Bilim tarihimiz önemlidir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminin tüm zamanları için geçerli en önemli mühendis, matematikçi, astronomi ve fıkıh alanlarındaki çok yönlü bilim insanı kimdir, biliyor musunuz?
Ya da şöyle bir soru... Osmanlı İmparatorluğu döneminin en önemli bilim merkezi yapısı nedir, biliyor muydunuz?
Her iki sorunu cevabında da Takuyiddin vardır. Takuyiddin er Râşid ve Takuyiddin Rasathanesi...
Takuyiddin, Mohaç zaferi senesi Şam'da doğdu. Semerkant, Mısır ve İstanbul... Devrinin en büyük alimlerinden dersler aldı. Edirnekapı'da müderrislik, Mısır'da kadılık yaptı.
Büyük alim, Hoca Sadeddin Efendi ile yakın arkadaştı. Sokollu Mehmed Paşa ile tanıştı ve Padişah Üçüncü Murad'ın müneccimbaşı oldu.
Bugünkü Galatasaray Lisesinin olduğu yerin İstanbul boğazına bakan yamacında Üçüncü Murad'dan aldığı 10 bin altın ve Sokollu Paşanın da desteği ile çağında ve geçmişte emsali olmayan bir rasathane kurdu.
O rasathanede çizilen yıldız haritaları, ay ve güneş hareketleri ile ilgili hesaplamalar hala geçerlidir. Ekvator, bugünkü rakamlara eş şekilde hesaplanmıştır. Optik cihazlar, mercekler ve teleskoplar geliştirilmiş, saat çalışmasında ilk defa ondalık saniyeler kullanılmıştır. Ve bunların hepsi batıdan yıllarca önce yapılmıştır.
Ve bu Rasathane sadece üç yıl faaliyet göstermiştir.
Rasathane yapımına 1574 senesinde başlanmış, 1577'de bitmiştir. Rasathane yapımı bittikten sonra İstanbul'da bir deprem ve peşinden de veba salgını olmuştur.
Halk ve saray ahalisi deprem ve vebayı rasathaneden bilmişlerdir. Gökler Allah'ın işidir, karışılmaz denilerek protestolar yapılmıştır. Hem meleklerin bacaklarını hesaplamak, ölçmek de nedir ki?
Derken, Hoca Sadettin Efendi ile arası açılan Şeyhülislam Ahmed Şemseddin, kafayı onun yakın arkadaşı Takuyiddin'e takar. Fetvayı verir:
"Rasathanesi olan ülkelerin hepsi yıkılmıştır, bu rasathane de yıkılmalıdır..."
Padişah ikna olunur, Uluç Ali boğazda gemileri sıra sıra dizer ve Takuyiddin Rasathanesi, 1580 yılının ocak ayında, top atışlarıyla yerle bir edilir.
Takuyiddin er Raşid, bu tarihten sonra herkese küser, içine kapanır ve kimseyle konuşmaz. 5 yıl sonra da, 59 yaşında hayata gözlerini yumar.
Şu anda kullanılan, kullandığımız miladi hesaplamaya dayanan Papaz Gregory takvimi, Takuyiddin'in hesaplamalarının yanında çocuk oyuncağı olarak kalmaktadır.
Sonuç... Alimlerinin değerini bilmeyen toplumlar, zalimlerine değer vermek zorunda kalırlar.
***
Birde santranç tarihimize bakalım...
Osmanlı askeri yükselme döneminde sadece kaba kuvvet savaşçısı değildi. Onun en önemli özelliği üst seviye teknolojik silahlar, toplar, kalite çelikten kılıçlar ve oklar da değildi...
Yükselme döneminde askerler aynı zamanda iyi bir eğitim gören zeki ve entellektüel insanlardan oluşuyordu.
