Ne olacak bu doların hali mi, yoksa ne olacak bizim halimiz mi?
Bilmiyorum... Çünkü ben gerçek anlamda bir ekonomist değilim. Sadece sıradan bir araştırmacıyım.
Gerçek anlamdaki ekonomist, dün öngördüğü durumun, bugün niye gerçekleşmediğini yarın açıklayacak olan kişidir. Çok akıllıdır. Hiç hata kabul etmez... Bense ideal ve vicdani olanı yazmaya çalışıyorum. Bir yerde para söz konusu ise, orada ideal olanın veya vicdanın hiç bir değeri olmaz.
Çok soruluyor. Genelde de, cevaplamıyorum.
Soru:
"Dolar nereye kadar yükselecek ve niye yükseliyor?" Ekonomi piyasaları arz ve talebe dayanır. Bunun anlamı doları isteyenler oldukça yükselecek demektir. İsteme, istetme veya bunun için elinden geleni yap ve yükselmesin... Karınca misali de olsa, insan önce buna hazır olmalı.
Yazacaklarımın tamamı, reel ekonomiye katkısı olmak üzere ticaret ve ithal ikame üretim sektöründekilere hitaben, dolarla ilgili bilgiye ihtiyacı olanlar içindir. Yoksa dolar tasarrufu veya yatırımı yapacak olanların canı cehenneme... (Özür diliyorum.)
Önce büyük resim, sonra ortanca resim ve daha sonra daha küçük bir resim hayal edelim...
Dünyadaki 500 en büyük şirket, daha küçük ve hemen onlardan sonraki sırada gelen 2000 şirketin de sahibidir. Küresel ekonomi dediğimiz şeyin, Murat Ülker gibi 120 bin dolar ödeyerek alabileceğimiz boş çerçevesi bundan ibarettir.
Bu en büyük 2500 şirketin sahiplerinin yüzde 90'ı da belli ailelerdir. Mesela finans kurumlarının hemen hepsinde Rothschild ailesinin parmağı vardır. Dünyadaki bütün merkez bankalarındaki hareketlerde söz sahibidirler. Mesela, Alman Merkez Bankasının yüzde 33'ü bu ailenin sahibi olduğu bir bankanındır. Türkiye'de de Akbank ve Şekerbank'a da açıkça girdiler... Ama genelde gizli ortaktırlar.
Bu gizli ortaklığı anlamak için bazı rakamlara bakmak gerekmektedir.
Türkiye'nin 117 milyar dolar kısa vadeli dış borcu vardır. Bunun 21 milyar doları kamu sektörüne aittir. Kalan 95 milyar dolarlık borcun ise, 46 milyar doları bankacılık ve finans sektörüne aittir. Bu bankaların ayrıca 114 milyar dolar da uzun vadeli borçları bulunmaktadır.
Özetle, bankalarımızın toplamda 160 milyar dolar borcu vardır. Bu borçların büyük kısmı asıl sahipleri tarafından verilmektedir.
Banka faiz yükselsin ister. Çünkü asıl varlık sebebi para satmak olan bir kurumun başkaca bir amacı olamaz. Bu baskıyı oluşturmak için de çeşitli enstrümanlar kullanır. Borsayı düşürmek ve dövizi yükseltmek de bu yönde kullanılan silahlardandır.
Merak etmeyin Türkiye'den vazgeçemezler. Ortadoğu'dan hiç vazgeçemezler. Ortadoğu'yu nereden yönetmeyi planladıklarını sanıyorsunuz? Tehdit edecekler, oynayacaklar, silkeleyecekler... Meyveli ağaç taşlanır. Taşlayacaklar.
Küreselciler bir ülkede iradelerini para ve medya ile göstermeye çalışırlar. Medya tutmasa da deniyorlar. Para... Manzarayı yaşıyoruz. Olmadı mı? Suikast ve istihbarat servislerinin kirli yöntemleri devreye girer. En son olarak ta, silahlı müdahale aşamasına gelirler. Bunu defalarca denediler, deniyorlar ve tekrar tekrar deneyecekler.
Silahlı mücadelede vesayet savaşlarını kaybettiler ve şimdi sil baştan başlıyorlar. Yaz sonuna hazırlık yapıyorlar.
Şimdiden uyarıyorum. Kehanet veya gelecek tahmini değil, bildiğim davranış psikolojileri... Seçime kadar borsa yükselir. Seçimden sonra doldur-boşalt yaparlar. Düşer, tekrar yükselir. Dolar biraz durulur. Amaçları faizleri yükseltmek ve merkez bankasını yormak... Kısmen başaracaklarını düşünüyorum. Önce ABD faizleri üç çeyrek boyunca yükseltti. Türkiye için etkili olmadı. Moody's ve S&P devreye girdi ve bunun için program dışı olarak Türkiye'nin kredi notunu düşürdüler. Şimdi yukarıdan dolar satıp, aşağıdan borsa alıyorlar.
