Avrupa'daki en nankör ve en kompleksli devletlerden biri de Fransa'dır. Halk olarak değil, devleti yönetenler olarak... Genelde varoşlarında hızla artan ve yüzde 20'leri bulan İslam yanında, Hristiyan nüfusun da yarısı, ateizm veya deizme yönelmiştir.
Anaokuluna Fransa'da gitmiş, ilkokula Fransa'da başlamış biriyim. İlkokulun ilk günlerinde her gün 5-6 kişinin bana saldırmasını, zaman zaman da yediğim dayağı hiç unutmadım... Pes de etmedim. Ta ki, sınıfta da devam eden bir kavga sonunda birinin gözüne kalem sokmuştum. Haliyle olay büyüdü. Polis nezaretinde eve, anneme geldiler. Kilisede rehabilitasyon imzası aldılar. Annemin suçu yoktu bunda. Türkçe okuma yazması yoktu ki, Fransızcası olsun; tercüman bendim.
Ermeni diye Türk düşmanı bir milletin varlığını o yıllarda öğrenmiştim. Daha sonra ise bu Ermenilerin, Fransa'nın Türkiye'ye dair dış politikasını oluşturduğunu gördüm. O bir zamanlar İspanya, Almanya-Avusturya ve İngiltere'ye karşı hamisi olduğumuz Fransa, bu gün tam da var oluşunun mimarı ülkeye karşı, ekmek yediği kaba pisleyen kişiyi oynuyor.
Özetle Fransa bugün de, Suriye'de ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'den rol kapma peşinde. Suriye'de PKK'nın hakim olduğu bölgelerde "terörle mücadele" amaçlı askeri üsleri var.
Güney Kıbrıs’taki hava ve deniz üslerini daimi kullanma anlaşmasını daha yeni yaptı.
Ah Ecevit ah... Yeri gelmişken baklayı ağızdan çıkartmak şart oldu. Kıbrıs Harekatını durduran, adanın tamamının alınmasını engelleyen seni ve seni Kıbrıs Fatihi bilen geri zekalıları nereye koyacağız? Bilemiyorum.
Neyse...
İşte bu Fransa, Rumların istediği sondaj ve deniz trafiğinin güvenliğini de üstlendi. Bu güvenlik tehdidi elbette ki Mart 2018'de Doğu Akdeniz 10. Parselden Rum ve İsrail'i kovan Türkiye'ye karşı. 6. Filo da aynı tarihlerde bu amaçla yola çıkmıştı. Ancak ABD, Afrin'de gücümüzü gördü ve karşımızda rezil olup itibarını beş paralık etmek istemiyor. Şimdi bizimle anlaşma yolunda...
Kıbrıs Rum kesiminde ayrıca ABD, İngiltere ve İsrail'in de deniz ve hava üsleri var.
Bu güçlere birileri gibi arkalarını dayayan Rumlar, Doğu Akdeniz'i 13 parçaya ayırdı ve şimdilik 8'ini büyük petrol şirketlerine kiraya verdi. Tabii biz devlet olarak, bu anlaşma ve hesapların hiç birini tanımıyoruz. Seçim öncesi Lozan Galiplerinin parti müdürü Kılıçdaroğlu AB müzakerelerinde masada bekleyen bu anlaşmazlıkları kabul ettiğini söylese de, Türkiye kesin kararlı. 12 mil sınırlarımızı açıkladık. Gerekçemiz de, İsrail'in Mavi Marmara müdahalesindeki karasuları gerekçesi ile aynı.
Yakın zamanda, Rum, Fransız, İtalyan ve İsrail ortaklığı Antalya açıklarındaki 6. Parselde sondaj planlıyorlar.
Ne olur veya olabilir? Yine korkacaklar ve yine kaçacaklar.
Fransa batık bir ülke. Son çırpınışlarını, son hamlelerini yapıyor. Ürettiği mal ve hizmet toplamı 3 trilyon doların biraz altında. 40 milyar dolar savunma bütçesi var. Kabul ediyorum ki, büyük rakamlar... Ama 3 trilyon dolar sadece kamu borcu var. Özel borç hesabı ayrı konu.
Bu şu demek, Fransa'nın bu borcu kime ise patronu da odur. Bu aklımızın bir köşesinde dursun.
Ayrıca son 10 yıldır, can simidi olan, varlığını ikame ettirdiği kuzeybatı Afrika ülkeleri de elinden çıkıyor. Cezayir'de iç savaş tehdidi devam ediyor. Mali'de çok kayıplar verdi, veriyor. Savaş oldukça şiddetli devam ediyor ve ülkenin yarısı elinden çıktı. İkinci Afganistan bataklığı oldu.
Kamerun, Fildişi Sahili ve Burkina Faso gibi ülkeler artık yüzünü Türkiye'ye döndü, dönüyor. Fransa, daha yeni buralardaki varlığını ikame ettirebilmek için yüzde 10 civarında askeri bütçe onaylattı. Ama boşuna... Afrika'da her gün biraz daha kaybediyor.
Kağıt üzerinde ve internet aleminde de olsa, bir zamanlar Fildişi Sahili Türk Ticaret Odası oluşumunun İstanbul temsilcisi olarak da takip ettiğim bildiğim durumlar, bağlantılar var. Şimdi üstelik Türk girişimciler daha özgür. Eskisi gibi arkasına bütün küresel güçleri almış ama Türk görünen şeytanî TUSKON gibi Fetoşcu takozlar da yok...
