EĞİTİM

SEY Vakfı bursiyeri Bilge Atağ’ın azim ve başarı hikayesi

HENÜZ 10 YAŞINDAYKEN BEYİN CERRAHI OLMA HAYALİ KURAN VE BU HEDEFE ULAŞMAK İÇİN ÜSTÜN BAŞARISIYLA DİKKAT ÇEKEN BİLGE ATAĞ, YAŞADIĞI TRAJEDİYE RAĞMEN ÇALIŞMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİ. OKUL KAYDINI YAPTIRMAYA GİDEN BABASINI TALİHSİZ BİR ŞEKİLDE KAYBEDEN BİLGE, SEY VAKFI’NIN DA DESTEĞİYLE HAYALLERİNE DOĞRU HIZLA İLERLİYOR.

Abone Ol

Henüz 10 yaşındayken beyin cerrahı olma hayali kuran ve bu hedefe ulaşmak için üstün başarısıyla dikkat çeken Bilge Atağ, yaşadığı trajediye rağmen çalışmaktan hiç vazgeçmedi. Okul kaydını yaptırmaya giden babasını talihsiz bir şekilde kaybeden Bilge, SEY Vakfı’nın da desteğiyle hayallerine doğru hızla ilerliyor.

Bahçeşehir Koleji Konya Kampüsü’nden birincilikle mezun olan Bilge Atağ ilham veren hikayesi ve azmiyle örnek oldu. Konya Selçuklu’da yaşayan Bilge Atağ, henüz 10 yaşındayken beyin cerrahı olmayı kafasına koymuş ve başarısıyla ilkokulda öğretmeninin ve ailesinin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Ailesi, kızlarının daha nitelikli bir eğitim alması için özel okulların bursluluk sınavlarına girmesini sağladı. Girdiği bursluluk sınavlarında büyük başarı elde eden Bilge Atağ, kazandığı yüzde yüz burslarla ailesinin gurur kaynağı oldu. Ancak bu başarının sevincini tam olarak yaşayamadan hayatı altüst oldu.

En mutlu günü en acı güne dönüştü

Hayatını değiştiren o günü anlatırken gözleri dolan Bilge, “Sınav sonucu açıklandığında çok mutlu olmuştum. Döküm fabrikasında endüstri mühendisi olan babam da çok mutlu olmuştu. Benimle gurur duyuyordu. Ocak ayındaydık. Babam okula kaydımı yaptırmaya giderken, yerler buzlu olduğu için düşerek beyin kanaması geçirdi. Kaldırıldığı hastanede üç gün yoğun bakımda kaldı. Doğum günümün sabahında babamın ölüm haberiyle tarifsiz bir acıyla karşı karşıya kaldım. Bu süreçte yapabileceğim tek şeyin çalışmak olduğunu bir kez daha anladım ve babam hastanede olduğu zaman bile ders çalışmaya devam ettim" dedi.

“Umudum bittiği anda SEY Vakfı yetişti”

Eşini kaybedince hayat mücadelesinde tek başına kalan anne Özlem Atağ ise çocuklarının geleceği için ücretli öğretmenlik yaparak onları okutmak için çaba sarf ediyordu. Küçük yaşta başarı ve derin bir üzüntüyü aynı anda yaşayan Bilge, annesinin maddi zorluklarla mücadele ettiğinin farkında olduğu için derslerine ara vermeden çalışıyor ve aldığı eğitim bursuyla okul hayatına devam ediyordu. Zamanla annesinin, kardeşinin ve kendisinin eğitim masraflarını karşılamakta güçlük çektiğini gören genç kız, lise eğitimi devam ederken internetten burs araştırması yapmaya başladı ve Semra & Enver Yücel Vakfı (SEY) ile tanıştı.

