Her zaman değil bazen, kangren olmuş önemli bir konu hakkında yazacağım zaman, öncelikle akşam ve sabah, haber dinlemem, yorum okumam... Araştırma kitabı varsa elimde, roman okumaya, roman okuyorsam mesela tefsir okumaya geçerim.

Bunu neden yapıyorum? Yanlış algının bildiklerimi dejenere etmesinden kaçıyorum.

Kadın - erkek ilişkileri hariç hangi konuda sorunuz varsa, anında en azından bir yönlendirme cevabım olur. Yani hemen her konuda bir ön yargım her zaman vardır. Bu ön yargı ancak bilgi ilavesi ile değişir. Algı ile bilgi birbirine karışmışsa sağlıklı fikir oluşmaz. Bu bilinç altı bilgisi ayda ortalama 15 kitap okumadan kolay olmuyor. Ama algı... Algılar aynen virüs gibi...

Mesela bir haber:

18 Ağustos 1994... Şırnak, Balveren Köyü. PKK köy bastı, 4 köylüyü öldürdü.

Bu haber gerçek. Ama olay gerçek mi? Kim gördü? Mesela ben o gece o köyü tutan tepedeydim. Köye giren PKK kılığındaki itirafçı ve özel harekatçıların güvenliğini alan timlerden birinin başındaydım. Hiç de gazetede yazdığı gibi olmadı.

Ya da bir başka haber... 2002 yılı. Çuval olayının hemen üç gün öncesi. CIA bölge koordinatör yardımcısı öldürülmüştü. İnternette boşuna aramayın. İsmi bile silindi. Öyle biri sanki hiç olmadı. Ama bu nedenle Türk askerleri üç gün boyunca kovalandı, kuşatıldı ve başlarına çuval geçirildi.

Doğrusu ve haberin tam hali bu.

Ya da bir köşe yazısı. Yazarının hiç haberinin olmadığı asistanların hazırladıkları makaleler. Bir veya iki değil. Ya da bu durumun başka bir boyutuna bakarsak... Bu ülkede öğrenci sınav cevaplarını makale olarak yayınlayan binlerce akademisyen saymak mümkündür.

Düşünce, söze dökme ve algı yönlendirme... Hepsinin bir sistematiği var. Duvarın dört tarafından da aynı pis koku gelirse o kokuyu normal sanırsınız. Algı da böyledir.

Ya da siz hiç patatesi elma diye yediniz mi? Hazır patates ucuzlamışken, bu konu hiç aklında olmayan birine bu deneyi yapın. Ben çocukluğumda bir kaç defa yapmıştım.

Birinin gözlerini bağlayın. Patatesi elma gibi dilimleyip yedirin. Gülmeyin, gerçekten elma diye yiyecek.

Amerika'nın en prestijli teknoloji üniversitesi MIt... Hani Selçuk Bayraktar'ın okul tarihinin en yüksek tez puanı aldığı üniversite, bir araştırma yapmış.

Beynimizde düşündüğümüz cümleleri yazıya dökmeyi başarmış.

Durum bu... Yalandan kaçış yok. Bu icat hayırlara vesile olacak. Hoşuma gitti.

Ama bizim de bir şeyler düşünmemiz ve dünyaya, insanlığa katkıda bulunmamız gerekmez mi? Mesela... Bu düşünceyi yazıya döken icadı nasıl kandırabiliriz?

Aman, kimse kimseyi kandırmasın. Hepimiz aynı yaratıcının kullarıyız. Gününüz mübarek olsun. Selam ve dua ile.