Çeşit çeşit terörist vardır... Yani fikirleri beyninin içinde durduğu gibi durmayıp bunu yasadışı eyleme dönüştüren idealistleri kasdediyorum.
Sıralarsak... Bölücü, milliyetçi, devrimci, dinci ve bunların ulusal-uluslararası türevleri... Soyut anlamda bu başlıklar arasında çeşitlendirerek, etnik, ideal ve yapısal kimliklerini ortaya daha sonra koymak lazımdır.
FETÖ hem milliyetçi, hem dinci ve hem de uluslararası bir terör örgütüdür. PKK milliyetçi ve uluslararası bir terör örgütüdür. DAEŞ, dinci ve uluslararası bir terör örgütüdür. Bu bana ait örnek bir sınıflandırma ve çeşitlendirme... Biraz ayrıntıya girersek bunlar değişebilir. Özele bakarsak DAEŞ-İŞİD hiç de dinci terörist olmaya bilir.
Her terör örgütünün farklı klişeleri, sloganları ve terminolojileri vardır. Profesyonellik dereceleri bunu bilinç altında saklamaya çalışsa da, zaman zaman ve özellikle de zor da olsa kızdıklarında kendilerini açık etmektedirler. Bazen bu çok zor olmaktadır. Bazen de direk bir çomak sokarak kimliklerini ele verirler ve bu şekilde yakalamak da mümkündür.
Mesela Adam “ben müminim” diyor. Ama ilk emri, “oku” emrini saptırmaya çalışıp kafa bulandırıyor. Bir şey biliyormuş gibi konuşup zaman öldürüyor, sinir harbi yapıyor. Hele ki aynı kişi kurduğu 20 cümlede 10 defa da “tc” diyorsa bu çok belli olan bir dildir. Gelelim mümin olmasına... Aynı kişi bir hadisi şerif söylediğinde mesela “medine vesikası” dediğinde, “bu durumda Hz. Peygambere ne tavsiye verirdin?” diye bir tuzak soru sorulduğunda, hala bilmediği konuda ahkam kesiyorsa Mümin veya Müslüman olması ihtimali sıfırdır. Hz. Peygambere bugünün şartları ile tavsiye veren bir Müslüman? Mümkün mü? Bunlar yaşandı. Yaşadım.
Çok okumak yetmez... Önce temel bilgileri okumak gerekir. Önce usul bilmek gerekir. Ben biliyor muyum? Kesinlikle bilmiyorum. Sadece geliştirmeye çalışıyorum.
Politik jargon veya literatür veya o görüşe özel olan kullanılan kelime ve söylemlerden oluşan dil... Bunları duyarlı olmadan öğrenmek mümkün değildir.
Adam sinirlendi ve kızdığı anda bilinç altından gelen her iki cümleden birinde “sömürü, ezilen, emek” kelimelerini kullanıyorsa ona tuzak bir soru sorup ne derece Marksist olduğunu öğrenebilirsiniz. Mesela ben Das Kapital'i iki defa okumuş biri olarak “ama Das Kapital'de ilk yüzelli sayfa boyunca Engels'in zıddı bir emek ücret ilişkisi var” deyince önce, hiç o kitabı okumadığını anlarsın... Sonra boş bir sosyalist olduğunu. Fikir beyninden eyleme taşmış ve terörize olmuşsa, kesinlikle okumamıştır.
“Kerbala, Yezid...”
Sıralarsak... Bölücü, milliyetçi, devrimci, dinci ve bunların ulusal-uluslararası türevleri... Soyut anlamda bu başlıklar arasında çeşitlendirerek, etnik, ideal ve yapısal kimliklerini ortaya daha sonra koymak lazımdır.
