Neden şimdi ve neden Recep Tayyip Erdoğan?
Türk siyasi tarihinin yüz karası olarak duran, 1977 seçimlerinin meşhur 11'ler olayı vardı. Güneş Motel olayı olarak da bilinen.
Tarih tekerrürden ibarettir denir ya, aynen öyle oldu. Belki boyutları biraz büyüdü, sayıları 15 oldu ama hiç arlanmadan ve sıkılmadan göğüslerini gere gere, merdi kıpti şecaatin arzedip sirkatini söylercesine, aynısını yaptılar.
Artık yeni dönemde bunları beklemiyoruz. Yeni sistemde, karanlık kapılar ardındaki pazarlıklar değil, millet ne diyorsa o irade iktidarda olacaktır.
Son 15 yılda Türkiye ortalama yüzde 5,8 büyüdü. Bu neyi ifade eder? Şunu bilelim... İkinci dünya savaşından sonra Japonya ve Almanya da aynı oranda büyüme sürdürmüştü.
Birinci Dünya Savaşı... Sahi niye çıkmıştı? Ya da şöyle düşünelim, o sebeplerden çok daha ileri derece olaylar bugün olmuyor mu?
Şu günlerde, Avrupa'da kukla Macron'dan başkasının sesi çıkmıyor.
Çünkü...
İngiltere, AB ayrılık hesaplaşmasında...
Almanya, koalisyon kurma derdinde...
İtalya, yine koalisyon uzlaşmalarında...
İspanya, malum, Katalanlar...
Sırbistan mı? Geçen hafta orada, Sancak'ta, Novi Pazar'da mehter takımımız davullara vururken, "Türkler Geliyor" dedi... Çaldı... Herkesçe alkışlandı. Canlı yayınlandı. Sırp Başbakanı "dünyada örnek alınacak tek lider Erdoğan'dır" dedi. Dost görünüp övgü yapan, yalakalıkta tavan yapan çok olur; önemli olan bu sözü düşmana söyletmektir...
Özbekistan'a gittik. Stratejik bir noktada ve bütün Asya devletleri ile komşu. Doğal kaynak zengini. Ama milli geliri 1600 dolar... 25 anlaşmayı aynı anda imzaladık.
Herkes çalışacak ve işini iyi yapacak. Henüz laf ile yürüyen peynir gemisi icad edilmedi. Artık Ortodoks kilisesi, Ermeni kilisesi Papazlar da "inşallah maşallah" diyor.
Sosyal medyada hamaset ile yürümez bu iş... Orada da proje üretilmeli.
Yeni sistemde bürokrasi artık tarihte kalmalı... Bürokrasi denen yapı, Türkiye'nin büyümesini en az yüzde 2 oranında engellemektedir. Bize "ben yapamam" diye, yatırımlara imza atmaktan korkan bürokratlar lazım değildir. Talimat verildiyse yapılacak. Ama adam "filanca da onaylasın" diyor... Bir imza, bir yıl bekliyor masasında...
Yeni sistem, istikrarın sistemi olacaktır. Ekonomik gelişmemizin önündeki engelleri aşmamız kolaylaşacaktır. Ekonomik istikrar, istiklaldir.
Gençlik ilk defa bir sistem değişikliği ile muhatap olacaktır. Bu onlara heyecan verecektir. Gençlerin eleştirel bakış açısı ile siyaset içinde yer almaları yeni sistem ile olacaktır.
Uzlaşma olacaktır. En azından yüzde 51 uzlaşacaktır. Eskiden olduğu gibi, yüzde 20 oy alan birileri, yüzde 10 oy alan birileri ile kapalı kapılar ardında, karanlık pazarlıklar yapmayacaktır.
Türkiye'nin küresel güç olması, başkalarında olmayan bir gücümüzün var olmasına bağlıdır. Başkalarına asgari düzeyde ihtiyacımız olmalıdır. Bu da herkesin işini iyi yapmasından geçer.
Darbeciler, her zaman için bir zemin hazırlığı peşindedirler. İktidara süngü ile gelebilirler ama süngü üzerinde oturulmuyor işte... Bu zemini onlara vermemeliyiz.
Bu seçim, Türkiye ve dünya için bugüne kadar yapılan seçimlerin hepsinden önemlidir.
Şöyle düşünelim... İyi ki, başımızda bir Recep Tayyip Erdoğan var... Ya bir de olmasaydı. Ahvalimiz nasıl olurdu? Kim ne yapardı?
Şimdi ne yapacağımızı biliyoruz.
Selam ve dua ile...
(NOT: Yazının büyük bir bölümü Necmeddin Bilal Erdoğan Beyin, 6 Mayıs 2018 Vuslat Platformu kahvaltı programı konuşmasından alıntıdır.)
