İzmir’deki tarihi Havra Sokağı’nda, 60 yıldır baba mesleği olan tenekecilik işini yapan teneke ustası Sakıp Taş, çırak bulunamadığından ve plastik ürünlerin yaygınlaşmasından dert yandı. "50-60 sene evvel burada muhtelif esnaflar vardı, tenekeciler vardı" diyen Taş, "Evladım var ama başka iş yapıyor onlar. Biraz daha burada vaktimizi geçirip gideceğiz" dedi.
İzmir’in Konak ilçesinde bulunan tarihi Havra Sokağı’nda baba mesleği olan tenekecilik işini yapan 60 yıllık teneke ustası Sakıp Taş (68), mesleğinin kentteki son temsilcilerinden birisi. İlerlemiş yaşına rağmen her gün dükkanını açan ve zamanla yitip gitme riski olan tenekecilik mesleğini icra eden Taş, aynı zamanda tarihi Havra Sokağı’nın en eski esnaflarından.
"Bir ben kaldım burada"
Gülen yüzü ve yılların verdiği tecrübeyle işini icra eden 68 yaşındaki Sakıp Taş, "50-60 sene evvel burada muhtelif esnaflar vardı, tenekeciler vardı. Kimisi emekli oldu, kimisi öldü, kimisinin de dükkanı satıldı. Bir ben kaldım burada. Babama 50 sene hizmet ettim, onun yanında yetiştim. Bende burada aşağı yukarı 60 senedir bu işi yapıyorum" dedi.
"Bu sokağın yüzde sekseni tenekeciydi"
Eskisi gibi işlerin olmadığına dikkat çeken Taş, "60-70 sene evvel sanat olarak bu sokağın yüzde sekseni tenekeciydi. O kişiler de gece 12-1’e kadar çalışıyorlardı o zamanlar. O zamanlar plastik yoktu. Bütün leğenleri, kazanları, kovaları, rendesi, tavuk yemliği galvanizden yapılıyordu. Şimdi plastik çıktı. Adam diyor ki ‘sen yapıyorsun burada 100 liraya, o 25 alıyor.’ Arkadaşlar ucuz alayım diye onu tercih ediyor. Meraklı kişiler bazen ayda veya iki ayda bir sefer gelir galvaniz olarak bunları alır" ifadelerini kullandı.
"Biraz daha burada vaktimizi geçirip gideceğiz"
Çırak bulamamaktan yakınan yılların teneke ustası Taş, "Eskiden okul tatillerinde bütün tenekecilerin yanında 3-4 tane çırak vardı. Çocuk sokakta oynamasın, terbiyesi bozulmasın, bir meslek sahibi olsun diye anneleri gelirdi buraya. İşte o anneler gelirdi, ‘usta, benim evladım okul tatilinde senin yanına gelsin bir şeyler öğrensin, meslek, sanat kapsın’ derlerdi. O zamanlar ama şimdi değil. ‘Ben yemeğini vereceğim, haftalık istemiyoruz’ derdi çocuğun annesi. Şimdi geliyor 16-18 yaşındaki arkadaş, ‘usta çırak istiyor musun?’ evet diyorum, gelip oturuyor. Meslekten anlamayan çocuk hiçbir şey bilmeden ‘usta haftalık kaç para vereceksin bana’ diyor. Öğle yemeğini vereceğim, sigortanı yapacağım, haftada da 300 lira para vereceğim diyorum. Çünkü sen meslek öğrenmeye geliyorsun buraya. ‘Usta bana 300 yetmez’ diyor. 400 lira vereyim diyorum ‘bin lira, bin 500 lira vereceksin haftalık’ diyor. Oğlum sen kalfa değilsin ki çıraksın. Nasıl ben sana haftalık bin, bin 500 lira vereceğim. Sen mesleği öğrenip kalfa olsan, burada çalışsan bin lira, iki bin lira vereyim. Evladım var ama başka iş yapıyor onlar. Biraz daha burada vaktimizi geçirip gideceğiz" diye konuştu.
"Keşke bu meslekler ölmese"
Bir lehim işlemi için teneke ustası Sakıp Taş’a geldiğini belirten Mustafa Yıldırım (45), “Annemiz sobayı yakardı bu leğenlerin içinde banyo yapardık. Kafamıza çok tas yedik bu leğenlerin içerisinde. Amcayı da buradan gelip geçerken görüyordum. Biz de tamir için geldik buraya. Keşke bu meslekler ölmese, biz de üzülüyoruz ama plastik artık her şeyin yerini almaya başladı. Plastik ürünler daha kullanışlı, dolapların şekillerine göre yapılıyor. Ama bu amca onu yapamaz. Tenekenin belli bir formu var ona göre yapılıyor. Yeni nesil çağımız mesleklerine yöneliyor. Bu tip meslekler onlara cazip gelmiyor" ifadelerini kullandı.