FETÖ hem milliyetçi, hem dinci ve hem de uluslararası bir terör örgütüdür. PKK milliyetçi ve uluslararası bir terör örgütüdür. DAEŞ, dinci ve uluslararası bir terör örgütüdür. Bu bana ait örnek bir sınıflandırma ve çeşitlendirme... Biraz ayrıntıya girersek bunlar değişebilir. Özele bakarsak DAEŞ-İŞİD hiç de dinci terörist olmaya bilir.
Her terör örgütünün farklı klişeleri, sloganları ve terminolojileri vardır. Profesyonellik dereceleri bunu bilinç altında saklamaya çalışsa da, zaman zaman ve özellikle de zor da olsa kızdıklarında kendilerini açık etmektedirler. Bazen bu çok zor olmaktadır. Bazen de direk bir çomak sokarak kimliklerini ele verirler ve bu şekilde yakalamak da mümkündür.
Mesela Adam “ben müminim” diyor. Ama ilk emri, “oku” emrini saptırmaya çalışıp kafa bulandırıyor. Bir şey biliyormuş gibi konuşup zaman öldürüyor, sinir harbi yapıyor. Hele ki aynı kişi kurduğu 20 cümlede 10 defa da “tc” diyorsa bu çok belli olan bir dildir. Gelelim mümin olmasına... Aynı kişi bir hadisi şerif söylediğinde mesela “medine vesikası” dediğinde, “bu durumda Hz. Peygambere ne tavsiye verirdin?” diye bir tuzak soru sorulduğunda, hala bilmediği konuda ahkam kesiyorsa Mümin veya Müslüman olması ihtimali sıfırdır. Hz. Peygambere bugünün şartları ile tavsiye veren bir Müslüman? Mümkün mü? Bunlar yaşandı. Yaşadım.
Çok okumak yetmez... Önce temel bilgileri okumak gerekir. Önce usul bilmek gerekir. Ben biliyor muyum? Kesinlikle bilmiyorum. Sadece geliştirmeye çalışıyorum.
Politik jargon veya literatür veya o görüşe özel olan kullanılan kelime ve söylemlerden oluşan dil... Bunları duyarlı olmadan öğrenmek mümkün değildir.
Adam sinirlendi ve kızdığı anda bilinç altından gelen her iki cümleden birinde “sömürü, ezilen, emek” kelimelerini kullanıyorsa ona tuzak bir soru sorup ne derece Marksist olduğunu öğrenebilirsiniz. Mesela ben Das Kapital'i iki defa okumuş biri olarak “ama Das Kapital'de ilk yüzelli sayfa boyunca Engels'in zıddı bir emek ücret ilişkisi var” deyince önce, hiç o kitabı okumadığını anlarsın... Sonra boş bir sosyalist olduğunu. Fikir beyninden eyleme taşmış ve terörize olmuşsa, kesinlikle okumamıştır.
“Kerbala, Yezid...”
“Mustazaf, küresel zulüm, cihad...”
“Tc, kardeşlik, ezilenler...”
“Turan, Altaylar, Gök...”
Bunlar yıllara dayanan şekilde kimliğe işlenmiş, klişe sözlerden oluşan, ideolojiye göre kullanılan sloganların temelindeki kelimelerdir.
Her jargon veya literatür bazı ortak özellikler taşır. Kimliğe ait olan bir deolojik içerik vardır. Vaz geçemedikleri bir ilkesel dil ve üslup söz konusudur.
Mesela bir PKK'lı, onlardan olduğunu kabul ettiği zaman senin şu cümlene asla karşı çıkamaz: “Halkların devrimci duruşunu yaratacağız.” Bu cümlenin ne anlama gelip gelmediğini bilmelerinin hiç bir önemi yoktur.
Ya da şöyle... “Yaratmak” kelimesi geçince aklıma geldi. Takva ehli biri asla ve asla “yaratmak” fiilini Allah'tan başkası için kullanmaz. Bu çok farklı bir duyarlılıktır. FETÖ içindeki NATO'cular bunu çok kullanır.
