"İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."
Tevbe 67:
Tevbe 67:
"Erkeğiyle kadınıyla münafıklar birbirine benzer; kötülüğü özendirip iyiliği engellerler, hayır için harcamaya elleri varmaz. Onlar Allah’ı umursamadılar, O da onları kendi hallerine bıraktı. Gerçek şu ki münafıklar günaha batmış kimselerdir."
Selam O'ndan ve dua O'nadır.
Selam ve dua ile kalın.
Selam O'ndan ve dua O'nadır.
Selam ve dua ile kalın.