Yaz sonuna doğru Altıncı Filo ve 10. Parsel Doğalgaz gerilimine hazırlık yapıyorlar. O zaman yapacakları zararları şimdiden cebe koymayı planlıyorlar. Biz de o zamana hazırlıklı olmalıyız. Sanırım yetkili merciler bu konuda hazırlıklarını yapıyorlardır.
Dolar konusuna dönersek... Bazı sebeplerle doların düştüğü söyleniyor. Bir kaçına göz atarsak...
Cari açık konusu hikayedir. Rusya ile ticaretimizin enerji açığı bilinçlidir ve geleceğe hazırlıktır. Suriye planlarımız tutarsa durum tam tersine dönecektir.
Enflasyonun yükselmesi resmi kamu faizlerini yükseltmedi ve bunu döviz piyasası ile zorluyorlar. Doğrudur.
Para kaçışı olduğu iddiaları doğrudur. Bu her zaman olmaktadır. Zaten seçim de, biraz da bu nedenle erkene alınmıştır.
Bize düşen, mümkün olduğunca dolar denen küreselci silahından uzak durmaktır. Artık, ne kadar mümkünse... Dünya dolusu dolarınız olsa bile bir anda fakirleşebilirsiniz. Çünkü dolar, dünyada karşılığı olmadan, zorbalıkla ve tehditle mertebe kazanmış bir para birimidir. Bu vatanı sevmek ve vatanseverlik sadece kuru slogan atmakla olmaz; dolarını satmak da bu vatanın düşmanlarını atılmış kurşuna denktir.
Faizden uzak durmayan birinin, enflasyondan şikayet etmesi geri zekalılıktır. Hem kredi çekeceksin, paraya kira ödeyeceksin veya tersini yapacaksın sonra da "neden fiyatlar artıyor?" diyeceksin... Akıllı insan bunu yapmaz.
Dolar ve faiz uğruna küreselcilerin ve şeytanilerin kölesi olmayalım... Bizim iktisadi istikrarımız, bizim istiklalimiz olsun.
Selam ve dua ile...
Bilmiyorum... Çünkü ben gerçek anlamda bir ekonomist değilim. Sadece sıradan bir araştırmacıyım.
Gerçek anlamdaki ekonomist, dün öngördüğü durumun, bugün niye gerçekleşmediğini yarın açıklayacak olan kişidir. Çok akıllıdır. Hiç hata kabul etmez... Bense ideal ve vicdani olanı yazmaya çalışıyorum. Bir yerde para söz konusu ise, orada ideal olanın veya vicdanın hiç bir değeri olmaz.
Çok soruluyor. Genelde de, cevaplamıyorum.
Soru:
"Dolar nereye kadar yükselecek ve niye yükseliyor?" Ekonomi piyasaları arz ve talebe dayanır. Bunun anlamı doları isteyenler oldukça yükselecek demektir. İsteme, istetme veya bunun için elinden geleni yap ve yükselmesin... Karınca misali de olsa, insan önce buna hazır olmalı.
Yazacaklarımın tamamı, reel ekonomiye katkısı olmak üzere ticaret ve ithal ikame üretim sektöründekilere hitaben, dolarla ilgili bilgiye ihtiyacı olanlar içindir. Yoksa dolar tasarrufu veya yatırımı yapacak olanların canı cehenneme... (Özür diliyorum.)
Önce büyük resim, sonra ortanca resim ve daha sonra daha küçük bir resim hayal edelim...
Dünyadaki 500 en büyük şirket, daha küçük ve hemen onlardan sonraki sırada gelen 2000 şirketin de sahibidir. Küresel ekonomi dediğimiz şeyin, Murat Ülker gibi 120 bin dolar ödeyerek alabileceğimiz boş çerçevesi bundan ibarettir.
Bu en büyük 2500 şirketin sahiplerinin yüzde 90'ı da belli ailelerdir. Mesela finans kurumlarının hemen hepsinde Rothschild ailesinin parmağı vardır. Dünyadaki bütün merkez bankalarındaki hareketlerde söz sahibidirler. Mesela, Alman Merkez Bankasının yüzde 33'ü bu ailenin sahibi olduğu bir bankanındır. Türkiye'de de Akbank ve Şekerbank'a da açıkça girdiler... Ama genelde gizli ortaktırlar.