Terörist litreratürün hemen hepsi, ilk girişte oldukça masum görünen çarpıtma ve yanıltmaca ile söze başlar. “Yani aslında bu konuda size katılıyorum da... “ diye başlayarak anlatılan bir örnek sizi tam tersi bir cephede düşünmeye zorlar.
Bu nedene ki bazen kullanılan dil sert olduğunda sinirlenmekte ve gerçek kimliklerini ortaya koyabilmektedirler. Bu nedenle ki bazen “geri zekalı, embesil” yakıştırmaları ile zorlama yaparım... Tabii biraz da ben sinirlenirim ama karşı tarafın bilinç altını da ancak böyle açık etmem mümkün olur.
Klişelerin, sloganların, mottoların hepsinin bir kimliği vardır. “All is well – herşey güzel olacak” diyen bir Amir Khan hayranı kesinlikle bir hümanizm adayıdır. İyi bir müslüman olması da mümkündür, iyi niyetli bir terörist olması da... Ama daha derinlerde herkesin birer kimliksel jargonu vardır.
Müslüman “Elhamdülillah” der... Kurani bir dili olur. Kuran'ın ilk muhatabı Hz. Peygamberin hayatına ve sözlerine o kitabın açıklaması olarak bakar. Bu izden giden alimlerin çalışmalarına saygı duyar. Duymayan varsa bilinsin ki bu yukarıdaki terörist literatürlerden birinin mankurtu olmuştur. Dikkatli olmak gerekir. Selam ve dua ile.
Bunlar yıllara dayanan şekilde kimliğe işlenmiş, klişe sözlerden oluşan, ideolojiye göre kullanılan sloganların temelindeki kelimelerdir.
Her jargon veya literatür bazı ortak özellikler taşır. Kimliğe ait olan bir deolojik içerik vardır. Vaz geçemedikleri bir ilkesel dil ve üslup söz konusudur.
Mesela bir PKK'lı, onlardan olduğunu kabul ettiği zaman senin şu cümlene asla karşı çıkamaz: “Halkların devrimci duruşunu yaratacağız.” Bu cümlenin ne anlama gelip gelmediğini bilmelerinin hiç bir önemi yoktur.
Ya da şöyle... “Yaratmak” kelimesi geçince aklıma geldi. Takva ehli biri asla ve asla “yaratmak” fiilini Allah'tan başkası için kullanmaz. Bu çok farklı bir duyarlılıktır. FETÖ içindeki NATO'cular bunu çok kullanır.
Terörist litreratürün hemen hepsi, ilk girişte oldukça masum görünen çarpıtma ve yanıltmaca ile söze başlar. “Yani aslında bu konuda size katılıyorum da... “ diye başlayarak anlatılan bir örnek sizi tam tersi bir cephede düşünmeye zorlar.
Bu nedene ki bazen kullanılan dil sert olduğunda sinirlenmekte ve gerçek kimliklerini ortaya koyabilmektedirler. Bu nedenle ki bazen “geri zekalı, embesil” yakıştırmaları ile zorlama yaparım... Tabii biraz da ben sinirlenirim ama karşı tarafın bilinç altını da ancak böyle açık etmem mümkün olur.
Klişelerin, sloganların, mottoların hepsinin bir kimliği vardır. “All is well – herşey güzel olacak” diyen bir Amir Khan hayranı kesinlikle bir hümanizm adayıdır. İyi bir müslüman olması da mümkündür, iyi niyetli bir terörist olması da... Ama daha derinlerde herkesin birer kimliksel jargonu vardır.
Müslüman “Elhamdülillah” der... Kurani bir dili olur. Kuran'ın ilk muhatabı Hz. Peygamberin hayatına ve sözlerine o kitabın açıklaması olarak bakar. Bu izden giden alimlerin çalışmalarına saygı duyar. Duymayan varsa bilinsin ki bu yukarıdaki terörist literatürlerden birinin mankurtu olmuştur. Dikkatli olmak gerekir. Selam ve dua ile.