Ursula von der Leyen, yemin töreninde yaptığı konuşmada, AB’nin son 5 yılda, hukuk ve uluslararası düzenin test edildiğini ifade etti. “Gelecek beş yıl, son beş yıl kadar zor olacak” diyen von der Leyen, özellikle bireylerin hakları ve özgürlüklerinin önemine vurgu yaptı. Bu dönemde, sadece iç politikalar değil, uluslararası düzen ve toplumsal huzur da büyük bir sınavdan geçecek.
Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi Temel Öncelik
Von der Leyen, AB Komisyonu olarak, hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi savunma taahhüdünde bulundu. Yaptığı konuşmada, her türlü ayrımcılık, bölünme ve uluslararası krizlere karşı Avrupa’nın birliğini korumak adına her türlü mücadeleyi vereceklerini belirtti. Bu mücadelede, AB Adalet Divanı ve Komisyon’un başlıca sorumluluk üstleneceğini ifade etti.
Korku ve Bölünmeye Karşı Birlik Mesajı
Yeni dönemin, korku ve bölünme tohumları ekmeye çalışan güçlere karşı birlik olarak karşı durulması gerektiğine dikkat çeken von der Leyen, Avrupa Birliği’nin bu tür tehditlere karşı daha da güçlenmesi gerektiğini vurguladı. Bu yaklaşım, toplumların dayanışma ve birlikte hareket etme gücüne olan inancı pekiştirecek.
Komisyon Üyeleriyle Birlikte Yeni Döneme Başlangıç
Von der Leyen, AB Komisyonu üyeleriyle birlikte, 5 yıl boyunca görev yapacaklarını ve AB hukukuna bağlı kalacaklarını belirterek, yeni döneme güçlü bir başlangıç yaptıklarını ifade etti. Bu söz, Avrupa’daki hukuk düzeninin, demokratik değerlerin ve toplumsal ilerlemenin korunmasına olan bağlılıklarını bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Birliğin Savunulması İçin Elimizden Geleni Yapacağız
Son olarak von der Leyen, Birliği savunmak adına elimizden gelen her şeyi yapacağımız sözünü vererek konuşmasını tamamladı. Gelecek yıllarda karşılaşılacak zorluklara karşı AB'nin bir arada durması gerektiğini belirterek, Avrupa'nın geleceğine olan güveni pekiştirdi.
Ursula von der Leyen’in açıklamaları, AB’nin karşı karşıya olduğu zorlukları kabul etmenin yanı sıra, bu zorlukların üstesinden gelmek için birlik içinde mücadele etme kararlılığını da gösteriyor. AB, hem iç tehditlere karşı hem de uluslararası krizlere karşı sağlıklı bir gelecek inşa etmek adına güçlü bir liderlik gösteriyor.