Kısacası... Fransa kaşınıyor ve kaşıyacağız gibi görünüyor. Fensurna alel kavmil kafirin... Selam ve dua ile.
Anaokuluna Fransa'da gitmiş, ilkokula Fransa'da başlamış biriyim. İlkokulun ilk günlerinde her gün 5-6 kişinin bana saldırmasını, zaman zaman da yediğim dayağı hiç unutmadım... Pes de etmedim. Ta ki, sınıfta da devam eden bir kavga sonunda birinin gözüne kalem sokmuştum. Haliyle olay büyüdü. Polis nezaretinde eve, anneme geldiler. Kilisede rehabilitasyon imzası aldılar. Annemin suçu yoktu bunda. Türkçe okuma yazması yoktu ki, Fransızcası olsun; tercüman bendim.
Ermeni diye Türk düşmanı bir milletin varlığını o yıllarda öğrenmiştim. Daha sonra ise bu Ermenilerin, Fransa'nın Türkiye'ye dair dış politikasını oluşturduğunu gördüm. O bir zamanlar İspanya, Almanya-Avusturya ve İngiltere'ye karşı hamisi olduğumuz Fransa, bu gün tam da var oluşunun mimarı ülkeye karşı, ekmek yediği kaba pisleyen kişiyi oynuyor.
Özetle Fransa bugün de, Suriye'de ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'den rol kapma peşinde. Suriye'de PKK'nın hakim olduğu bölgelerde "terörle mücadele" amaçlı askeri üsleri var.
Güney Kıbrıs’taki hava ve deniz üslerini daimi kullanma anlaşmasını daha yeni yaptı.
Ah Ecevit ah... Yeri gelmişken baklayı ağızdan çıkartmak şart oldu. Kıbrıs Harekatını durduran, adanın tamamının alınmasını engelleyen seni ve seni Kıbrıs Fatihi bilen geri zekalıları nereye koyacağız? Bilemiyorum.
Neyse...
İşte bu Fransa, Rumların istediği sondaj ve deniz trafiğinin güvenliğini de üstlendi. Bu güvenlik tehdidi elbette ki Mart 2018'de Doğu Akdeniz 10. Parselden Rum ve İsrail'i kovan Türkiye'ye karşı. 6. Filo da aynı tarihlerde bu amaçla yola çıkmıştı. Ancak ABD, Afrin'de gücümüzü gördü ve karşımızda rezil olup itibarını beş paralık etmek istemiyor. Şimdi bizimle anlaşma yolunda...
Kıbrıs Rum kesiminde ayrıca ABD, İngiltere ve İsrail'in de deniz ve hava üsleri var.
Bu güçlere birileri gibi arkalarını dayayan Rumlar, Doğu Akdeniz'i 13 parçaya ayırdı ve şimdilik 8'ini büyük petrol şirketlerine kiraya verdi. Tabii biz devlet olarak, bu anlaşma ve hesapların hiç birini tanımıyoruz. Seçim öncesi Lozan Galiplerinin parti müdürü Kılıçdaroğlu AB müzakerelerinde masada bekleyen bu anlaşmazlıkları kabul ettiğini söylese de, Türkiye kesin kararlı. 12 mil sınırlarımızı açıkladık. Gerekçemiz de, İsrail'in Mavi Marmara müdahalesindeki karasuları gerekçesi ile aynı.
Yakın zamanda, Rum, Fransız, İtalyan ve İsrail ortaklığı Antalya açıklarındaki 6. Parselde sondaj planlıyorlar.
Ne olur veya olabilir? Yine korkacaklar ve yine kaçacaklar.
Fransa batık bir ülke. Son çırpınışlarını, son hamlelerini yapıyor. Ürettiği mal ve hizmet toplamı 3 trilyon doların biraz altında. 40 milyar dolar savunma bütçesi var. Kabul ediyorum ki, büyük rakamlar... Ama 3 trilyon dolar sadece kamu borcu var. Özel borç hesabı ayrı konu.
Bu şu demek, Fransa'nın bu borcu kime ise patronu da odur. Bu aklımızın bir köşesinde dursun.
Ayrıca son 10 yıldır, can simidi olan, varlığını ikame ettirdiği kuzeybatı Afrika ülkeleri de elinden çıkıyor. Cezayir'de iç savaş tehdidi devam ediyor. Mali'de çok kayıplar verdi, veriyor. Savaş oldukça şiddetli devam ediyor ve ülkenin yarısı elinden çıktı. İkinci Afganistan bataklığı oldu.
Kamerun, Fildişi Sahili ve Burkina Faso gibi ülkeler artık yüzünü Türkiye'ye döndü, dönüyor. Fransa, daha yeni buralardaki varlığını ikame ettirebilmek için yüzde 10 civarında askeri bütçe onaylattı. Ama boşuna... Afrika'da her gün biraz daha kaybediyor.
Kağıt üzerinde ve internet aleminde de olsa, bir zamanlar Fildişi Sahili Türk Ticaret Odası oluşumunun İstanbul temsilcisi olarak da takip ettiğim bildiğim durumlar, bağlantılar var. Şimdi üstelik Türk girişimciler daha özgür. Eskisi gibi arkasına bütün küresel güçleri almış ama Türk görünen şeytanî TUSKON gibi Fetoşcu takozlar da yok...
Kısacası... Fransa kaşınıyor ve kaşıyacağız gibi görünüyor. Fensurna alel kavmil kafirin... Selam ve dua ile.