Umudunu ve azmini hiçbir zaman kaybetmeyen Bilge, "Lisede eğitim bursu alıyordum ancak bu sadece eğitim masraflarını kapsıyordu. Servis, yemek gibi giderleri karşılamıyordu. Annem kardeşim ve benim için büyük çaba gösteriyordu. Okula yürüyerek gidiyordum ama yine yetmiyordu. Kardeşim ve kendim için burs araştırması yaparken SEY Vakfı’nın asgari ücretle geçinen ailelerin çocuklarına sağladığı bursu gördüm. Önce kardeşim için başvuru yapmak istedim. Bilgisayarım eskiydi, başvuru yaparken hep sistem attığı için bir an başvurmamayı bile düşündüm. En son umudum bittiği anda başvurum gerçekleşti. SEY Vakfı bursuyla, lisede Bahçeşehir Koleji’nde eğitimimi tamamladım. Kardeşime yapılan zeka testinde IQ seviyesinin 130’un üzerinde olduğu belirlendi. Bahçeşehir Koleji’nin de sahibi olan Yücel ailesi, kardeşimi üstün potansiyelli çocuk eğitim programına dahil etti. Şu an o da 6. sınıf öğrencisi" diye konuştu.

“Bizi torunlarından ayırmıyorlar”

"SEY Vakfı olmasaydı hayallerime kavuşamazdım" diyen Bilge Atağ, şu günlerde üniversite eğitimine başlamayı heyecanla beklerken, “SEY Vakfı ilk mülakata girdiğimiz andan itibaren bize kucak açtı. Semra Yücel ve Enver Yücel bizleri kendi torunlarından ayırmadı. Hatta Semra Teyze, kendi torunlarına bere örerken bize de örecek kadar ince fikirli ve sevgi dolu bir insan. İnsanın hayatını güzelleştiren ve destek veren insanların olması çok değerli. Sadece bir öğrenci olarak değil, geleceğin lideri, bilim insanı, sporcusu olarak değerlendirip farkındalığımızın artmasında büyük katkıda bulundular. Ben şu an okul birincisi olarak mezun oluyorsam ve ileride bilimsel çalışmalar yapmak için kendime güvenim arttıysa bu SEY Vakfı sayesindedir” dedi.

Nobel alan ilk Türk kadını olmak istiyor

Bahçeşehir Üniversitesi’nde Yapay Zeka Mühendisliği ve Psikoloji bölümlerinde çift anadal yapmayı planlayan, şimdilerde 18 yaşında olan Bilge Atağ, nöromühendislik alanında çalışıp, yapay zeka teknolojilerini insan sinir ağlarından esinlenerek geliştirmek istiyor. Nobel alan ilk Türk kadını olmayı hedefleyen Bilge, “Hayat hepimize eşit fırsatlar sunmuyor. Hepimiz farklı hayatlarda doğuyor yaşamımıza yön veriyoruz. Zorlu süreçler kimseyi yıldırmamalı. Hepimiz hedeflerimizin, hayallerimizin peşinde koşmalı, bunun için çok çalışmalıyız. İlk Türk kadın Nobel Ödüllü bilim insanı olmak, Anadolu’daki benim gibi kız çocuklarına ilham olmak, burs vermek, onların da sanatta, sporda, bilimde hayallerinin peşinden koşmalarını istiyorum. Hayat bizler gibi zorluklarla mücadele edenler için çok da parlak gözükmüyor sanıyoruz ancak umut hep var. Emek vermekten hiç vazgeçmesinler, hiçbir emek karşılıksız kalmıyor” şeklinde duygularını dile getirdi.

Anadolu’daki çocuklar için gönüllü çalıştı

Akademik başarıları kadar sosyal sorumluluk projeleriyle de dikkat çeken Bilge Atağ, Anadolu’daki çocuklara bilimi sevdirmek için deprem bölgelerinde ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nda 500 saatten fazla gönüllü çalıştı. TÜBİTAK Olimpiyat takımına dahil oldu. Lisanslı yüzücü olarak spor hayatına da devam eden genç kız, geçtiğimiz Haziran ayında Young Guru Academy Global Impact Highschool Programı’na katılarak dünya sorunlarına teknoloji temelli çözümler üretmek için çalışmalara başladı. Bu süreçte Harvard ve MIT gibi üniversitelerin akademisyenlerinden de mentörluk aldı.