Teori ne demek? biliyorsunuzdur... Bir olay hakkındaki, net olarak ispat edilemeyen olayları açıklamak için üzerinde çalışma yapılabilecek düşünceler sistemidir. Darwin'in evrim teorisi gibi.

"Şimdiden söylüyorum, Cemal Kaşıkçı olayı daha çok büyüyecek, mevzu önemli" diyeli 6 gün kadar oldu ve olay hergün biraz daha büyüyor.

Olayı en başından almazsak konuyu iyi kavramak mümkün olmayabilir. Ta 1975 yılına... Kıbrıs Harekatı sonrası ABD'nin bize silah ambargosu uyguladığı yıllardan konuya bakmak lazımdır.

O yıllarda bir Adnan Kaşıkçı vardı... Adı silah kaçakçısına çıkmıştı. Aslında yaptığı iş, Kaddafi'nin bize hibe ettiği silahları gemisi ile Türkiye'ye getirmekti. Bu konuda bağlantıları Erbakan yapmıştı... O zamanki istihbari ilişkiler bugüne kadar geldi.

İşte Suudi Konsolosluğunda kaybolan Cemal Kaşıkçı, bu adı silah kaçakçısına çıkan Adnan Kaşıkçı'nın yeğeni. Aile istihbarat ile ilşkilerini hiç kesmedi. Cemal Kaşıkçı, Suudi istihbaratına danışmanlık da yaptı. Ta ki Prens Muhammed Salman yönetime el koyuncaya kadar.

İşin bir de Washington Post boyutu var. Küresel sermayenin özellikle de siyonist cephesinin temsilcisi sayılan bir gazete...

Küresel sermaye demişken, menfaat birliğinden dolayı tek kişiden ve aileden bahseder gibi konuya girdiğime bakmayın. ABD içinde Siyonist ve Evangelist cephe, Çin, Almanya, AB, Vatikan ve Kraliçe cepheleri hepsi ayrı hesaplar yapabilir.

Cemal Kaşıkçı son iki yıldır gazetedeki yazılarında, ABD adına CİA ve İsrail adına da Mossad'ın ortadoğu üzerindeki operasyonlarından ve planlarında bazı ipuçları vermişti. Bu ilişkilerdeki Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri rollerinden de can sıkıcı şekilde bahsetmişti. Belki birçoğumuzun bildiği bilgilerdi ama bu sözler Washington Post bünyesinde gündeme gelince başka oluyordu. Çünkü Amerikan halkının büyük çoğunluğu aptal ve geri zekalı benmerkezci bir kibire sahiptir. Genelde sadece kendine inanır. Kendileri dışındaki dünya ne derse desin umurlarında olmaz.

Sonuç olarak olayın birden fazla yönü var. Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi için bir çok gerekçe olabilir. Bir Türk ile evlenmesi için neden ABD'deki konsolosluk yeterli değil de Türkiye'ye gönderiliyor? Ve madem Türkiye, o zaman neden İstanbul?

Sorular çok...

Bu iş Suudi vizyonunu fazlası ile aşan bir zeka içeriyor. Suudi Konsolosluğu ancak taşeron olabilir. ABD için Suudileri biraz daha sıkıştırmak gerekiyordu. Göreceksiniz, bu işin en fazla peşinde olan ülke ABD olacak... Sonunda da Suudilerden önemli miktarda bir para koparacak. Bütün olay bu...

Aynı İran'daki Molla Devrimi sonrası, Şah Rıza Pehlevi'nin yurt dışındaki bütün mal varlığına el konulması gibi... Çok ciddi boyutta İran mülküne ve hesaplarına el konulmuştu. Mesela Mercedes-Benz hisselerinin yüzde 40'ı Şah'a aitti ve Almanya bu hisseleri kamulaştırmış, daha sonra da özelleştirmişti. İsviçre bankalarındaki hesapların ne olduğu ise hala bilinmiyor. Yüz milyarlarca dolarlar söz konusu... Bu defa da aynısı olacak görünüyor.

Bu kurguyu görmek için dahi olmak gerekmiyor. İngiltere – Fransa Yüzyıl savaşlarından sonra her iki ülkeyi de borçlandıran aile, bunu daha sonra onlarca defa yaptı. Napolyon'un seferlerini finanse edip ülkeye el koymalarından, Osmanlı'nın parçalanmasını müteakip petrol havzalarına el koymaya kadar hepsi bir plan dahilinde olmuştu. Kenndy'nin Merkez Bankasına para basma haklarını ellerinden aldıktan sonra suikaste uğraması elbette ki tesadüf değildi. Bu olayın Türkiye'de olması da tesadüf değil. Pastör Brunson olayı için malzemeler bitmek üzere iken ve hemen mahkeme öncesi bu olayın olması da ayrıca düşündürücü.

ABD bütçesinin 3 trilyon dolardan fazla açığı var. Paralı askerlerine ödeme yapamıyor. Afganistan'da hezimet üzerine hezimet yaşıyor. Afrin'de taşeronlarının ne kadar başarısız olduğunu gördü. İŞİD-DAEŞ balonu tutmadı. Suudiler, selefi güçler kanalı ile bölgeye daha fazla yatırım yapmazlarsa, Ortadoğu'daki avantajlarını kaybedecek...

Kısaca ABD, bölgedeki Türkiye – Rusya işbirliğine karşı mağlup olmayı hazmedememiş ve çıkış yolu aramaktadır. Ekonomik saldırılar da püskürtülmüşse yapacak tek şey vardır... Kaos üretmek. Çünkü kendilerini güçlü hissedenler, düzensizlikten beslenir. Çünkü düzen doğar, büyür ve ölür, alışkanlıklara tabidir. Çünkü kurt sisli havayı sever.

Ve her kaos, küçük bir kayığın üzerine gelen dev bir dalga gibidir; karşı koymak için küreklere asılmak ve sağlam bir yüreğe sahip olmak gerekir.