Reis yaptığı konuşmada Nureddin Yıldız'ın kadınlara vurma konusuna yönelik eleştiride bulunurken sarf ettiği "İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız" sözleri büyük yankı uyandırdı.
Bunun üzerine bir çok ehli sünnet âlim, Reis'in bu sözünün doğru olmadığına kanaat getirdi. Elbette böyle bir hususta Reis, bu konuda birlik içinde olan âlimleri dikkate almalıdır. Zira, Reis siyasetçi olması hasabiyle, bu konuda hataya bilerek yada bilmeyerek düşebilir.
Reis'in açıklamasına karşılık İhsan Şenocak, "Problem İslamda olmadığına, bilakis İslamın yaşanmamasından kaynaklandığına göre çare İslamın değil, İslama muhatap zihinlerin yenilenmesidir. Mevzuyu şu ifadelerle klişelendiren Üstad Necip Fazıl’a selam olsun; İslam bir güneştir. Güneş yenilenmez.Güneşe bakan gözler yenilenir." Dedi...
Ve nihayet, Reis dün yaptığı konuşmaya bugün izah getirerek;
"Dinde reform değil derdim haddime dahi değil! Onu kast etmedim." dedi. Reis bu sayede yanlış anlaşılmaya musait olan güncelleme sözünün, İslam'ın hükümleriyle alakalı olmadığını ifade etmiş oldu.
Hem, Allah ayetle sabit bir şekilde, erkeğe karısını, belirli şartlar dahilinde dövme yetkisini vermiştir. Elbette müslümanın diyem biri bu ayeti inkar edemez.
Ama şuda var ki; bu konunun asrın fehmine uygun bir şekilde izah edilmesi gerekebilir. İşte bu izahta Reis'in bahsettiği bir izah güncelleme söz konusu olabilir.
Çünkü geçmiş zamanda kocaya itaatle ilgili bir sorun yoktu. Ama kadınlardaki erkekleşme, bazılarında böyle bir sorunu netice verdi.
Peki Allah erkeğe neden bu yetkiyi vermiştir? Elbette bunun hikmetlerini tamamen bilemeyiz. Ancak bu yetkinin hikmetlerden birini kısaca şöyle izah etmekte fayda var.
Şöyle ki; Bir Devletin en önemli yapıtaşı, yani kurumu ailedir. Madem aile, bir devlet için en önemli bir kurumdur. Hatta her aile küçük bir devlet gibidir. O halde ailenin bir iç hukuku mutlaka olmalıdır. Yani ailedeki; baba, anne ve çocukların görev yetki ve sorumlulukları belli olmalıdır.
Hukukun olduğu bir yerde kuralların ve bir yöneticinin olması gerektiğini aklım var diyen herkesin bilir. Zaten Kurallar, itaati ve dolayısıyla bir lideri gerektirir. Mesela bunu bir iş yeri olarak dahi düşünebiliriz. Yani bir kurum niteliğine sahip heryerde bir iç hukuk ve o kurumu yöneten lider olmalıdır.
Hem madem ki aile bir devlet gibidir ve bu devletciğin lideri babadır. O halde aile devletinin ayakta kalabilmesi için babaya itaat şart olmalıdır. Zaten Allah-u Teala Nisa-34'de bunu açıkca emrediyor. Bu yönüyle, İslam'a göre ailede babaya itaat Allah'a itaat anlamına gelir.
İşte bu itaat noktasında kadın, Allah'ın bu açık emrine karşı gelirse, o zaman Allah erkeğe kadını dövme yetkisini veriyor. Ama bunuda bazı şartlara bağlıyor. Önce öğüt, omazsa yatakları ayırma, daha da olmazsa, haddi aşmayacak şekilde vurmayı emrediyor.
Peki bu itaatsizliğin cezası neden dayağa kadar gidiyor? Sanırım bu soruya şöyle bir cevap verebiliriz; Aile'nin en mühim vazifesi sağlıklı bireyler yetiştirmektir. Bu bireylerin hayatı ise itaat etmekle geçecek. Evde baba ve anneye, okulda öğretmene, iş yerinde amire, askerde komutana, sokakta devlete..
Hal böyle iken, bu bireylerin itaati hakkıyla anlaması gerekir. İşte bu durumda aile hayatı devreye giriyor. Eğer anne evde isyankar bir yapıya sahipse, çocuk ister istemez annesinden itaat değil, isyan dersini alacaktır. Hal böyle oluncada, ömrü itaat ile geçecek olan çocuk, itaat yerine âsi olmayı tercih edecektir. Yani annelerin itaatsizliği, toplumu felakete sürükleyen vahim bir neticeyi verecektir.
Hem annesinde bu şekilde, itaatsizlik dersini alan çocuk, daha 15 yaşına gelmeden annesine, 18 yaşına gelmeden babasına el kadırabilecektir. Yani kocasına itaat etmeyi hazmedemeyen kadın, çocuğuna itaate mecbur kalacaktır.
Elbette bu itaat bir kölelik anlamında değil, hukukun gereği olarak düşünülmelidir. Mesela bir müsümanın, babasına, amirine, komutanına, devletine itaat etmesi farzdır. Lakin bu itaat, Allah'ın emriyle çelişiyorsa, işte o noktada itaat biter.
Velhasıl bir kadın kocasına itaati, Allah'a itaat etmek olarak bilmeli ve ona göre hareket etmelidir.