Bu gizli ortaklığı anlamak için bazı rakamlara bakmak gerekmektedir.
Türkiye'nin 117 milyar dolar kısa vadeli dış borcu vardır. Bunun 21 milyar doları kamu sektörüne aittir. Kalan 95 milyar dolarlık borcun ise, 46 milyar doları bankacılık ve finans sektörüne aittir. Bu bankaların ayrıca 114 milyar dolar da uzun vadeli borçları bulunmaktadır.
Özetle, bankalarımızın toplamda 160 milyar dolar borcu vardır. Bu borçların büyük kısmı asıl sahipleri tarafından verilmektedir.
Banka faiz yükselsin ister. Çünkü asıl varlık sebebi para satmak olan bir kurumun başkaca bir amacı olamaz. Bu baskıyı oluşturmak için de çeşitli enstrümanlar kullanır. Borsayı düşürmek ve dövizi yükseltmek de bu yönde kullanılan silahlardandır.
Merak etmeyin Türkiye'den vazgeçemezler. Ortadoğu'dan hiç vazgeçemezler. Ortadoğu'yu nereden yönetmeyi planladıklarını sanıyorsunuz? Tehdit edecekler, oynayacaklar, silkeleyecekler... Meyveli ağaç taşlanır. Taşlayacaklar.
Küreselciler bir ülkede iradelerini para ve medya ile göstermeye çalışırlar. Medya tutmasa da deniyorlar. Para... Manzarayı yaşıyoruz. Olmadı mı? Suikast ve istihbarat servislerinin kirli yöntemleri devreye girer. En son olarak ta, silahlı müdahale aşamasına gelirler. Bunu defalarca denediler, deniyorlar ve tekrar tekrar deneyecekler.
Silahlı mücadelede vesayet savaşlarını kaybettiler ve şimdi sil baştan başlıyorlar. Yaz sonuna hazırlık yapıyorlar.
Şimdiden uyarıyorum. Kehanet veya gelecek tahmini değil, bildiğim davranış psikolojileri... Seçime kadar borsa yükselir. Seçimden sonra doldur-boşalt yaparlar. Düşer, tekrar yükselir. Dolar biraz durulur. Amaçları faizleri yükseltmek ve merkez bankasını yormak... Kısmen başaracaklarını düşünüyorum. Önce ABD faizleri üç çeyrek boyunca yükseltti. Türkiye için etkili olmadı. Moody's ve S&P devreye girdi ve bunun için program dışı olarak Türkiye'nin kredi notunu düşürdüler. Şimdi yukarıdan dolar satıp, aşağıdan borsa alıyorlar.
Yaz sonuna doğru Altıncı Filo ve 10. Parsel Doğalgaz gerilimine hazırlık yapıyorlar. O zaman yapacakları zararları şimdiden cebe koymayı planlıyorlar. Biz de o zamana hazırlıklı olmalıyız. Sanırım yetkili merciler bu konuda hazırlıklarını yapıyorlardır.
Dolar konusuna dönersek... Bazı sebeplerle doların düştüğü söyleniyor. Bir kaçına göz atarsak...
Cari açık konusu hikayedir. Rusya ile ticaretimizin enerji açığı bilinçlidir ve geleceğe hazırlıktır. Suriye planlarımız tutarsa durum tam tersine dönecektir.
Enflasyonun yükselmesi resmi kamu faizlerini yükseltmedi ve bunu döviz piyasası ile zorluyorlar. Doğrudur.
Para kaçışı olduğu iddiaları doğrudur. Bu her zaman olmaktadır. Zaten seçim de, biraz da bu nedenle erkene alınmıştır.
Bize düşen, mümkün olduğunca dolar denen küreselci silahından uzak durmaktır. Artık, ne kadar mümkünse... Dünya dolusu dolarınız olsa bile bir anda fakirleşebilirsiniz. Çünkü dolar, dünyada karşılığı olmadan, zorbalıkla ve tehditle mertebe kazanmış bir para birimidir. Bu vatanı sevmek ve vatanseverlik sadece kuru slogan atmakla olmaz; dolarını satmak da bu vatanın düşmanlarını atılmış kurşuna denktir.
Faizden uzak durmayan birinin, enflasyondan şikayet etmesi geri zekalılıktır. Hem kredi çekeceksin, paraya kira ödeyeceksin veya tersini yapacaksın sonra da "neden fiyatlar artıyor?" diyeceksin... Akıllı insan bunu yapmaz.
Dolar ve faiz uğruna küreselcilerin ve şeytanilerin kölesi olmayalım... Bizim iktisadi istikrarımız, bizim istiklalimiz olsun.
Selam ve dua ile...