"Türklük üst kimliktir" diyenler var. "Türklük" derken, yanında "millet" kelimesi de kullanılırsa belki katılırım... Ama "Türk olmak" herşeyden önce bir ırkın mensubu olmaktır. Nuh oğlu Yafes oğlu Türk'ün soyundan gelenlerin ırkı... Bu arada kesinlikle ve kesinlikle, "Türk olmak" dahil "saf bir ırk" kavramına inanmıyorum.
Peki "Kürtlük bir ırk değil, üst kimlik" dersem ne cevap verirsiniz? Lütfen cevaplarınız geri zekalı bir hamaset, acemice bir şovenizm veya kahvehane kültürü içermesin.
Şerefname'de şöyle yazar: "...yerler Arap, ...yerler Sasani, ... yerler İran, ...yerler Türk" diyerek hepsine Kürt der.
Minorsky, "Kürds" adlı kitabında "Kürt adı ile örtülen tabaka altında bir çok eski kavimlerin varlığı çıkar" diyor.
Bruinessen de aynı şeyi demektedir.
Bunları ben demiyorum... Bin yıl önce yukarıda adını zikrettiğim insanların hepsi böyle yazmışlar...
Arap tarihçi İbni Cübeyr şöyle der: "Mezopotamya dağlarında yaşayan kürt denen bu karma topluluk..."
"Kürt" kelimesi Arap ve Bizans tarihçilerce 800 yıllarından bu yana kullanılıyor.
"Kürdistan" kelimesi Süleymaniye ve Erbil çevresi için ilk defa Sultan Sencer tarafından kabul edilip kullanılmış ve özerk olarak tanınmış. Osmanlı döneminde de aynı uygulama devam etmiş...
Şimdi benim tanımım da şöyle...
Kürt veya Kürtlük, tarihin başından bu yana bu coğrafyada önce medeniyetler kurmuş egemenlerin ve aynı zamanda Asur, Babil, Urartur, Med, Pers, Arap ve Türklerden oluşan, iktidar sonrası sarp dağlara çekilmiş kalanları veya marjinalleridir.
En basit örnek... Diyarbakır yöresini yurt edinen Oğuzların en kıdemli boylarından sayılan Akkoyunlu hanedanı ve Selçuklu'ya sığınması kabul görmeyip Malatya'dan Hakkari'ye yayılan Harzemşahlar... Bugün tamamı Kürtleşmiş iki Türk devletinin Kürt olan halkıdır.
Yahu en basitinden, 1926 yılına kadar Bağdat'ta soy kütüğü tutulan şerefli seyyid sülalesi Geylaniler bile kendini "Kürt" olarak tanımlamaktadır.
Ya da Karadeniz'de Lazlar... Kimmeryalı Conan'ın amca çocuklarıdır.
Ve Kafkas ırkları... "Gürcü" dediğimiz Acar Türkleri... Veya "Türk" dediğimiz Müslüman Gürcüler...
Neyse mesele uzun hatta çok uzundur.
And veya millî yemin konusuna bir de böyle bakalım.
***
İstanbul Barosu başkanlık seçimlerinde bile tekme ve yumruklar konuşurken, biz burada Danıştay denen kurumdan geri zekalıca değil de, dahice bir karar mı bekliyoruz?
Peki "Kürtlük bir ırk değil, üst kimlik" dersem ne cevap verirsiniz? Lütfen cevaplarınız geri zekalı bir hamaset, acemice bir şovenizm veya kahvehane kültürü içermesin.
Şerefname'de şöyle yazar: "...yerler Arap, ...yerler Sasani, ... yerler İran, ...yerler Türk" diyerek hepsine Kürt der.
Minorsky, "Kürds" adlı kitabında "Kürt adı ile örtülen tabaka altında bir çok eski kavimlerin varlığı çıkar" diyor.
Bruinessen de aynı şeyi demektedir.
Bunları ben demiyorum... Bin yıl önce yukarıda adını zikrettiğim insanların hepsi böyle yazmışlar...
Arap tarihçi İbni Cübeyr şöyle der: "Mezopotamya dağlarında yaşayan kürt denen bu karma topluluk..."
"Kürt" kelimesi Arap ve Bizans tarihçilerce 800 yıllarından bu yana kullanılıyor.
"Kürdistan" kelimesi Süleymaniye ve Erbil çevresi için ilk defa Sultan Sencer tarafından kabul edilip kullanılmış ve özerk olarak tanınmış. Osmanlı döneminde de aynı uygulama devam etmiş...
Şimdi benim tanımım da şöyle...
Kürt veya Kürtlük, tarihin başından bu yana bu coğrafyada önce medeniyetler kurmuş egemenlerin ve aynı zamanda Asur, Babil, Urartur, Med, Pers, Arap ve Türklerden oluşan, iktidar sonrası sarp dağlara çekilmiş kalanları veya marjinalleridir.
En basit örnek... Diyarbakır yöresini yurt edinen Oğuzların en kıdemli boylarından sayılan Akkoyunlu hanedanı ve Selçuklu'ya sığınması kabul görmeyip Malatya'dan Hakkari'ye yayılan Harzemşahlar... Bugün tamamı Kürtleşmiş iki Türk devletinin Kürt olan halkıdır.
Yahu en basitinden, 1926 yılına kadar Bağdat'ta soy kütüğü tutulan şerefli seyyid sülalesi Geylaniler bile kendini "Kürt" olarak tanımlamaktadır.
Ya da Karadeniz'de Lazlar... Kimmeryalı Conan'ın amca çocuklarıdır.
Ve Kafkas ırkları... "Gürcü" dediğimiz Acar Türkleri... Veya "Türk" dediğimiz Müslüman Gürcüler...
Neyse mesele uzun hatta çok uzundur.
And veya millî yemin konusuna bir de böyle bakalım.
***
İstanbul Barosu başkanlık seçimlerinde bile tekme ve yumruklar konuşurken, biz burada Danıştay denen kurumdan geri zekalıca değil de, dahice bir karar mı bekliyoruz?