Mesela... Askerlerin sefere giderken at üstünde satranç oynadıklarını biliyor muydunuz? Şimdi hemen fetva işine filan bakmayın... Yolculuk esnasında, seferde at sürerken satranç oynamaktan bahsediyorum... Şöyle bir diyalogtan...
- Piyon Se 4 açtım
Osmanlı İmparatorluğu döneminin tüm zamanları için geçerli en önemli mühendis, matematikçi, astronomi ve fıkıh alanlarındaki çok yönlü bilim insanı kimdir, biliyor musunuz?
Ya da şöyle bir soru... Osmanlı İmparatorluğu döneminin en önemli bilim merkezi yapısı nedir, biliyor muydunuz?
Her iki sorunu cevabında da Takuyiddin vardır. Takuyiddin er Râşid ve Takuyiddin Rasathanesi...
Takuyiddin, Mohaç zaferi senesi Şam'da doğdu. Semerkant, Mısır ve İstanbul... Devrinin en büyük alimlerinden dersler aldı. Edirnekapı'da müderrislik, Mısır'da kadılık yaptı.
Büyük alim, Hoca Sadeddin Efendi ile yakın arkadaştı. Sokollu Mehmed Paşa ile tanıştı ve Padişah Üçüncü Murad'ın müneccimbaşı oldu.
Bugünkü Galatasaray Lisesinin olduğu yerin İstanbul boğazına bakan yamacında Üçüncü Murad'dan aldığı 10 bin altın ve Sokollu Paşanın da desteği ile çağında ve geçmişte emsali olmayan bir rasathane kurdu.
O rasathanede çizilen yıldız haritaları, ay ve güneş hareketleri ile ilgili hesaplamalar hala geçerlidir. Ekvator, bugünkü rakamlara eş şekilde hesaplanmıştır. Optik cihazlar, mercekler ve teleskoplar geliştirilmiş, saat çalışmasında ilk defa ondalık saniyeler kullanılmıştır. Ve bunların hepsi batıdan yıllarca önce yapılmıştır.
Ve bu Rasathane sadece üç yıl faaliyet göstermiştir.
Rasathane yapımına 1574 senesinde başlanmış, 1577'de bitmiştir. Rasathane yapımı bittikten sonra İstanbul'da bir deprem ve peşinden de veba salgını olmuştur.
Halk ve saray ahalisi deprem ve vebayı rasathaneden bilmişlerdir. Gökler Allah'ın işidir, karışılmaz denilerek protestolar yapılmıştır. Hem meleklerin bacaklarını hesaplamak, ölçmek de nedir ki?
Derken, Hoca Sadettin Efendi ile arası açılan Şeyhülislam Ahmed Şemseddin, kafayı onun yakın arkadaşı Takuyiddin'e takar. Fetvayı verir:
"Rasathanesi olan ülkelerin hepsi yıkılmıştır, bu rasathane de yıkılmalıdır..."
Padişah ikna olunur, Uluç Ali boğazda gemileri sıra sıra dizer ve Takuyiddin Rasathanesi, 1580 yılının ocak ayında, top atışlarıyla yerle bir edilir.
Takuyiddin er Raşid, bu tarihten sonra herkese küser, içine kapanır ve kimseyle konuşmaz. 5 yıl sonra da, 59 yaşında hayata gözlerini yumar.
Şu anda kullanılan, kullandığımız miladi hesaplamaya dayanan Papaz Gregory takvimi, Takuyiddin'in hesaplamalarının yanında çocuk oyuncağı olarak kalmaktadır.
Sonuç... Alimlerinin değerini bilmeyen toplumlar, zalimlerine değer vermek zorunda kalırlar.
***
Birde santranç tarihimize bakalım...
Osmanlı askeri yükselme döneminde sadece kaba kuvvet savaşçısı değildi. Onun en önemli özelliği üst seviye teknolojik silahlar, toplar, kalite çelikten kılıçlar ve oklar da değildi...
Yükselme döneminde askerler aynı zamanda iyi bir eğitim gören zeki ve entellektüel insanlardan oluşuyordu.
