Nerede yazıyordu, hatırlamıyorum.
Bir Fransız Avukata mal edilen şöyle bir söz vardı:
"Siz bana yarım sayfalık bir ifade alın... Ben ondan idam kararı çıkartırım."
İnsafsız bulmayın, daha beteri de var...
Afganistan temalı bir Norveç dizisinde dinlediğim bir replik:
"Amerikalılar mı? Onlar önce öldürür sonra yargılar."
Batı düşüncesindeki bu iç çatışma, şeytani bir zeka ve güçlü bir despotlukla harmanlanmıştır. Sömürülen kaynaklar kaybedildikçe bu iç çatışmanın aktörleri daha da hırçınlaşmaktadır.
Ortaokul yıllarında okuduğum ve sonra lise bitince tekrar gözden geçirdiğim bir kitap vardır: Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler... Ve oradaki bir ifade:
"Çağın gözüyle İslâm'a değil, İslâm'ın gözüyle çağa bakmak..."
Bir slogan olarak hep söyleriz ve dilimizdedir.
İslâm'ın gözüyle çağa veya zamana nasıl bakılır?
Bu konuyu "İslâm'da Sosyal Adalet" konusunu etraflıca kurcalayan Seyyid Kutub şöyle açıklıyor:
"En güzel sözleri söyleyen bir hatip, en başarılı projeleri gerçekleştiren bir lider veya en gerekli icatları yapan bir alim de olsan; müreffeh bir sosyal adaletin değer olarak yaşandığı küçük bir mahalle kadar hakiki İslâm'ı anlatamaz ve tanıtamazsın."
Buna bir örnek gösterebilir miyiz? İnşallah, diyelim...
Emri bil maruf ve nehyi anıl münker... Emri bil maruf iyiliği emretmek değildir. "Emr" yapılarak tavsiye edilendir. Maruf, meşru olarak iyi bilinen... Nehy de, uzaklaştırmak ve kötülemektir. Kötülüğü kötülemek...
Sonra... İnsan zamana bakamaz. Çağın hükmünü vermek her insanın harcı değildir. Herkes Yunus değildir; olamaz ve olmamalı da...
Bakmak, görmek ve anlamak ta değildir. Sefer ile sorumluyuz ve zafer ise Allah'ın takdiridir. Layık isek, bizi bulacaktır.
Gazali, zamanında Ömer Hayyam'ı anlamayıp eleştirenler için şöyle demiştir:
"Güneş tutulmasını veya ay tutulmasını hesaplayan; ne kadar süreceğini öngörebilecek kadar bu konuya çalışmış; bu konudaki tüm verileri incelemiş, birisine...
'Bunlar dine aykırıdır' derseniz...
Onun dine inancını zayıflatırsınız.
Dine daha büyük zarar, dinin sistemli çalışan düşmanlarından çok sistemsiz, usule uygun olmadan çabalayan taraftarından gelir.
Atasözünün dediği gibi, akıllı düşman cahil dosttan iyidir."
Burada "cahillik" kavramı da sanki bir açıklama istemektedir... Cahil, bilmeyen değildir. Doğru olanı kabul etmemekte ısrar edendir; doğru olanı araştırmayandır. Hucurat Süresi, altıncı ayet kulağımıza küpe olmalıdır.
Kısaca...
Yolcu, yola tabidir. Muzaffer olmayı istemek yetmez, layık olmayana zafer mukadder olmaz.
Önümüzdeki kısa seçim sürecinde yol haritamız, HAKK üzere olmalıdır.
Zulüm, yalan, yanlış ve haksızlık kimden gelirse karşısında olmalıyız. Eğer ki düşmana (mesela CHP'ye) benzeyeceksek bu seçimi kaybedelim. Çünkü o vakit, mağlubiyeti kazanmış olacağız. Emeklerimizin, alınterimizin ve inancımızın karşılığı bir bataklık olmamalıdır.
Taşımaya namzet olduğumuz sancağın gölgesi kutsaldır, kirletmeyelim.
