Yurt dışı ticaret ya da turizm kelimesini duyan herkes Dubai adını da duymuştur. İşte bu Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri denen müstemleke ülkesinin ikinci büyük şehridir.

Nedir veya kimdir bu BAE?

Ya da şuradan başlayalım. BAE denen ülkenin derdi ne ki, 10 Mart 2018 tarihinde, dış işleri bakanları Londra'da şöyle bir cümle kursun...
"Türkiye, Arap ülkelerinin bağımsızlığına saygı duysun..."

Acaba karnından mı konuşuyordu, yoksa perde arkasından birisi sufle mi yapıyordu? Karar veremedim.

Karar veremedim ama bu ülke ile ilgili çoğu kimsenin bilmediği bazı şeyler açıklayacağım. Önce kısa bir kaç bilgi...

Ayrıntısına takıldığınız ansiklopedik bilgiler olursa google amca veya yandex yengeye sorarsınız.

1971 kışında İngilizler bölgeden çekilirken, daha doğrusu kısmen 7 büyük enerji devi 7 kızkardeşe bölgeyi devrederken, arkalarında 7 Arap ailesinden oluşan bir vekil devlet (!?) bıraktılar. Dünya petrol ve doğalgaz rezervinin de yüzde 7'si bu ülkededir. Bu 7 rakamları tabii ki tesadüf değil... Paylaşım hesabı kolay olsun diye...

İlginçtir ki bu 7 aile, Osmanlı döneminin 7 asi, harami, çöl eşkıyası ailelerindendir.

Birleşik Arap Emirlikleri denen ülke kim ki? Afrika'da üs kuracak... Yemen'de üs kuracak... Mısır'da paralı ordusu olacak... Yine Yemen'de ikinci Ebu Gureyb denilen 18 hapishanenin sahibi olacak... Bir çöl eşkıyasının böyle bir vizyonu olabilir mi?

Ya da bir başka soru: Kişi başı milli geliri 120 bin dolar olan bir ülkenin, paralarını hesaplamaya dijital gigabayt boyutları yetmeyen bir ülkenin başbakanı hangi akılla "borçlanma yöntemiyle büyüme sağlayacağız" diye açıklama yapabilir? Bu açıklama yeni değil ve 1990 yılından bu yana yılda üç beş defa tekrarlanır. Bu arada borcu kimden aldıklarını söylemeye gerek yok sanıyorum da... Söyleyeyim. Fonlarını alıp zengin ettikleri bankalara borçlular. Sakın gülmeyin.

Şimdi de, 10 Mart tarihinde dediklerini unutup Erdoğan'ın seçilmesini telgraf ile kutlayıp, tebrik etmişler.

Halbuki tam da geçen yıl bu zamanlar... 5 Haziran tarihinde Katar'da darbe girişiminde bulunmuşlardı. Bizim istihbarat durumu önceden haber almış, iha ve bordo berelilerle pusuyu kurmuş bekliyorlardı. Püskürtüldüler... Kayıplar verdiler. Kendi topraklarında da ağır zayiat verdikleri ayrı bir operasyon yediler... Şimdi Katar'daki birliğimizi bu nedenle kendileri için tehdit olarak görüyorlar.

F-35 almak için, teklif vermişler ve ABD ile görüşme halindeymişler. Bence teklif ABD'den gelmiştir de...

Orta okul yıllarımda Harrold Robbins'e ait olması lazım, Hayal Tacirleri diye bir roman okumuştum. Sakın okumayın ve para da vermeyin. Ben kütüphaneden almış okumuştum ve oradan bilinç altımda kalmıştı...

Sonra... 2013 yılında bir akşam Kuzguncuk Ekmek Teknesi'nde çay içerken biri ile tanıştım. O sıralar o civarda oturuyordum. Kış günleri geç saatlere kadar uzun sohbetler yaptık. Yıllarca Arap ülkelerinde kalmış, istihbarat olarak çalışmış ve emekli olmuş biri... Emekli olmadan hemen önce de benim İbranice öğrenmek için kapısını aşındırdığım Sinagog'da güvenlik şefi olarak çalışmıştı....

Onun sözüdür:

"Hele bu birleşik arap ezikleri var ya... Hepsi o...ç...
Gerçek anlamda o...ç... Hepsi eski çek, ingiliz, amerikan pornocularla evli. Anası pornocu, babası eşkıya olan evlat kimi örnek alır ki?"

Sonra aklıma Şeyh Zayed ve Emel Sayın geldi. Bizim Sivaslı Çerkez güzeli az mı gidip geldi o pornocu çocuklarının ülkesine...

Neyse...

Mesele bu kadar basittir. Suudilerle nasıl baş edeceğimizin tüyosunu önceki yazılarımda vermiştim. BAE ile ilgili teşhis de bu... Gerisi devlet büyüklerine kalmış iştir.

Böyle bilinsin. Selam ve dua ile.