Çünkü, arı kovanına çomak sokmak hesaplanamayan sonuçlar doğurmaya mahkumdur...
Tarih boyunca, arı kovanına çomak sokan insanlar hep olmuştur ve olmaya da devam edecektir. İşte amaçlanmayan sonuçlar yasası bu tür durumlar için vardır.
Ava giderken avlanmak çok acı bir durumdur. Ve tuzağa düşen kişi, aklı ile çözüm üretmek yerine genelde içgüdüleri ile tepkisel olarak hareket eder. Mekerû ve mekerallah... Onlar tuzak kurarlar ve Allah onların tuzaklarına tuzak kurar...
Türkiye bugün 2013 yılı Gezi Olayları öncesi ekonomik verilere sahip olsaydı, saldırı sadece ekonomik olmayacaktı. Ne demek istiyorsun? diyenleri duyuyorum.
O tarihlerde enflasyon yüzde 6 idi. Şimdi yüzde 25'lerde... Önce gezi, sonraları da sırayla 17-25 ve 19 Ocak MİT tırları olayları hepsi ekonomideki istikrarı hedeflemişti.
15 Temmuz ise aslında bambaşka bir durumu hedeflemişti. Eğer ki Fetoşçular başarılı olsaydı, Suriye üzerindeki Şii İran ile olan vesayet savaşları, İran ile sınır savaşına dönüşecekti. Her iki taraf da ayarlanmıştı. Başarı sağlayan olmayacaktı. Unutmayalım, Türkiye'de ordu bünyesinde yapılan tasfiyelerin aynısı, müteakiben İran'da da yapıldı.
Kim ne derse desin... 15 Temmuz darbesine katılan rutbelilerin organizasyonları, 1961 veya 1980 darbesindekilerden çok daha güçlü idi. Sayı, katılım ve oran olarak... 1961'de veya 1980'de kaç kişi sokağa çıkıp direnmişti? Hiç hatırlayan var mı? Yok... Çünkü öyle birşey olmamıştı.
Kim tahmin ederdi ki, tank önüne yatanlar, tankın egsozunu tıkayanlar ve mermiye kafa atanlar olacaktı... F-16'ya levye fırlatmak gibi bir durumun videosu olmasa, böyle bir tabire kim inanırdı ki? Ya da tarla yakarak, uçakların havalanmasını engellemeyi kim organize edebilirdi?
Değişen dünyada o kadar değişik meydan okumalara şahit olduk ki... 15 Temmuz'u Fetoş lavuğu yaptı diyen yalan söyler... Fetoş kim ki? Dünyada 160 ülkede okul kuracaksın ve yöneteceksin... Gülldürmeyin beni.
Bir tane okul, sadece bir tane okul kurulmasında yer aldım. Devlet herşeyi ile yanımızdayken bile 2 seneden fazla sürdü.
O gece kimileri meydana çıktı... Kimilerine "saklanın" denildi... Meclis Başkanına... Saklanmadı. Kimileri saklandı. Nerede olduğu belli olmayanlar oldu. Çay kahve içip televizyondan darbe izleyenler oldu.
Dünya düzeninde sistem değişmez. Sonuçları hesaplamak her zaman mümkün olmaz... Egemenler ve ezilenler vardır ve bunlar tarihin başından bu yana, Kabil ile Habil'den bu yana vardır. Sistem bunların arasında devam eder. İlginçtir ki her iki tarafvda bu sistemin devamından memnundur.
Ancak bir istisna vardır ki, işte amaçlanmayan sonuçlar yasası onlar yüzünden vardır. Egemenler ve ezilenlerin arasındaki sisteme baş kaldıranlar...
Berlin duvarı yıkılırken, Dünya tek kutuplu kaldı, tarihin sonu geldi, zannediliyordu. Şimdi ABD, İsrail, Çin, İngiltere ve yedi başlı çok uluslu küresel şirketlerin hepsi ayrı birer kutup...
20. yüzyılın cahilleri ve kaybedenleri yanlış bildiklerini değiştiremeyenlerdi.
Cehalet, içine birşey konmayan değirmenin taşı gibidir... Kendini öğütür... Kaybettirir.
21. yüzyılda da, bu kazanan ve kaybedene ait özellikler değişmeyecektir. Bilim, evrim değil devrimdir... Geleceğin bilimi, devrimsel sıçramalar yapabilen, arı kovanına çomak sokmaktan korkmayan sıradışı insanların omuzlarında yükselecektir. Bütün hesaplamaları bundan sonra, bu gerçeği görerek yapmak gerekmektedir.
Selam ve dua ile.