Mesela... Askerlerin sefere giderken at üstünde satranç oynadıklarını biliyor muydunuz? Şimdi hemen fetva işine filan bakmayın... Yolculuk esnasında, seferde at sürerken satranç oynamaktan bahsediyorum... Şöyle bir diyalogtan...
- Piyon Se 4 açtım
- Piyon Se 5
- Piyon Cim 4
- At Te 3
...
Satranç bilenler... Var mısınız bu şekilde hafızadan satranç oynamaya. Kolay değil.
Sonra...
Fatih Sultan Mehmet, Seferihisarlı İsmail Şaban'a "Satranç name-i Kebir" kitabını yazdırmıştır.
Yavuz Sultan Selim'in gençliğinde derviş kıyafeti giyerek Tebriz'e gittiği Şah İsmail ile satranç oynadığı anlatılır. Çok sever.
Kanuni Sultan Süleyman, Kadı Abdurrezaki Şatranci'ye "Karel'efrenç fi lubüş-şatranç" kitabını yazdırmıştır.
Dördüncü Murad da sarayda, seferlerde, konuklarıyla ve doktoru Emir Çelebi'yle satranç oynamayı çok severdi.
Üçüncü Ahmed, 1726 yılında Polonya kralı Stanislav'a satranç takımı hediye etmiştir. Bu takım Krakov müzesinde durmaktadır.
Başkan Erdoğan'ın çocuklara dağıttığı satranç takımları onbinlerce adedi buldu...
Ve Mevlana Celaleddin Rumi de satranç oynuyordu... Selçuklu Sultanları da. Gazneliler ve Karahanlılar da...
Fetva konusu... Doğrusu stand up yapsa dünyada bir numara olacak insanlar molla olmayı seçince, bana susmak yaraşır. Ben tarihte görünenleri yazdım.
Kişisel tarihimde ise ilkokul beşinci sınıfta kendi kendime öğrendim. İyi oynadığımı söylerler... Şimdilerde sanalda canlı 5 dakikalık oyun oynamadan uyku tutmadığı oluyor. Oynuyorum. Ve başka da oynadığım bir şey yok.
Satranç bilenler... Var mısınız bu şekilde hafızadan satranç oynamaya. Kolay değil.
Sonra...
Fatih Sultan Mehmet, Seferihisarlı İsmail Şaban'a "Satranç name-i Kebir" kitabını yazdırmıştır.
Yavuz Sultan Selim'in gençliğinde derviş kıyafeti giyerek Tebriz'e gittiği Şah İsmail ile satranç oynadığı anlatılır. Çok sever.
Kanuni Sultan Süleyman, Kadı Abdurrezaki Şatranci'ye "Karel'efrenç fi lubüş-şatranç" kitabını yazdırmıştır.
Dördüncü Murad da sarayda, seferlerde, konuklarıyla ve doktoru Emir Çelebi'yle satranç oynamayı çok severdi.
Üçüncü Ahmed, 1726 yılında Polonya kralı Stanislav'a satranç takımı hediye etmiştir. Bu takım Krakov müzesinde durmaktadır.
Başkan Erdoğan'ın çocuklara dağıttığı satranç takımları onbinlerce adedi buldu...
Ve Mevlana Celaleddin Rumi de satranç oynuyordu... Selçuklu Sultanları da. Gazneliler ve Karahanlılar da...
Fetva konusu... Doğrusu stand up yapsa dünyada bir numara olacak insanlar molla olmayı seçince, bana susmak yaraşır. Ben tarihte görünenleri yazdım.
Kişisel tarihimde ise ilkokul beşinci sınıfta kendi kendime öğrendim. İyi oynadığımı söylerler... Şimdilerde sanalda canlı 5 dakikalık oyun oynamadan uyku tutmadığı oluyor. Oynuyorum. Ve başka da oynadığım bir şey yok.