Selam ve dua ile...
Bir Fransız Avukata mal edilen şöyle bir söz vardı:
"Siz bana yarım sayfalık bir ifade alın... Ben ondan idam kararı çıkartırım."
İnsafsız bulmayın, daha beteri de var...
Afganistan temalı bir Norveç dizisinde dinlediğim bir replik:
"Amerikalılar mı? Onlar önce öldürür sonra yargılar."
Batı düşüncesindeki bu iç çatışma, şeytani bir zeka ve güçlü bir despotlukla harmanlanmıştır. Sömürülen kaynaklar kaybedildikçe bu iç çatışmanın aktörleri daha da hırçınlaşmaktadır.
Ortaokul yıllarında okuduğum ve sonra lise bitince tekrar gözden geçirdiğim bir kitap vardır: Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler... Ve oradaki bir ifade:
"Çağın gözüyle İslâm'a değil, İslâm'ın gözüyle çağa bakmak..."
Bir slogan olarak hep söyleriz ve dilimizdedir.
İslâm'ın gözüyle çağa veya zamana nasıl bakılır?
Bu konuyu "İslâm'da Sosyal Adalet" konusunu etraflıca kurcalayan Seyyid Kutub şöyle açıklıyor:
"En güzel sözleri söyleyen bir hatip, en başarılı projeleri gerçekleştiren bir lider veya en gerekli icatları yapan bir alim de olsan; müreffeh bir sosyal adaletin değer olarak yaşandığı küçük bir mahalle kadar hakiki İslâm'ı anlatamaz ve tanıtamazsın."
Buna bir örnek gösterebilir miyiz? İnşallah, diyelim...
Emri bil maruf ve nehyi anıl münker... Emri bil maruf iyiliği emretmek değildir. "Emr" yapılarak tavsiye edilendir. Maruf, meşru olarak iyi bilinen... Nehy de, uzaklaştırmak ve kötülemektir. Kötülüğü kötülemek...
Sonra... İnsan zamana bakamaz. Çağın hükmünü vermek her insanın harcı değildir. Herkes Yunus değildir; olamaz ve olmamalı da...
Bakmak, görmek ve anlamak ta değildir. Sefer ile sorumluyuz ve zafer ise Allah'ın takdiridir. Layık isek, bizi bulacaktır.
Gazali, zamanında Ömer Hayyam'ı anlamayıp eleştirenler için şöyle demiştir:
"Güneş tutulmasını veya ay tutulmasını hesaplayan; ne kadar süreceğini öngörebilecek kadar bu konuya çalışmış; bu konudaki tüm verileri incelemiş, birisine...
'Bunlar dine aykırıdır' derseniz...
Onun dine inancını zayıflatırsınız.
Dine daha büyük zarar, dinin sistemli çalışan düşmanlarından çok sistemsiz, usule uygun olmadan çabalayan taraftarından gelir.
Atasözünün dediği gibi, akıllı düşman cahil dosttan iyidir."
Burada "cahillik" kavramı da sanki bir açıklama istemektedir... Cahil, bilmeyen değildir. Doğru olanı kabul etmemekte ısrar edendir; doğru olanı araştırmayandır. Hucurat Süresi, altıncı ayet kulağımıza küpe olmalıdır.
Kısaca...
Yolcu, yola tabidir. Muzaffer olmayı istemek yetmez, layık olmayana zafer mukadder olmaz.
Önümüzdeki kısa seçim sürecinde yol haritamız, HAKK üzere olmalıdır.
Zulüm, yalan, yanlış ve haksızlık kimden gelirse karşısında olmalıyız. Eğer ki düşmana (mesela CHP'ye) benzeyeceksek bu seçimi kaybedelim. Çünkü o vakit, mağlubiyeti kazanmış olacağız. Emeklerimizin, alınterimizin ve inancımızın karşılığı bir bataklık olmamalıdır.
Taşımaya namzet olduğumuz sancağın gölgesi kutsaldır, kirletmeyelim.
Selam ve dua ile...
