En son diyeceğim sözü en başta söyleyerek başlıyorum:

24 Haziran'da yapılacak olan başkanlık seçimi, tarihimizdeki 1826 yılından bu yana yapılmış ilk yerli yapısal değişiklik adımıdır. O tarihten bu yana değişen dünya şartlarına uyum sağlamak için hep batı sistemini örnek aldık. Halbuki Türk tipi bir parlamenter sisteme hiç katkımız olmadı, olamadı; çünkü bu bizim ruhumuza aykırıydı.

Karizmatik lider olmazsa, biz peşinden, dağları eritip aydınlığa çıkamayız. 30 milyon kilometrekarelik Asya topraklarına hakimiyet kuran büyük Türk devletleri hep karizmatik liderler etrafında toplanabilmişleridir.

Lider ülkeyi tanrı adına yönetir. Hunlarda "Göğün Güç Verdiği" ve Osmanlıda da "Allah'ın yeryüzündeki Gölgesi" ünvanları kullanılırdı. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig'de şöyle der: "Kurt ile kuzunun bir arada yaşadığı iktidar kuşağında, hükümdarlara gücü Tanrı verir."

Türklerde "cihan devleti" mefkuresi vardır. Kızıl Elma hiç eksik olmamıştır. Kırk derviş bir posta sığar ama iki hükümdar bir dünyaya sığmaz.

Oğuz Han döneminden bu yana olan kayıtlarda, yasama ve yürütmenin bir arada olduğu toy veya kurultay hep olmuştur. Yani başkan, bakanlar kuruluna ve meclise başkanlık eder.

Başkanlıkta asıl olan liyakattır. İdari vasfını ve rüşdünü ispat etmiş olmalıdır. Zaten böyle olamayan birini millet desteklemez.

Kısaca aşiret demokrasisi diyebileceğimiz delege demokrasisinden başkanlığa geçiş, bizim aslında özümüze geçiş olacaktır.

Sultan Abdulhamid Han'ın hayallerinin yerde kalmaması için, Çanakkale'de Alman komutana emanet ettiğimiz ordunun hatırı için, gerçekleri gördüğü farkedilince darağacına gönderilen Menderes için, Adnan Kahveci için, vizyonu ile Özal için ve projeleriyle Erbakan için ve emperyalizmin kölelerine baş kaldıran 15 Temmuz direnişçileri için başkanlık seçiminde doğru olanı yapmalıyız.

Göğün taht verdiği, doğunun ve batının hakimi (Çin kaynaklarında aynen bu mealde geçer) Oğuz Han hatırına, Tuğrul ve Çağrı Beyler hatırına, Malazgirt Kahramanı Alparslan hatırına, Fatihler ve Yavuzlar hatırına bu başkanlık seçiminde doğru olanı yapmalıyız.

Hilafet için, sancağın düştüğü yerden ayağa kalkması için ve İlayi Kelimetullah için doğru olanı yapmalıyız.

Unutmayalım.

Selam ve dua ile...