Türk siyasi tarihinin yüz karası olarak duran, 1977 seçimlerinin meşhur 11'ler olayı vardı. Güneş Motel olayı olarak da bilinen.
Tarih tekerrürden ibarettir denir ya, aynen öyle oldu. Belki boyutları biraz büyüdü, sayıları 15 oldu ama hiç arlanmadan ve sıkılmadan göğüslerini gere gere, merdi kıpti şecaatin arzedip sirkatini söylercesine, aynısını yaptılar.
Artık yeni dönemde bunları beklemiyoruz. Yeni sistemde, karanlık kapılar ardındaki pazarlıklar değil, millet ne diyorsa o irade iktidarda olacaktır.
Son 15 yılda Türkiye ortalama yüzde 5,8 büyüdü. Bu neyi ifade eder? Şunu bilelim... İkinci dünya savaşından sonra Japonya ve Almanya da aynı oranda büyüme sürdürmüştü.
Birinci Dünya Savaşı... Sahi niye çıkmıştı? Ya da şöyle düşünelim, o sebeplerden çok daha ileri derece olaylar bugün olmuyor mu?
Şu günlerde, Avrupa'da kukla Macron'dan başkasının sesi çıkmıyor.
Çünkü...
İngiltere, AB ayrılık hesaplaşmasında...
Almanya, koalisyon kurma derdinde...
İtalya, yine koalisyon uzlaşmalarında...
İspanya, malum, Katalanlar...
Sırbistan mı? Geçen hafta orada, Sancak'ta, Novi Pazar'da mehter takımımız davullara vururken, "Türkler Geliyor" dedi... Çaldı... Herkesçe alkışlandı. Canlı yayınlandı. Sırp Başbakanı "dünyada örnek alınacak tek lider Erdoğan'dır" dedi. Dost görünüp övgü yapan, yalakalıkta tavan yapan çok olur; önemli olan bu sözü düşmana söyletmektir...
Özbekistan'a gittik. Stratejik bir noktada ve bütün Asya devletleri ile komşu. Doğal kaynak zengini. Ama milli geliri 1600 dolar... 25 anlaşmayı aynı anda imzaladık.
Herkes çalışacak ve işini iyi yapacak. Henüz laf ile yürüyen peynir gemisi icad edilmedi. Artık Ortodoks kilisesi, Ermeni kilisesi Papazlar da "inşallah maşallah" diyor.
Sosyal medyada hamaset ile yürümez bu iş... Orada da proje üretilmeli.
Yeni sistemde bürokrasi artık tarihte kalmalı... Bürokrasi denen yapı, Türkiye'nin büyümesini en az yüzde 2 oranında engellemektedir. Bize "ben yapamam" diye, yatırımlara imza atmaktan korkan bürokratlar lazım değildir. Talimat verildiyse yapılacak. Ama adam "filanca da onaylasın" diyor... Bir imza, bir yıl bekliyor masasında...
Yeni sistem, istikrarın sistemi olacaktır. Ekonomik gelişmemizin önündeki engelleri aşmamız kolaylaşacaktır. Ekonomik istikrar, istiklaldir.
Gençlik ilk defa bir sistem değişikliği ile muhatap olacaktır. Bu onlara heyecan verecektir. Gençlerin eleştirel bakış açısı ile siyaset içinde yer almaları yeni sistem ile olacaktır.
Uzlaşma olacaktır. En azından yüzde 51 uzlaşacaktır. Eskiden olduğu gibi, yüzde 20 oy alan birileri, yüzde 10 oy alan birileri ile kapalı kapılar ardında, karanlık pazarlıklar yapmayacaktır.
Türkiye'nin küresel güç olması, başkalarında olmayan bir gücümüzün var olmasına bağlıdır. Başkalarına asgari düzeyde ihtiyacımız olmalıdır. Bu da herkesin işini iyi yapmasından geçer.
Darbeciler, her zaman için bir zemin hazırlığı peşindedirler. İktidara süngü ile gelebilirler ama süngü üzerinde oturulmuyor işte... Bu zemini onlara vermemeliyiz.
Bu seçim, Türkiye ve dünya için bugüne kadar yapılan seçimlerin hepsinden önemlidir.
Şöyle düşünelim... İyi ki, başımızda bir Recep Tayyip Erdoğan var... Ya bir de olmasaydı. Ahvalimiz nasıl olurdu? Kim ne yapardı?
Şimdi ne yapacağımızı biliyoruz.
Selam ve dua ile...
(NOT: Yazının büyük bir bölümü Necmeddin Bilal Erdoğan Beyin, 6 Mayıs 2018 Vuslat Platformu kahvaltı programı konuşmasından alıntıdır.)